8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
504
Okunma
Kısrak başı gibi uzayıp giden Anadolu topraklarında asırlardan beri depremler durmadı bugüne kadar. Can aldı, mal aldı yine de doymadı. Fay hatları doğum sancıları çektikçe bir yanımız yıkılıp gitti. Erzincan, Varto, Gölcük misali son yıllarda Van şehri alt üst oldu. Yetmedi; dün Elazığ, bugün İzmir ağladı.
Bölge ayırımı yapılmaksızın tüm ülkenin yüreği yanarken, haddini bilmezler dün yaptıkları gibi bugün de es geçmediler, sosyal medya üzerinden yaptıkları çirkinlikler herkesin malumudur. Bu insan müsveddelerinin yüzüne tükürülmez mi?
Mesele; İzmir, Erzincan, Gölcük, Elazığ, Varto ya da sayamadığım diğer yerlerin depremleri değil... Asıl mesele, vicdanlarımızda meydana gelen deprem ve millet olarak top yekûn enkaz altında kaldığımız gerçeğidir... Bir zamanlar Anadolu’da büyüklerimiz;
“Her şeye sevin, ama başkasının ölümüne sevinme.” Derlerdi. Kimse kusura bakmasın, şöyle yücelere çıkıp seyri aleme dalınca ne Anadolu ruhunu görebiliyorum, ne de güzel bir laf söyleyeni…
Asıl mesele; insanlık olmalı. Ülkenin birlik ve bütünlüğü içinde dini alet etmeden, siyasi menfaatler beklemeden, ideolojik düşüncelere yer vermeden aklıselim ile hareket etmek gerekmez mi?
Denilebilir belki;
“Haddini bilmezler 20 kişi, bilemedin 30’u geçmez sayıları. Haklarında soruşturma açılmıştır, toplum olarak birlikteyiz.”
Denilebilir elbette; binanın her yanı sağlam olsa da, çürük olan tek bir kolona bakılmak şarttır. Nitekim deprem de o çürük kolondan vuruyor… Maalesef; 20 - 30 çürük kişi topluluğu her toplumsal olayda ve afette tüm ülkeyi huzursuz etmektedir. İşte kutuplaşma da böyle lanet bir şeydir... Sıkışan gazların ani patlaması sonucu fay hattının kırılması misali, bir gün ırk, başka bir gün din üzerinden vurur. Marjinal olarak kabullendiğimiz grupları göz ardı ederken, gün gelir hepimiz o fraksiyonların içinde kendimizi buluruz, geçmişte benzerleri çoktur. Kimimiz meydanlarda bağırıp çağırarak, kimimiz kaleme güvenerek aslında aynı değirmene su taşıyoruz, bizi un gibi öğüten değirmene.
Hani bardağın dolu ve boş yanları vardır… Tabi ki bardağın dolu tarafına bakmadan önce, bardağın nasıl dolduğuna bakmak gerekir… Bardağın diğer yarısı neden boş bırakılmış ya da kalmış, nedenlerini araştırmak gerekmez mi?
Yerküredeki fay hatları gibi, hem beynimizde hem de yumruk büyüklüğündeki yüreğimizde oluşan fay hatları bizi bitirecek, endişelerimden korkuyorum.
Güzel İzmir’imize geçmiş olsun. Enkaz altında hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, hastalara şifalar dilerim. Yetkililerden bir an önce yaraların sarılmasını bekleriz.
02 KASIM 2020
Mehmet AKIN