8
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
705
Okunma

Eşi öleli uzun bir zaman olmuş ondan kalan bir evin içinde iki çocuğuyla yaşamaya çalışırdı Saliha kadın..
İki çocuğunu bırakacak bir yeride olmadığından geçimini idame etmek için evlere temizliğe gider, apartman merdiveni siler öyle geçinir giderdi işte.
Corona virüsü ve pandemi dönemi derken onu artık kimse evine temizliğe çağıran da kalmamistı.
Elinde kazanç olarak merdivenlerini sildigi iki apartman kalmıştı.
Onurlu bir kadındı kimseye de öyle el açıp dilenemezdi..
Bu aralar merdiven silmekten kazancı faturalara gidip eve erzak ve yiyecek parası bulamadığında akşamları pazarların artıklarını toplar onlardan bir şeyler yapar ,fırından da bayat ekmek alıp öyle bir şekilde geçinmeye çalışırdı Saliha kadın..
Son zamanlarda pazarın girişinde ikinci el giyisi satan kadınlar gördü.O komşularının verdiği fazla giysileri yada çöp konteynerinin kenarına bırakılmış giysileri toplayıp bir güzel yıkadiktan sonra onları satmaya başlamıştı.
Artık o gün zabıtadan kaçıp tanesi beş liraya ne kadar satabildiyse..
O gün hava bozuktu.Kimselerde yere serdiği tezgahında ki elbiselerin yüzüne kimse bile bakmıyordu.
Giyimi güzel bir kadın geldi.
__Ne kadar bunlar..
__Tanesi beş lira
__Oo çokmuş beş tanesi on liraya verirsen alayım
__Abla zaten ucuz bunlar ki...
__Sen bilirsin o fiyata veriyorsan ver bende gitcem fakir sevindirecem dedi.
O gün hiç bir şey satmamış olan Saliha kadın eli boş gitmek de istemiyordu.Aslında tezgahında ki kıyafetleri dışardan alsa o kadın tanesi elli yüz liradan alamayacağını da iyi bilmeliydi.
İçinden fakir sevindirmek için bir fakirin ekmeğini eziyorsun derken gitmek üzere olan kadına..
_Peki dedi..
İyi giyimli kadın mutluydu kendince iyi bir ticaret yapmıştı.Dışarıdan tanesi elli liradan alacağı kıyafetleri ucuza kapatmıştı.
Sonra gitti bir alışveriş merkezinde ki oyuncak mağazasına çocuğunun beğendiği yüzelli liralık bebeği hiç indirim istemeden aldı..Kandildi ya çocuk sevindirmekde sevapti önce çocuğuma mahallede kapiya gelen çocuklara da bir kaç şeker verse yeterdi.
Yolda karşılaştığı üst komşusu;
__Ne yapıyorsun Nazife
__Ne olsun işte bugün kandil bende alttaki Nezahata kıyafet aldım giyinsin yazık çok fakir kıyafetimi var yazık
__Oo cenetliksin kız Allahrazi olsun senden bu gün bir fakiri sevindiriyorsun,çok yüce gönüllüsün dedi.
__Yok canım estağfurullah
deyip için için kurulup on liraya aldığı kıyafetleri de alttaki komşusuna al kız giyersin bu gün kandil deyip ondan da Allah senden razı olsun Nazife abla sözünü teyit edince yaptığı iyilikle "övüne övüne " sağda solda telefonda tanıdıkların kandilini kutlayıp anlatırken aldığı övgü dolu sözler ile mutlu oldu...
Neydi iyilik bir başkasının alın terini hiçe sayıp, yine bir başkasına yaptığı iyiliği kibir,ego, övünç meselesi için kullanmak mıydı?
Neydi iyilik?
incelik istemez miydi?
Hiç bir şeyin yoksa da bir tatlı söz de iyilik degil miydi?
Hem insan bu hayata yaratıcısını tanımak, sınanmak ve iyi işler yapmak icin gelen bir yolcu degilmiydi?
İnsanı yaratan, nimetlerle buluşturan, koruyan, bağışlayan, rahmetiyle kuşatan Cenab-ı Hak; “O hangimizin daha iyi işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır” (Mülk, 67/2)ayeti ile buyurmamış mıydı kitabında...
O halde hayat, bir iyilik yarışı ve daha iyi olma sınavı degil miydi?
Ne ara biz böyle kendimize cömert, başkalarına iyilikte cimri ve desinler diye yapar olduk..
Ne güzel olurdu iyilige rızkını peşinde olan Saliha kadından başlasa malını hakkından fazlasını vererek başlasa başkaları desinler diye değil Allah için yapabilseydi iyiliği...
Yazık oldu Nazife’ye...
Nevin Aktekin Gülfirat