6
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
971
Okunma

Sigarayla ilk tanışmam lise son senesinde oldu. Sınavlar filan derken, babamın memleketten getirdiği “Tekel 2000” beni içine çek diyordu adeta. Çekmez olaydım! Son oldu... Babamdan yediğim ağır sözler... “Ah, ulan” dedim kendi kendime. Bir tokat daha tatlı gelirdi ya o an, neyse.
Hayatımda ilk sigaram, yarım bıraktığım.
Bir daha tamamlayamadığım. O acı, o baş döndürücü, o güzel sigara...
Neyi ifade etmişti bende?
Sensiz bir hayatı düşünemeyenler var;
Gel git akıllara zarar.
Cep delik ama, deşik değil,
yara açık ama, bere değil.
Bir hospiste yaşadığım ilginç bir anı aklımdan çıkmıyor. Terasa çıkmak isteyen yaşlı bir adam, belli ki son günlerini yaşıyor, elinde de bir sigara! Acaba ben gibi son sigarası mı? Öylece izliyorum... Kısa süre içinde bana işaret ederek yanına çağırdı. Elindeki çakmağı bana uzatarak “Sigaramı yakar mısın?” diye sordu.
Mecali kalmamış yakmaya, ama içmek içine çeke çeke dumanı ciğerlerinde gezdirmek!
“Vay be!” dedim kendimce. Ölümüne susamış, sigarayla susuzluğunu giderdi ya sonunda. Bağımlılık dedikleri bu olsa gerek, ölene dek.
Şimdi yak bir sigara. İçmesem de benden olsun!
hospis: ölüme hazırlanma yeri