Öldükten, son nefesimizi verdikten sonra ölüm sonrasıyla ilgili bir düşünce taşıyabilir, bir tasavvurda bulunabilir miyiz? Can bedenden çıktıktan, ceset toprak altına girdikten sonra bu mümkün mü? Elbette değildir. Ancak İkbal’in dediği gibi yorumlanabilir ölüm. Uykuyu hafif bir ölüm gibi bilin diyor İkbal. Doğru ve yerinde bir belirleme. Uyku bir nevi ölüm halidir. Canlılık devam ediyor ancak irade teslim alınmış durumda. Uyku geldi mi iradesiz ona teslim oluyorsunuz sadece nefes alıp veriyorsunuz. Uyuyup tekrar uyanamamayı düşünün işte o da ölüm olsa gerek. Hani hastaya narkoz verilir bayıltılır, sonra da ayıltılır ya uyanamadığında ölümdür. Bir farklılık uykudan uyanıp tekrar yaşama dönüyoruz. Kaldığımız yerden devam ediyoruz. Ölümde böyle bir şans yok işte.
……………………………………….

Ölümü ise ağır bir uyku gibi bilin diyor İkbal. Orda sanırım ölümü makulleştirme, kabullendirme var, ölümden korkmayın, ölüm nedir ki, tıpkı ağır bir uyku gibidir demek istiyor. Ölümden korkarız ya, az kalsın ölüyorduk deriz ya, ölümün soğuk yüzünü görür bir irkiliriz ya burada yumuşak geçiş yapmak istiyor şair. Çok korkmayın ölümden, ağır bir uyku gibidir demesinin sebebi budur. Ağır ve derin. Ancak uykunun dönüşü var ölümünse yok. Uykunun arkası uyanış, ölümünki ise mahşere kadar yatış. Dikkat ederseniz yok oluş demiyorum, bir süreliğine yatış diyorum. Yok oluş olsa katlanılması zor ve acı bir durum. Bunu böyle yorumlamak ve hissetmek acıların en büyüğü. Yok olup gidecek miyiz ebediyyen, inanmak ister miyiz buna. Asla diyorum, o karanlık bir kapı, çıkmaz sokak. Biz haşrolacağımıza, tekrar dirileceğimize, farklı bir yaşam süreceğimize inanmalıyız ki ölüm bizim için kaçınılmaz bir son, tozlu bir yol olsun.
………………………………………

Bazen ölüm kurtuluş denilir. Tüm sorunlardan sıyrılış, dünyevi meseleleri geride bırakış, rahata eriş gibi anlaşılır. Böyle düşünmemek gerekir. Ne zaman kurtuluş olur; acılarınız çekilmez, hayat katlanılmaz olduğuna, yaşlılıktan adım atamaz hale gelindiğinde. Her ne olursa olsun ölümün yüzü soğuktur ancak kendisi gerçektir. Ölüm bir seçim değildir. Rıza ile gidilecek son değildir. Ancak vakti saati geldiğinde de direnilecek bir durum değildir.


Kemal GÜL
20.04.2021