Bir holding patronu olduğunuzu düşünün , ofisinizden dışarıya bakıyorsunuz dışarda felaket bir yağmur var ama siz sıcak ofisinizde bunu hissetmiyorsunuz. Peki dışarıda olanlar umrunuzda mı , düşünce ve sorumluluk dünyanızda onlara yer var mı ?
Birden kapı çalındı ve iki çalışanınız geldi. Mehmet Bey ve Aysun Hanım. Mehmet Bey iyi bir tahsili sahip bir muhasebe müdürü , karşınızda ceketi ilikli ve hiç kıpırdamadan duran bu ve yaşı sizden büyük olan bu adam ne için yaşıyor. Onun tek derdi ailesi ve çocuklarının geleceği. Aysun Hanım yeni boşanmış ve bunun sonucunda ailesi ile arası bozulunca kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalmış. Onu senin önünde el pençe durduran çaresizlik hissi. Peki hiç düşündün mü beni kim seviyor diye ? Bütün çalışanların korku ve çaresiz bir şekilde sana saygı duyuyor ise ne için yaşadığının ne önemi var. Babandan kalan işleri büyüttün daha zengin bir adamsın önünde ceket ilikleyen çalışanların senden randevu isteyen büyük adamlar var. Gece yastığa başını koyduğunda yarın daha çok para kazanmak fikri var ise sadece kaybettin üstadım. Eskiden daha az para sana sahipti şimdi daha çok para sana sahip. Peki amaç ne ? Fil avcılarını bilir misin üstadım. Önce siyah giyinip file işkence ederler bi süre daha sonra beyaz giyinip fili kurtarırlar ve filde o saatten sonra onların kölesi olur. Yani bugün senin sağ cebinden parayı alan ile yarın sol cebine koyacak kişi aynı ise sen bir kölesin. Konumunun yada maddi varlığının bir önemi yok. İster holding patronu ol , istersen Mehmet Bey , istersen Aysun Hanım , istersende sokakta fırtınayı hisseden ol. Kafanı kaldırmadığın sürece ne amacın mühimdir ne de hayatın.

SEFA KAYA