Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
ca
candost63

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA

Yorum

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

460

Okunma

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA

ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA
‘Üç günlük dünya’ kelimeleriyle başlayan cümleyi çoğu durumlarda çok hızlı kurarız. Üzerinde hiç düşünmeyiz bile. Aslında kurduğumuz cümlenin anlamına kendimiz de çoğu zaman inanmayız doğamız gereği. Üç günlük dünya fikri genellikle başarısızlıklarla, olumsuzluklarla, sıkıntılarla yüzleştiğimiz zaman ortaya çıkar.
Belki de güvenli bir limandır bu anlarda. Mutlu ve başarılı olduğumuz anlar neticesinde unuttuğumuz bir fikirdir. Hatta öyle ki aklımızın ucundan bile geçmez. Mutluluk ve başarı durumları ‘sonsuz dünya ‘ kavramının benliğimizi sarıp sarmaladığı anlardır.
Hani boş laftır da diyemeyiz üç günlük dünya fikrine. Belki de bu içerik bir nevi yenilenme, cesaret toplama ve rehabilite merkezidir insan için.
O halde üç günlük dünyanın birinci gününe; çocukluk, ilk gençlik ve gençlik günleridir diyebiliriz. Zamanın çok hızlı bir şekilde akmasını istediğimiz, boyumuzdan büyük işleri yapma cesaretini gösterdiğimiz dönemdir.
Hesap kitap yapmanın hayatımızda hiç mi hiç yeri yoktur. Sihir yeteneğimizin zirve yaptığı çağdır. Hayallerin ve gerçeklerin karmakarışıklığı içinde zihnimiz boş değildir gelecek adına ne varsa üretir durur. En iyiyi, doğruyu bildiğimiz günlerdir. Keşif yıllarıdır. En doğru eleştirileri analizleri, kıyaslamaları yaptığımıza inanırız. Yakın çevremizde bulunanlara pek güvenmeyiz çünkü en iyi biziz! Beynimiz neyi emrediyorsa fiziğimiz yerine getirecek durumdadır. Dolayısıyla alınan emir ve uygulamalarda pek bir sorun çıkmaz. En güzel delikanlıyı, en güzel kızı biz severiz. Onlar uğruna ölümü göze aldığımız her şeyden feragat etmeye hazır olduğumuz yıllardır. Öyle ki hata yapmanın bile keyif verebileceğine inanırız. Önümüzde uzun uzun bitmeyecek gibi görünen yıllar bizi bekler. En cömert olduğumuz, bol bol, kana kana hayatı harcayabildiğimiz yıllar.
İkinci gün olarak değerlendirebileceğimiz çağ ise birinci günden tabiatıyla çok farklıdır. ‘Birinci gün’ düşüncelerinin davranışlarının şekil değiştirdiği temponun irtifa kaybettiği yıllardır. Beyin emrederken daha temkinli, fizik uygularken daha tutarlıdır. Semada gezen ayaklar yavaş yavaş yere temas eder hale gelir. En iyi bildiklerimize bile temkinli yaklaşma zamanıdır. Hayaller biçim değiştirmiştir. Etki ve tepkilerin de şiddeti değişmiştir.
Yaşamın birinci gününde bizi çıldırtan bir olay ikinci günde bir tebessümle geçiştirilebilecek kıvama gelebilmiştir. Ayrıca korkular artmıştır. Kendimizden başka endişeleneceklerimiz, kaygı duyacaklarımız, korkacaklarımız da vardır artık. Ne de olsa yaşanmışlıkların ve yaşanacakların ortasında hissederiz kendimizi. Geriye dönüp bakma ihtiyacı duyarız sıklıkla gençlik ve çılgınlık tortularına. Birinci gündeki cömertliğimizi sorgulama başlar inceden inceye. Bu cömertliği cimrilikle cömertlik arası bir çizgiye çekmeye çalışırız. Yavaş yavaş ’keşke’ kavramıyla da tanışmaya başlarız. Daha sonraki zamanlarda çok kullanacağımız bir kavram olduğunu bilmeyerek.
Bilinmezliklere koşarken yaşanmışlıklardan ışık bekleriz. Aynı hatayı kaç kere yaptığımızı veya aynı güzelliği kaç kere yaşadığımızı sorgularız.
Üçüncü gün iç geçirme zamanıdır. Her şeyin sınırlara dayandığı ne geriye gidebilme, ne de ilerideki sınır çizgisini zorlayabilme gücü kalmıştır artık. Başlangıç noktasına çok yaklaşmışızdır. Sınır çizgisinin bir adım sonrasının başladığımız nokta olduğunu görebiliyoruz artık.
Suretlerin, simaların şekillerin içinin boşalarak gölgeye dönüşme zamanıdır. Biteceğine inanmadığımız gücün bizden izinsizce kaçtığı, çok güvendiğimiz tuttuğunu koparan kaslarımızın eridiği, koştuğumuz bacakların ağrılarla birlikte çaresizliği, o zamana kadar varlığı üzerinde düşünmediğimiz organlarımızın işlevsizleşerek sınır çizmeye başlaması ve beynin komutlarını elinin tersiyle itmeye başlaması. Uğrunda büyük savaşlar vererek elde ettiğimiz mal, mülk, şan ve şöhretin bize çare olmaktan çıkıp külfet olduğu yıllardır.
Her halde bize bu üç günden kalabilecek en güzel miras neyi ne kadar sevebildiğimizin fotoğrafıdır. İşte bu fotoğraf anlam katacak hayat dediğimiz sürece.
Başka bir söyleyiş biçimiyle üç günün özeti: ‘madde ölümlü ve sonludur, sonu olmayan ve ölümsüz olan ise sevgidir’.

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Üç günlük dünya Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Üç günlük dünya yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL