İşi ehline veriniz, bilen anlayan kişiye emanet ediniz diyor Kur’an-ı Kerim; işi ehline veriniz ki iyi ve sorunsuz yürüsün, bir pürüz, aksayan bir husus olmasın, düzgün görülsün, kimsenin kaygısı olmasın, herkes emin olsun, rahat ve huzurlu uyusun, endişe duymasın, yarının muhasebesine kapılmasın. Peygamber efendimiz de buyuruyor; Kuran’ın emrini ümmetine iletiyor. Buyruğumdur diyor; işi ehline emanet ediniz. Ediniz ki gözünüz arkada kalmasın, tereddüt yaşanmasın, insanlar emin olsunlar.
...

Ulemanın fikri de aynıdır Kur’an ve hadisle. Ancak iş ehline verilirse düzgün yürür. Günümüzde liyakat denilen şey budur. İşe layık olmadır. Adama göre iş değil işe göre adam seçimidir. Liyakat doğduğunuzda olan değil, zamanla kazanılan şeydir. Doğuştan kabiliyetli olmak kendinizi geliştirmekte en önemli husustur. Ancak yeterli değildir. Ehil olmak için zaman, eğitim, birikim işidir. Sınamadan ve denemeden geçmektir. Kademe kademe yükselmektir. Hep üzerine bir şeyler koyarak ilerlemektir. Bunu yaparken kollanmamaktır. Arkanıza adam almamaktır. Birilerinin omuzuna basmamaktır. Hazmede hazmede merdivenleri tırmanmaktır.
...

Bazen bir yere biri getirildiğinde, görev ve yetki verildiğinde tam olmuş, yeteri kadar uymuş deriz. Verilen işi layıkıyla yapabileceğine kanaat getiririz. Bazense tam aksi düşünceyi taşırız. Bu buraya olmamış, hiç uymamış deriz. Bunda da haklı çıkarız.
...

Sadece ehil olmak da yetmeyebilir. Bir kere kişiliği sağlam olacak. Hemen şımarmayacak. Kerameti kendinden sanmayacak. Hizmet adamı olduğunu bilecek. Eline beline diline sahip olacak. Yani çalıp çırpmayacak, kötü söz söylemeyecek, elin ırzına namusuna dolanmayacaktır.


Kemal GÜL
04.08.2021