- 414 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
YABAN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Cumhuriyetin onuncu yıl eşiğinde yazarın toplumuna ödediği borçtur Yaban. Sezgiyle bile olsa Yakup Kadri, Türk köyünün , verdiği görev oranında zaferden pay almadığını, -dolaylılıkla- anlatmaktadır. Aslında İstanbul paşazadesi Ahmet Celal’in Porsuk köyüne gitmesi için inandırıcı sebep bulmak da zordur. Ama işgal yurdu, aşktan umut kesmiş bir bezginlik, Çanakkale sakatlığı, biraz da yalnızlık vardır Ahmet Celal’i yöneten. Böylece bir deney başlamıştır; Bir aydının köy yaşamı. Böylece Ahmet Celal’in anı defteriyle bir bozkır köyünün Milli Mücadele dönemini yaşarız. Bu zaman dilimi, eleştirilerin toplamına izin sağlayan bir sakıncasızlık ortamını vermiştir yarına. Öyle ya, Yunan işgalinden iki kez geçmiş. Birinci Dünya Savaşı’nın yoksunluklarını yaşamış bir Batı Anadolu köyünün sorumluluğu kime aittir? Ne padişahlık devrinin, eleştirisi söz konusudur, ne Cumhuriyet hükümetlerine yol gösteriş. Ama gene de bu gerçekçilik, halkımızı masa başı söylevleriyle sevdiklerini söyleyenlerin pembe gerçekçiliğini tedirgin edecektir.
Ahmet Celal’in neredeyse tiksinti ve umutsuzlukla tasvir ettiği Anadolu, ona ’’yaban’’ diyerek kusmuştur dıştan geleni. Kahraman kendisini ne kadar suçlarsa suçlasın, ortada bir gerçek vardır: Sorunları çözülmemiş kırk bin Türk köyü. Günümüzden kırk yıl önce yazılmış bu röportaj-anı defteri biçimindeki roman, sanıldığından çok etki getirmiştir.İlerde köy edebiyatına koşulacak pek çok kişi, bu gözlemlerin gerçekliğine yaslanacak, gerekliliğini savunacaktır. Ve tektir bu kitap Karaosmanoğlu’nun repertuvarında. Yaban romanından parça seçip almak zordur. Çünkü zamana bağlı bir izlenimler toplamıdır bize sunulan. Başı, sonu verilmemiş her parça; ya roman kahramanını, ya onun gördüğü manzarayı suçlamaya yarar. Sonradan Türk köyüne bir çok kişi gidecek, ama bu gözlem toplamına erişemeyecektir. İşte burada romancı muhayyilesinin inandırıcılığı göze çarpar. Sağ kolu kopuk canlı kanlı bir aydın, işi gücü olmayan bir rahatlık ortamında dolaşarak gerekli bütün gözlemleri edinmekle tam bir görev yapar. Kendi arzusuyla geldiği köyde gönüllülükle kaldığı için, bu gözlemleri ve anı izlenimlerini iş edinmiştir. Yaban toplumumuzun sorunlarına, biraz çağı geçmiş de olsa, dikkatli bir yaklaşımdır ve onun zaferi, Yakup Kadri’nin adı yanına eklenen bir onur olur.