- 350 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
gelişim
13 ocak 2022
Kült bir kültürün içindeyiz.Nefes alamıyoruz.Rutubetli duvarların arasında tükeniyoruz. Dogru olan ne olabilirki.İnançsızlıkmı.Hiçbirşeye inanmıyalım yurt,devlet,tanrı din ,ahiret, sonuçta daha beter boşlukta olmazmıyız.O zaman doğanın diğer canlılarından ne farkımız olabilir. İnanç devlet toplum yaşam herşey bizi baskıladığı gibi aynı zamanda beslemiyormu.Düşünsenize tüm bizi kurallara sokan var olan değer olgularımızı yok sayalım.Sonuç ne olur. Tek düze amaçsız bir yaşam. Burda çatışkının gerekçesine inmek lazım.Yaşam tüm bu çatışkılardan devşire bildiğimiz bir bütünceye ulaşmaya çalışmak degilmidir. Gelecekte sınırların olmadığı bir hayali ruhlarında yaşatabilmeyi başaracakmı insan denen varlık. Günümüzde böyle bir şansı yok. Ulusal kimlkili devletlerin ortaya çıkması 1789 fıransız devrimiyle olduğu var sayılır.Buna birde fodal yapıdan kapitalist üretim yapısına geçmeyide eklersek günümüz dünya işlevselliğinde arayışların devam ettiğini .Yaşamın yeni bir sürece siyasal olguda evrimleşeceğini öngörebiliriz.Dünyadaki devletleşmiş ülke sayısının ikiyüzlerde olduğunu düşünecek olursak bu süreçte ya yeni lokal devletçikler oluşacak yada eskiden olduğu gibi çok uluslu kültürel yapılanmalarla büyük devletler kendini oluşturacaktır. (İmparatorluklar. ) İkinci sürecin daha bir olasılık içinde olduğu görülebilir bir sonuç olmaktadır.(Avrupa birliği örneği ) Yada bağımsız devletler topluluğu kavramı gibi yada uzak doğudaki yapılanmalarda bu sürecin içinde olarak görülebilmelidir.(şengay işbirliği örgütü. )
Ortadogu cografyasına baktığınızda bir kopukluk olduğu açıkça belli olmakla birlikte bu coğrafyanın külktürel birlikteliğinin bile sanılanın aksine oluşturulamadığı gerçeğini görmezden gelmemeliyiz. Buralarda kadim kültürler olarak acemler ,Türkler ve mısırlılar öncül görünsede .Arap kültürününde dinsel motifsellignide harmanlayıp coğrafya üzerinde etken olmaya çalıştığı düşünülebilir. Köklü bir alfabeyle yazımsal boyutu oldukça derin olan arap kültürünün aynı zamanda bir gerici yönü oldugunuda gözlemlemek mümkün olmaktadır. Burda açıkça sormalıyız İslamiyet gibi büyük bir kültürün ortaya çıktığı arap coğrafyasında demikratik çagdaşsal bir kültürel yansıma niçin ortaya çıkamamıştır. Yedinci yüzyıldan günümüze kadar kültürel boyutta Din olgusunu bir yana bırakacak olursak arap kültürünün sorunlu bir kültürel boşluğu yaşadığını tesbit yanlış olmayacaktır. Büyük Osmanlı devletinin çöküşü sonrası bu durum daha bir vahimsel tabloyla önümüzde durmaktadır.
Günümz avrupasının geçmiş serüvenide pek paylak ve umut verici olamamıştır Birinci ve ikinci dünya savaşlarını bu kıta avrupasında ortaya çıkması bu coğrafya için tırajedinin zirvesi olmuştur.Günümüzde avrapa uluslarının bir çok yanılgıyı aşıp daha gerçekçi bir siyasal yapılarla daha özgürlükçü bireylerin yaşam alanı olduğunu tesbit yanlış olmayacaktır. Ülkemiz için durum çözümlemesine geçecek olursak .Türkiyemizin büyük Devrimci Mustafa Kemal Atatürkün Osmanlının gelişim çabalarının devamı niteliğinde ama çok farklı ve gerçekçi bir yönelişle ülkeyi ileri taşıma kararlılını meşrulaştırdığını çizginin ulusal karekterde milliyetçi dengeyle özdeşleştirildiğini ve ulusu çağdaş bir sürece yönelttiğini görebilmek durumundayız.Kurucu kadro yüksek öngörü ve çabayla Ülkeyi bulunduğu coğrafyanın çok ötesine taşımış olmakla birlikte devrimin üstten gelmesinin alt katmanlarda ilkel tortuların oluşmasının çatışkılarını ulusça yaşanmasınıda içselinde tutmuştur.Büyük cumhuriyet kavramı halka kısa sürede kazanıldırılmış olmakla birlikte içsel ilkel bir karşı duruşun günümüzdede var olduğunu görmek yanlış olmayacaktır.
Türk devletinin varlığını oluşturan kavram türk islam ülküsüyle temelinde özgürlükçü demikratik halk egemenliğine dayanan emek paylaşım ve eşitcil katılımcı bir demikrasi arayışının içselleştirlmesi olacaktır .Günümüz dünyasında insanlığın arayışı devam etmektedir.ve bu süreç uzunca bir yolculuğun ilk izleridir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.