8
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
592
Okunma
“ASIL DEPREM İÇİMİZDE” başlıklı yazımızda;
“………. Hani bardağın dolu ve boş yanları vardır… Tabi ki bardağın dolu tarafına bakmadan önce, bardağın nasıl dolduğuna bakmak gerekir… Bardağın diğer yarısı neden boş bırakılmış ya da kalmış, nedenlerini araştırmak gerekmez mi?"
Yazımıza yapılan yorumda Değerli Öğretmenimiz Serap Hanım;
“ Elbette gerekir hem de çok!.. Böyle bir soruyu yazınıza dahil ettiğinize göre sorunuza cevaben bir iki cümle etmenizi de beklerim Değerli Öğretmenim...
Siz yolu açın ki... bizler de bu konudaki fikirlerimizi, düşüncelerimizi, tecrübelerimizi, gözlemlerimizi paylaşalım. Bardak ’neden yarım’ adını koymaya çalışalım!..”
Hay hay, değerli öğretmenimizin isteğini bir emir olarak bilir ve hatalarımızla sevaplarımızla kısa olsa da bir kaç kelam etmek ev ödevi olarak biliriz, eksiklerimizi tamamlayacağınızı umarım.
Bardağın dolu tarafı deriz; boş yanından habersiz gibi konuşurken, işlerimizi rayına oturtmaya çalışırken, “boşu” her defasında boş olarak görürüz, yoksa görmemezlikten mi geliyoruz!..
Açıklamalara geçmeden önce; söz konusu bardağın dolu tarafı ya da boş tarafı için hepimizin bildiği şeyleri kısaca sıralamak isterim.
Olaylara olumsuz tarafından bakmak, olumsuz tarafını incelemek... Görmek istediğimiz şekilde olumlu ya da olumsuzu görebiliriz, ama bazen göz yanılabilir, sadece bir yanı görür. Güzel bakan gözler güzel görür deriz. Belki de bardağın tamamen dolu olduğunu fark etmeyebiliriz ya da boş olduğunu… Ayrıca bakmak ile görmek arasında çok belirleyici bir fark vardır. Neşeli olduğumuz zamanlarda gördüklerimizi, nedense sinirli anlarımızda yanlış görebiliriz. Ruhsal duruma göre ya da işimize geldiği gibi davranmak da farklılıklar doğurabilir, kişisel gelişimleri unutmamak gerekir.
Olayları her yönüyle incelemek, olumluyu olumsuzdan ayırmak, doğru bakmak ve doğru görmek elimizde olan şeylerdir. Bu nedenle toplum olarak her zaman bardağın boş tarafını yargılamak ne derce doğru olabilir? Ama bir bakıma doğru uygulandığında bardağa boş tarafından bakmak bile bize bardağın dolu yanını hatırlatır.
Hayallerimiz vardır peşinden koşarken gerçekleşmeyen, planlarımız vardır uygulamadan yıkılıp giden, bazen umutlarımız suya düşerken ruhumuzda gedikler açılır, enkazın altında kalırız. İşte o an bardağın boş tarafına bakarken bardağı kırmadan yeniden doldurabilmek önemli. Başarabilene ne mutlu…
“Bardağın dolu tarafına bakmadan önce, bardağın nasıl dolduğuna bakmak gerekir…” demiştik ya, şimdi karınca kadarınca bir açıklık getirelim gücümüz yeterince.
Ülkemizde yaşayan her insan genellikle kendince doğru bildiği bir ideoloji taşır, bir inanca sahip olur ya da bir siyaset yanlısı olması kaçınılmazdır. Burada da olumsuzluklar bırakmaz insanın peşini, olumlu tarafına bakılmadığı sürece de bardak dolmaz, bir yanı hep boş kalır, ama dolan taraf sağlam olmalı, dökülmemelidir. Sağlam olmalı dolan taraf için diyorum… Çalışırken, konuşurken, iş ve işlem yaparak kazanırken vicdan çürük olmamalı, eşitlik ilkelerine dayanan adalet dağıtılmalı, çalmadan çırpmadan insanlar yararına yatırımlar yapılmalı ve eğitim!…
Günü kurtaran eğitim programları değil, yüz yılı hedef alan eğitim sistemleri uygulanmalı. Güzel ahlak süslemeli mangal sıcaklığında yürekleri, sevgi pınarından dolmalı bardak, yarısı hiç mi hiç boş kalmamalı, aksine yarısı dolan bardak dökülmeye ve kırılmaya mahkumdur.
Cumhuriyet kurulduğundan beri sayamadığımız kadar badireler atlatan ülkemizin bir yanı, yarısı dolu bardak misali diğer yanı sürekli boş bırakılmıştır. Buna kader mi diyeceğiz yoksa kasıt mı var bilemem…
Bildiğim ve çok üzüldüğüm, hem eksik hem de yanlış gördüğüm yetişme tarzımız olmuştur. Bir kere okuma alışkanlığı tam olarak oturmadı, bilinçsizce yapılan tarım kökten yok edildi, inancımızı çıkarımız için kullanır olduk. İnsan haklarına aykırı olan ne varsa sergilemekten kaçınmadık. Ve her şeyden önemlisi, "helal emek, alın teri " gibi kavramları unutarak iş ahlakından uzaklaşan bir toplum yarattık.
Daha fazla uzatmaya gerek yok sanırım, bu saydıklarımızla bardakları doldurmaya çalıştık yıllarca ve adına;
“BARDAĞIN DOLU TARAFI” dedik. Boş yanına hiç dokunmadan, dolan tarafın sağlamlığını varın siz düşününüz, daha dün depremde yıkılan “ RIZA BEY “ apartmanı misali…
07 KASIM2020
Mehmet AKIN