7
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1427
Okunma

Hayat, ah hayat bana en güzelini verdin verdiklerinin ve en büyük acılarını yaşattın kaybında verdiklerinin...
Üstün Asutay benim Üstün Amcamdı. Benim manen babamdı. Daha genç bir kız çocuğuydum tanıştığımızda. BASAD’da sekreter olarak işe başladığımda telefonlara bakarım sanıyordum. Ama onlar benim içime baktı. Beni bana anlattılar. Bana beni sevdirdiler. Erdoğan Sıcak, Üstün Asutay, Cem Karaca...
Ben daha yolumu çizmemişken nasıl eş olunur, nasıl sevilir ben Üstün Amca’dan öğrendim. Birini öldüğünde bile yaşatmak nasıl olur kalbinde... Nasıl baba olunur, nasıl vatandaş olunur, lafta değil gerçekte...
Sanata ve sanatçıya değer vermek nasıl olur onlarda gördüm ben. Geçmişi unutmadan gelecek için çalışmak nasıl olur...
İnsan olmak, iyi insan olmak nasıl olur Üstün Amca’dan öğrendim ben. 95’te kanser olduğumda kemoterapiye param yetişmeyip Çapa’nın ortasında kalakaldığım gün emekli maaşını çekip bana hastaneye yetiştiren bir kahramanımdı Üstün Amcam. Evleneceğim dediğimde bana "Var mı kızım bir eksiğin?" diye sorandı. Nikah şahidimdi benim. Düğünümde yine yanımdaydı.
Güzel gülen adamdı. Bana bulmacayı sevdiren adamdı. Tanıdığım en zeki ve esprili adamdı. Adam gibi adamdı... Ben ne şanslıyım ki; hayat beni bu güzel insanlarla, bu muteşem hocalarla karşılaştırdı.
Şimdi birleştiremiyor gibiyim parmaklarımı ve bedenleri akıp gidiyor hayat resmimdem kum gibi... Ama sadece bedenleri...
Biliyorum, ölüm var ve biliyorum Üstün Amca şimdi eşiyle beraber ve huzurlu ama şimdilik izin verin, isyan edeyim kaybıma.
Buradan oraya, kum bedenlerde saklı özgür ruhlar diyarına seslenmek istiyorum çıktıkça sesim: "Sizi çok seviyorum Üstün Amca, sizi çok seviyorum Erdoğan Sıcak ve Cem Karaca..." Nur içinde yatın.