Biz ancak bize hayran olanları can ve yürekten överiz. la rochefaucauld
Yılmaz Süslü
Yılmaz Süslü

MAZİLERDE KALMIŞ TUTKULU BİR KIZIN ÖYKÜSÜ(Birinci bölüm)....

Yorum

MAZİLERDE KALMIŞ TUTKULU BİR KIZIN ÖYKÜSÜ(Birinci bölüm)....

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

655

Okunma

MAZİLERDE KALMIŞ TUTKULU BİR KIZIN ÖYKÜSÜ(Birinci bölüm)....

Kaçamak bakışlarla geçiyordu kaldırımın karşısından.Yüzünde ufak pembemsi bir utangaçlıkla kaçıp gidiyordu birden .
Elinde her zamanki kitapları ve ne yazdığı gizemli bir şiir defteri.Sanki farkında değildi yanından geçenlerin.Durağın öte tarafındaki Erkek lisesinde ona karşı duyulan gizemli meraktan habersizdi sanki.
Kimi zamanlar hastanede rastlaşırdık o gizemli kızla.Her zaman ki gibi durgun,donuk ,korkutucu bakışlarıyla ameliyathane önündeydi.Ardından da çok şeyler konuşulur fakat işitmez belki de dikkate almadan geçip giderdi.
Dışardan bakıldığında sert,gaddar bakışlı hele o yeşil ameliyat giysisini giydiği vakit herkes kaçacak delik arar fakat dile geldiğinde aslında öyle biri gibi değildi.Arkadaşları da pek yok gibiydi okul dışında.İnsanlardan durmadan kaçan,konuşmaktan korkan fakat korkunç çekik gözlü görünmeyi de tercih ederdi.
Kaç defadır karşılaşmayı denediysem de ona muvaffak olamıyordum.Bir şeyler çekiyordu sanki beni ona.
Gecenin kör saatlerine dek onu düşlüyor ona ait resimler karalıyordum eski defterime.
Onu hatırlatıyordu adeta her şey.Bakışı,duruşu sıradışıydı.Dışardan göründüğü gibi değildi sanki.
Kim bilir geçmişinde nice zorluk,savaş geçirmişti ki insanlardan kaçmasına bir sebepti.
Tek bilinen şiire olan tutkusuydu.Ameliyatlarda bile şiir düşünür aradaysa hemen o gizemli defterini bağrına sarar ve dökülürdü o sözcüklerden nehirler.
Sanırsın yanlış mesleği seçmişti.Stajlarında ise hiç öyle utangaç,sessiz biri de değildi.Her zaman gelir elinde tansiyon aletiyle başlardı tüm hastalarıyla önce genel takip sonrasında ise genel bir konuşma fırtınasıyla kendi deyimiyle terapi rüzgarı.
Hocaları bile şaşkınken meğerse kimseye anlatamadığı geçmişini yanından ayırmadığı defterine işlerdi kara kalem darbeleriyle.
Gün oldu kaybettiği hastası için içini döktü kimseye belli etmeden o tek sırdaşı kara defterine.Karalara bağlayıp okuluna devam ederken kimsenin haberi olmadan için için ağladığını bir tek o biliyordu;tek dostu ,sırdaşı o defter.
Hayat ne kadar da tuhaftı ki zaten böyle derin insanlarda pek de azdı fakat onu en iyi anlayanlar ise şiir denen o eşsiz söz sanatlarıydı.Kimi zaman "CAHİT SITKI TARANCI" olur kimi zaman "ATTİLA İLHAN".Onun ilk ezberlediği şiirse "Ben Ölecek Adam Değilim" adlı şiirdi.Gün oldu yağan yağmur damlaları altında kayboldu aktı şiirleri,gün oldu karanlığa olan korkusuydu onun adı.
Şiir onun tek dostu,sırdaşıydı sanki.Her akşam saat dört gibi okuldan çıkar elinde o sır defteri ve kalemiyle her zamanki yolculuğuna çıkardı.Az kazada atlatmadı bu yüzden.Geceleri ise karanlıkta ay ışığının sönük aydınlattığı odasından dökülürdü zihnindeki yansımalar kağıtlara.Ne yazdığını bile görmeden ruhundan yansıyanları kağıtlara işlemek.
Duyduğum bu şeyler beni daha da dehşete düşürüyordu adeta.Sanki iki farklı bir dünya vardı karşımızda.
Okulun bitiminde ise yine bir telaş üniversite sınavı derken bir haber geldi altı Eylül günü.
Sonunda beklediği fakülteyi kazanmıştı fakat o günkü olanları bir de onun ağzından dinleyelim:
"Yıllardır benimle devam eden anksiyete rahatsızlığı tekrar etmiş ve doktorum yeni bir ilaca başlamıştı fakat o gün aldığımda nefesimin kesildiğini yüzümün mosmor bir hal alıp adeta ölümle o gün yolumun kesiştiğini can haliyle anlamıştım.Odaya çekildim ve nefesimin kesilmesini beklerken annem bir anda kolumdan çekip hemen yakınlardaki acil servise götürdü.Sanki bir an konuşamamaya adeta çenem ayrılır gibi hissettim.Yanımdan geçen o sevdiğim eski cerrahımızın bile nutku tutulmuş hemşirelere talimatlar veriyordu.Bir ara uyuyakaldım sanki bir daha uyanamıyacakmışım gibi" ...
O gün hem de üniversiteyi kazandığı gün ölümden kurtulmuş fakat ondan bir şeyleri de alıp gitmişti zaman.
Ertesi gün ise kayıt hazırlığı için yol hazırlığı yaptığı vakit her zaman rastlaştığımız yolda o gizemli defterini düşürmüştü.Hiçte farkında değil di.Hemen sessizce koşup aldım o defteri.Sanırım hayatımda beni sarsan birkaç andan biriydi.Ağaçların rüzgarlarıyla yaslandığı yolda şimdi yalnız ve kimsesiz onun defteri ve ben yeni bir maceraya koşuyordum belkide.

Devamında görüşmek dileğiyle....


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Mazilerde kalmış tutkulu bir kızın öyküsü(birinci bölüm).... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Mazilerde kalmış tutkulu bir kızın öyküsü(birinci bölüm).... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MAZİLERDE KALMIŞ TUTKULU BİR KIZIN ÖYKÜSÜ(Birinci bölüm).... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL