Her şey emek mahsülüdür. Bir şeyin ortaya çıkması, görünür hale gelmesi, değer bulması ve kabul görmesi bir emeğin ve alın terinin karşılığıdır. Her şeyden önce o ürünün zihne düşmesi, düşünülmesi, tasarlanması, ilk modelinin oluşturulması, bozulup bozulup yapılması, denenerek sınanarak yol alınması, para zaman ve emek harcanması ne büyük bir meseledir, ne büyük bir iştir.
...

İşte binbir emek ve zahmetle ortaya konulan şeylere gereken değerin verilmesidir sözün karşılığı. Elbette bir şeye bakar gerektiği kadar ilgilenirsen, o uzun ömürlü olur, ilk günki değerini korur. Ya da bakmaz kendi kaderine terk edersen gün gün yıpranır, tüm özelliklerini kaybeder bir gün yok olur gider.
...

Bir evlat da bu anlamda düşünülebilir, bir tarihi eser, kullanılan bir eşya veya sözde ifade edildiği gibi bir bağ bahçe de.
...

Bizim yükümlülüğümüz kendimiz tarafından ortaya konulan, ya da bize miras bırakılan her şeye sahip çıkmak, gereken özeni göstermektir. Hele hele evlatlarımıza, gelecek neslimize gereken değeri vermek, yol göstermek, eğitmek, toplum şuuru katmak ve gelecekte iyi insanlar olarak varlıklarını sürdürmelerine katkıda bulunmak en önemli görevlerimiz arasında olmalıdır.
...

Toplumlar geçmişten günümüze bize aktarılan; somut soyut, maddi manevi insani cismani her şeye sahip çıkmak, ilgilenmek, korumak ve yaşatmak için çaba sarfetmelidir. Bu olunduğu taktirde eskiyi yaşatır, geleceği kucaklarız. Bizden sonrakilere iyi bir toplumsal miras bırakırız.


Kemal GÜL
02.05.2021