7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
588
Okunma


.............
Şehir sırtını Kaleye dayamış kurulduğu vakitten, halen orada duruyor ilk günden beri. Yüksek yeri Kurtik tepesinden ovayı seyre dalınca gözler, uzakta, altından bulanık nehrin aktığı taş kemerli tarihi Murat köprüsü yıllara meydan okurcasına dimdik durmaktadır. Adem Sönmez ustanın objektiflerine takıldığının aynısı. Bakışlarınız yüksek tepeleri saran sis bulutu içinden ovaya takılınca, garip bir tutukluluk çöker üzerine insanın. İlkbaharın sis perdesi altında gizemli bir görünüme bürünür. Oradan geçen insan bir ürperti duyar, ben öyleyim bir başıma köprüye bakarken.
Köprünün yanı başında al duvaklı laleler içinde gezinen leylekler, sokaklarda dolaşan insanların aksi, ovanın dingin havasının birer parçası gibi telaşsız, sakin ve rahat davranışlar sergilerler. Ben; sessiz, sakin davranışlar sergileyebilir miyim, zor valla…
Lalelerin yanı sıra çiçeklerle bezeli ovaya dalınca, yemyeşil otların ortasına serpiştirilmiş köyler, hiçbir mimari yansıtmayan evler çıkar karşınıza. Ve koca ovayı boydan boya yarıp geçen Karasu, gördüğüm günden beri hep kiri kirli;
Akar gider,
Muş ovası uzar gider.
Tepeden inelim, uzayıp giden ovaya dalmak istemez misiniz? Arabanızı toprak yolun bir kenarına park ettiniz mi, tamamdır. Gökyüzüne uzanan kavak ağaçların sıklığını boşuna aramayın, göremezsiniz. Ovaya paralel uzanan dağların yamaçları da çıplaktır.
Kışın karlı soğuk günlerinde Karasu ’yun kenarlarında kısmetini arayan kızıl tüylü tilkiler de yoktur bu mevsimde. Sık otların içinde bir hareketlenme gözünüze çarpar, ürküntüyle karışık bir merak uyanırsa içinizde korkmayın. Sırtı ak bir leylek yavrusundan başka değildir, sizi korkutan.
Doğanın coşkuyla sunduğu yeşillik olduğu gibi etkiliyor insanı. Doğayla insan kalabalığının uyumlu kucaklaşması yan yana uzanır gider.
Muş ovası da uzanır gider, görenler bilir…
.....................
06 ŞUBAT 2021
MEHMET AKIN