3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
617
Okunma
MUŞLU HEMŞERİLERİME...!!!!!!
Dağı taşı, çayırı çimeni, derelerin kuytu yerlerini, ovanın lalelerini, Karasu kenarlarını, Murt nehrinin bulanık akan debilerini gezip görmeyeniniz yoktur sanırım. Ve de yamaçların kengerini, yaylanın cağını ile çirişini, alıçlarını, karçinlerini toplayanınız var mı bilmem? Uçkun ile mantarını da unutmayalım, haydi…. Gezerken tabiatın sesi içinde mest olur insan, yalan mı?
Bir de Temmuz ve Ağustos aylarının sıcak günlerinde takatten kesilmemişseniz eğer, bi yol geziverin aynı yerleri… Ve tabiatın sesine yeniden kulak verin; kurdun kuşun, börtü böceğin ses cümbüşü içinde hiç kesilmeden kulaklarınızı yırtarcasına bir ses tüm çevreyi kaplar. O sesi bildiniz mi?
Evet, tahmin ettiğiniz gibi; AĞUSTOS BÖCEĞİ….
Ağlamaklıdır sesi… Bağırıyor, çağırıyor, feryat ediyor, kısacık kanatlarını çırpıyor, ama sıcağın altında ve de tabiat gürültüsü içinde kedisini duyan yoktur.
Feryadı nedendir dersiniz, derdi ne ola acep?
Haydi deyiverelim; Ağustos böceğinin FERYADI sıcaktandır, sıcaktan…
Şimdi söyler misiniz lütfen; Muş halkının bunca yıldır feryadı ne ola?
SU… Olmasın mı, dersiniz? SU… SU… SU.....
Çarşı Pazarda çar çöpün içinde dolaşırken, kirli cadde ve kaldırımlarında gezerken şehrin, mahallenin sokaklarından geçerken hep aynı konuşmalar duyarsınız;
“Sularınız akıyor mu?”
“Bazen aklına estikçe akıyor, ama hemen kesiliyor.”
“Nerdeeen…ne akması babam?”
“Allah’a inan kaç gündür suyun yüzünü görmedi bedenimiz.”
“Bizim sitenin deposu olmasa tamamen susuz kalırdık, valla...”
Şehrin her tarafında, her sokakta, kahvehanelerde… en çok da kadınların şikayetleri duyulur, balkonlardan, pencerelerden ve de kapılardan. Kızanlar mı dersin, beddua edenler mi, hatta ayıptır söylemesi biraz ileriye giderek adabı aşanlar mi..?
……………………………………..
BAŞINIZIN SADAKASI İÇİN BİR YUDUM SU…
“Memo oğıl, içilecek suyuz var mı?”
“Var, Alo emmi.”
“Hele, şu muslığtan bir tas doldur ölmüşlerin hayrı olsun.”
“Muslığtan su akmır ki… markettan yeni getırdoğ, aha bu naylonla. Al da iç, Alo emmi, istedoğın su olsun.”
“Lakıııııır… lııkııııır… la… kır.”
“Ohhhh… SU KİMİ EZİZ OL.”
“Susadım çeşmeye varmaz olaydım.”
“Wala sesın çok güzelmiş… Ne oldu ki, çeşmeye niye var mırsın Alo emmi?”
“Wéle su ağmır dérem, sağırsan? Ağende sular çamur kimi ağar yağmur yağande…
“Hıımmmmmmm… !!!!!!”
“Çatlayan dodağlere bir damla suuuu… !!!!!!!! Boşıne türki söylérem yine olmaz, evde su kalmamış, dodağlar da boşıne çatlemesin.”
“Alo emmi, bi şey soracağım, eger kızmérsen?
“Wéle Memo, sen xér için sormarsın bılérem, de gıne sor…”
“Alo emmı, yüzün, saçların sankim toprağa bulaşmş gibi, bu ne hal?”
“Keşkem sormiyeydin oğul Memo… Sabah erkendan avrat teey salondan bagırdi, kalk wéle su kesilmedan başın yığe, herıf ..!!!” dedi. Memo, Alo emminin yüzüne aval aval kabar.
“İstemedan banyoya girdim. Sıcak su muslığını çevirdim, sular şakır şakır ağınce bir de türki tütürdüm o sırade arvadın inadıne… Hiç dikkat etmemişem, başımı sabunledim, gözüme köpük kaçti, türki söylerim bir yandan. Bol bol su döktüm, bir de ne göreyim, su yerine kova çamurla dolmuş… İşte, saçım başım sade torpağ oldi.”
“Alo emmi bilirsin, su işlerine BELEDİYE (!!!!!) bağır. Belediyeye baş vumadın ?”
“Wéle Xınzirlik zemani değil Memo… Oğıl orde ne işim var?”
“Dérem ki yine de su derdini anlateydin”
“Wéle senin işin gücün hep fesatloğtur… Wéle belediyede ZAPTE var… ZAPTE… Anlamırsan deli Memo, İllah beni dövdüracaksın bir gün... !!!!!!”
……………………………………………
NOT :
1960 lı yıllardan şahit olduğum Muş merkez su meselesi, 2020 tekoloji yıllarında halen çözülememişse eğer, bir sorun var demektir. Gerek sorunlar olsun ve gerekse çözümler olsun, çok hemşerilerim gibi ben deniz de çok iyi biliyorum. Sorunları ve çözümleri bilerek yazmayacağım, Muşlulara bırakıyorum, nasıl olsa önümüzde yine seçim var ve siz yine unutacaksınız MUŞ’UN SUSUZ GÜNLERİNİ....