"Eyvahlar olsun! İnsanlığa nazar mı değdi?
Kabiller Habillere Habiller Kabillere karışırken beklenmekte olan Nemrut’un soyu Deccal mı idi?
Peki, Deccal şimdi nerede idi?
Yoksa Deccal fiziken doğmadan önce ruhen nefislerimize mi işlemekteydi?
Ya da nefsine ’DUR!’ diyemeyen her birimiz aslında birer Deccal mı idik?
İyi de o halde biz ’BİZİ’ ne zaman kaybettik?
Yoksa İbrahim ateşten çıkarken, biz mi ateşe girip yandık?
Harımız günah mıydı da hala ateşten çıkamadık?
Sevgi aşılamak, sevgi ekmek, sevgi sulamak, sevgi büyütüp vermek çok mu zordu da Mehdi olamadık?
Burnumuz kandan çok mu hoşlanıyordu da Habil’e kardeş, Mehdi’ye yoldaş olamadık?
Ruhumuz tenimize, tenimiz bedenimize, bedenimiz birbirimize, birbirimiz Dünya’ya ağır mı geldi de ateşe ’SU’ taşıyamadık?
Yaşamak ağır mı geldi de doğaya, hayvanlara, denizlere, göllere, çöllere, buzullara sahip çıkamadık?
Cennet ağır mı geldi de Cehenneme kaş atıp göz kırptık?
Allah’a inanıp güvenip sevmek ağır mı geldi de Allah dışında her şeyi kendimize ilahlaştırıp inanıp sevip güvendik?
Sahi, şimdi biz gerçekte Kimiz ve neredeyiz ve nereye yol alıyoruz ve KİM’e doğru gidiyoruz?
Biz BİZ miyiz, yoksa biz Çürümüş Ateşin Koru’muyuz?
Ve en önemlisi BİLİYOR MUYUZ: Kendisini her defasında terk edip başımıza İyi iş geldiğinde Kendimizden, kötü iş geldiğinde Kendisinden bilip; ’Allah’ım ben sana ya da kime ne yaptım da bunu başıma verdin?’ diye ah ettiğimiz Yüce Allah’ın bütün iğrençliğimize rağmen Bizi gözetip koruduğunu, yedirip mala ve çocuklara mazhar kıldığını?
...
Biz KİM ve NEREDEYİZ?
Deccal Biz miyiz, yoksa Bizden üreyecek olan soyumuz mu?"

(Bir Düşünce-Bir Farkındalık)
La Rocca Rukiye Baldede
Tarih: 14.04.2022- Perşembe
Saat: 01.26