11
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
1362
Okunma

Günümüzde kendini yeni yeni göstermekte olan, henüz pek çok kimse tarafından duyulmamış büyük tehlikelerden biri de "childfree" akımıdır. Childfree İngilizce bir kelime olup, "çocuksuz" demektir.
Çocuksuzluğu, olağanın dışında yani insanların kendi istekleri ile çocuk yapmaması ya da çocuk sahibi olmaya karşıtlık olarak benimseyen kişilerin kendilerini "childfree" olarak adlandırdıklarını görmekteyiz.
Bu kişiler, childfree olmanın pragmatist bir gerçeklik olduğunu savunmaktalar. Yani hem kendileri hem de dünya için faydalı bir şeymiş gibi kanaat içindeler.
Sığ bir düşünce ile bakıldığında ilk etapta kulağa hoş gelen, insanda; "doğrusu bu dünyaya, bunca zulmün ortasına bir canlı bırakmaya sebep olmamalıyız" mantığı oluşturan bir akımdır.
Fakat daha derin düşündüğümüzde bunun ne kadar tehlikeli ve fazlaca materyalist bir şey olduğunu muhakkak görebiliriz. Biraz daha netleştirecek olursak, childfree düşünceyi insanın ya da canlıların tümünün kendi ruh hallerinden ve düşüncelerinden, mantıklarından daha önemli bir şeymiş gibi benimsetme çabası bu tehlikeli akımın insanlar arasında hızla kabul gören bir felsefe olmasına sebep olacaktır.
Childfree akımının insanlar arasında sinsice çoğalarak kabul görmesinin en büyük sebeplerinden biri The Times tarafından Britanya’nın en önemli yazarı ödülüne layık görülen İngiliz yazar ve şair Philip Arthur Larkin’dir.
Larkin, This Be The Verse isimli şiirinde bu tehlikeli akımın fitilini ateşlemiştir. Şiirin son iki dizesi şöyledir;
"...Get out as early as you can,
And don’t have any kids yourself"
Türkçesi;
"...Çıkabildiğin kadar erken çık,
Ve kendin asla çocuk yapma"
This Be The Verse isimli şiirin 1971 yılında yayımlandığından yola çıkınca anlaşılıyor ki "childfree" tehlikesi 1970’li yıllarda ekilmeye başlanmıştır. Yani günümüze kadar 50 sene civarında bir yolculuktan söz edebiliriz.
Değişimler fizikselse, bu kısa süre içinde gerçekleşebilmektedir fakat değişimler felsefi bir akım ile gerçekleşiyorsa bu, yıllara dağıtılmaktadır; çünkü fikirlere hitap etmek kolay bir iş değildir. Fikirler değiştiğinde ise ve hele ki bu fikirler tehlikeli bir şeyleri normalleştiriyor ve bunu da benimsetiyor ise iş işten çoktan geçmiştir. O tehlikeli akımın adı ise bir gün gelir "özgürlük" olur, "insan hakları" olur ne yazık ki...
Toparlamak gerekirse, bizler insanlar olarak neslimizi korumak ve yaşatmak zorundayız. Childfree akım, basit bir tehlike değil, devasa bir tehlikedir. Hedefinde nesil vardır, nesiller vardır. Nesilleri yok etmek vardır. Bunu daha net anlayabilmek için, korkunç tehlikenin boyutunu görebilmek için iki dakikalığına tüm dünyanın childfree olduğunu düşünelim...
Nitekim dünya, insandan başka hiçbir canlının böyle bir görüşü benimsemesine, neslini yok etmeyi iyi bir şeymiş gibi kabullenmesine asla şahit olmamıştır ve olmayacaktır. Hatta neslinin var olabilmesi için kendi hayatını hiçe sayan hayvanlar görürüz varlık aleminde...
Son olarak, özgürlüklerin bir başkasının özgürlüğünün başladığı yere kadar olması gerekirken; bir kişiyi değil, tüm insanlığı tehlikeye sürükleyen görüşlerin, yaşam biçimlerinin özgürlük olarak adlandırılmasının büyük bir gaflet ve felaket olduğunu görmemiz gerektiği elzemdir.
Doğa bizlere ibrettir. Bir şeyin doğru ya da yanlış olup olmadığını anlamak için diğer canlılara hatta cansız varlıklara bir bakmak gerekir. Kainat, tümüyle doğal bir akış içindedir. Doğal akışı bozmaya kalkmak, kıyameti çağırmaktan başka bir şey değildir.
Mustafa ÖzTürk
- mstfztrk #mstfztrk #makale #söyleşi #childfree