Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Mehmet Burhan AKIN
Mehmet Burhan AKIN

ÖĞRETMENDEN ANILAR - 2

Yorum

ÖĞRETMENDEN ANILAR - 2

8

Yorum

5

Beğeni

0,0

Puan

657

Okunma

ÖĞRETMENDEN ANILAR - 2

  • İKİ-

    Bugün yine bir anımı sizlerle paylaşmak istedim müsaadeniz olursa, haddimi aşmadan, hele gösteriş havalarına asla girmeden. Amacım eski yaraların kabuğunu kaşımak değildir, lütfen yanlış anlaşılmasın, sadece bazı şeyler vardır ki unutulması zordur.

    Yıl 199…. , ülkenin doğu bölgesinin semalarında kara bulutların kümelendiği günlerinde - adını belirtmeyeceğim ilin – ilçelerinden birinde YİBO müdürlüğü görevimi ifa ediyordum. Kırk yaşımın verdiği cesaretle korku ve endişelere mahal vermeden; bilgim, tecrübem, konuşma kabiliyetim tabiri caizse hat safhaya ulaşmıştı. (Amaç; kendimi anlatmak değil tabi ki, konunun anlaşılması için bazı bilgileri yazmak zorunluluğunu duydum.)

    Hükümetin başında …………………. başbakan olarak görev yapıyordu. Gecenin karanlığında silahlı şahısların bastığı evler, ne hikmetse aynı günün sabahı bir tabur askerle etrafı sarılıyordu. Kimin dost kimin düşman belli olmadığı gizli eller Ali’nin Zülfükarı gibi başlarında sallanıyordu, her gün… sabahları evinden çıkarken, akşamları evine dönemeyen faili meçhuller, o günleri yaşayanların ömür boyu unutamayacakları işkence yıllarıdır.

    İktidarın siyasi partisi il başkanı bir gün ziyaretime geldi, kendisini tanımıyordum, adını halen de bilmiyorum. Kısacası;

    "Müdür bey, seni …………… ‘in İl Milli Eğitim müdürü yapmak istiyoruz." Dedi, cevaben:

    "Milli Eğitim müdürü var, zaten." dedim.

    " O gidecek." Diye cevap verdi.

    "Müdürlük makamı münhal olursa daha üst seviyede hizmet yapmak isterim." Dedim, o kadar.

    Aradan bir kaç ay geçti, doğrusu bu konuşmayı unutmuştum. Bir gün atama emri geldi, kararnamede …………………….. İl Milli Eğitim Müdürü olarak asaleten atamam yapıldığı yazılıydı. İki gün geçmeden, adını dahi merak etmediğim il parti başkanı müjde vermeye geldi.

    "Gözün aydın müdür bey, atanman tamam." Dedi. Nezaketen kendisine teşekkür ettim.

    "Yalnız…” derken yeni görür gibi yüzümü inceledi.

    "Lisenin çatısının ihalesini bana vereceksiniz." Dedi istifini hiç bozmadan.

    Doğrusu bir lisenin çatısının ihalesinden haberim yoktu. Eh... Bende feleğin çemberinden geçmiştim, insanların duygu ve düşüncelerini az çok okuyabiliyordum.

    "Tamam, 2886 sayılı ihale kanununun 31. Maddesinin c fıkrasına göre katılanlardan
    yarım puan düşürürseniz, sizde kalır." Deyince;

    "Hayır, müdür bey, ben ihaleye katılmayacağım."

    "Senin yerine katılacak kişi kırımı yapsın." Dediysem de, başkan kendinden emin, şöyle koltuğa serpilerek sağ bacağını sol bacağının üzerine koyarak;

    “Müdür bey, beni anlamadın galiba, ihaleyi direk bana vereceksin." Diye emir vermez mi?

    "Yapamam başkan… ihale kanununa aykırı iş yapamam." Dediysem de başkan ayağa kalktı, sinirlendi, sesini yükselterek;

    "Bana bak müdür ( ! ), biz seni İl Milli Eğitim Müdürü yaptık, ihaleyi vermeye mecbursun."

    Haydaaa…. Gel de ayıkla pirincin taşını… Daha gidip göreve başlamadık, koltuğa oturup da ayaklarımızı üst üste atarak emirler yağdırmadık, konu komşu, akraba dost ahbaplara da iltimas geçemedik, ihalelerden henüz cebimizi de dolduramadık (!) Mesleğe yeni atanan gencecik öğretmenlerin gözlerini daha korkutmadık…

    “Şu küçük tepeleri ben yarattım” da demedik… Anlaşılan gelinin duvağı açılmayacak elleri kınalı, boynu bükük kalacak gibi… Ne yapalım, kendimi boynu bükük duruma sokmak gibi bir niyetim de yok…

    Benim de kafamın tası atmaz mı? Bende ayağa kalktım, masanın üzerinde duran atama emri kağıdını aldım yırttım… yırttım… yırttım, yırtıkça başkanın; bizim köydeki Arafat’ın kel tarlasına benzeyen kafasında kalan üç beş saç tellerini yolar gibi masaya sert vurarak;

    "Kusura bakma başkan, devletin tek kuruş parasını haksız yere kimseye yedirmem,
    Sana da müdürlük falan yapmam, şimdi git, ihaleyi gayri resmi verecek, hem de sana yalvaracak çok kişi bulabilirisin, aradığın ben değilim sayın ( ! ) başkan.” Dedim.

    Kararnameyi yırtarak, İl Milli Eğitim müdürlüğünü hiç düşünmeden elimin tersiyle fırlatıp atmıştım.

    Aksilik bu ya!…. Bu olay üzerinden aradan kaç gün geçmişti bilmiyorum, belki on gün belki de yirmi, ama bir ay olmadığını iyi hatırlıyorum. Bu sefer ilçenin Belediye Başkanı bitiverdi odamda. Geliş sebebini tahmin ediyordum atık, su meselesi… Göreve başladığım günden beri usanmadan ve utanmadan çoğu zaman hatırı sayılır insanları devreye koyarak,

    “Su Borcumuz var,” diye bir resmi yazı istiyordu.

    Su parasını her daim zamanında ödediğim için avantadan alacak paraya asla yanaşmadım. Hoş beşten sonra su için bir resmi yazı istemedi nedense ( ! ), hatta normal çarşı pazar, kahvehane sohbetlerine geçti. Hem kendisini saygılıca dinlerken, hem de

    “Bu taşın altından bir çapanoğlu çıkacak, bekleyelim” dedim içimden. Öyle de oldu.

    O dönemde şahsıma ait bir Brodvey marka arabam vardı. Sayın (!) İlçe Belediye Başkanı cebinden bir adet Brodvey anahtarını çıkararak masamın üzerine koydu, kendisini izliyordum.

    “ Müdür Bey,” dedi “ Bu anahtar sizin…” demez mi? Nedense o gün biraz da saflığım tutmuştu. Elimi cebime attım anahtarım duruyordu,

    “Hayır, Sayın Başkan, arabamın anahtarı işte… elinizdeki anahtar benim değil.”

    “Müdür Bey, şu anahtar sizindir artık.” Afallamıştım

    “Pencereden bakar mısınız, lütfen.” Pencereden bakınca plakasız beyaz yeni bir Brodvey arabamın yanında duruyordu. Durumu anlamıştım….

    “Müdür bey, o araba artık sizindir, sadece bana su borcunuzun olduğuna dair bir resmi yazı verin, yarın Ankara’ya gider işlemleri tamamlarım.”

    Buyurun cenaze namazına…..

    Daha kaç gün önce dönemin iktidar Siyasi Partinin başkanını kovarken şimdi ilçe Belediye Başkanı başıma bela olmuştu.

    Vay be… Ne bulunmaz bir Hint kumaşıymışım ( ! )

    “Lütfen odamı terk edin sayın başkan, bu YİBO’da görev yaptığım müddetçe küçük dostlarımın rızkını sizlere yedirtmeyeceğim..

    Baktım bu işler beni aşar, Cumhuriyet kurulduğundan beri yetimin, garibanın hakları gasp ediliyor ve ben de düzeltemiyorum öyleyse;

    “Valla… gücüm size yetmeye bilir, ama kendime yetiyor….” Deyip, YİBO Müdürlüğünden istifa ettim, kendi memleketim Muş il emrine sınıf öğretmeni olarak tayın istedim…

    Bu satırları okuyanlar belki diyecekler ki;

    “Mehmet hocam, kusura bakma sen çok aptal mışsın ( ! ) Kimi de;

    “Hocam… Mehmet hocam, Milli Eğitim Müdürlüğünü kabul edecektin, ama o başkana da yine ihaleyi vermeyecektin.” Diyecekler emimin, ama o kadara da gücüm yetmiyordu, karşımda koca bir orman ve elimde sadece küçük bir balta… kes kes bitmez koca orman.

    Bunların hiçbirini yapamazdım dostlar, çünkü benim için güzel ahlak çok önemlidir. Önce kendime, sonra da küçük dostlarıma yıllarca öğrettiğim; İnandığım ve kurallarına uymaya çalıştığım bana dürüstlüğü, hak yememeyi, zulüm yapmamayı, doğrudan yana olup yalan konuşmamayı, hırsızlıktan uzak durmayı, çalışırken kazancını helal etmeyi, kimseye üstünlük kurmamayı, eline beline ve diline sahip olmayı emretmemiş miydi, yüce Rab… O’nun emirlerinin dışına çıksam, insanlıktan da çıkacaktım, bu durumda Sayın Başkanlardan ( ! ) ne farkım olurdu? Söyler misiniz?...


    Sözüm; dünün, bugünün, hem de yarının tüm dönemlerine…

    Çalanların çırpanların tüküreceksin yüzüne yüzüne .

    Murat’ın topuzuyla ineceksin hak yiyenin tepesine…

    Ali’nin Zülfükarıyla vuracaksın boynunu haramzadelerin,

    Elin namusuna göz dikenlerin, uçkur çözenlerin…

    Fakirin fukaranın, yetimlerin rızkına göz koyanların.

    Yedikçe şişen, şiştikçe gözü doymayanların,

    Aslan kükrer gibi korkusuz kesileceksin,

    Diken olacaksın gözlerinin önüne,

    Batacaksın göz bebeklerinin tam orta yerine…

    Ki , yerle yeksan olsunlar….


    30 Haziran 2020
    Mehmet AKIN
  • Paylaş:
    5 Beğeni
    (c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
    Yazıyı Değerlendirin
     
    Öğretmenden anılar - 2 Yazısına Yorum Yap
    Okuduğunuz Öğretmenden anılar - 2 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
    ÖĞRETMENDEN ANILAR - 2 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

    Üyelik Girişi Yap Üye Ol
    Yorumlar
    asude_vuslat
    asude_vuslat, @asude-vuslat
    1.7.2020 02:27:57
    yazılarınızı ve anılarınızı okumaya devam ediyorum

    hisseme düşen çok şey oluyor( alıp gidiyorum) saymakla bitmez

    saygılarımla...
    Sihirli Kalem
    Sihirli Kalem, @sihirlikalem
    30.6.2020 20:06:24
    Değerli Mehmet Hoca'm,
    Belli ki çok kıymetli
    Anılar dinleyeceğiz sizden.
    Buna içten seviniyorum.
    Diğer bir taraftan
    Koltuk sevdalısı olup,
    Her türlü hilenin ustalığına
    Bürünen bu çirkin suretlerin
    Hiçbir zaman bitmeyeceğini
    Bilerek bir şeyleri öğretiyor hayat işte.
    Onurlu duruşunuz,
    Güzel ahlak anlayışıyla yürüdüğünüz yol
    Ne güzel bir yoldur!
    Doğrusunu söylemek gerekirse
    Anlattığınız gibi olmasa da
    Bir nevi dolaplar dönüyor hâlâ
    Ne yazık ki.
    Bu dünyayı öğretmenlerin eli kurtaracak
    Diyenler çok haklı aslında.
    Devamı gelsin o halde.
    Çok kıymetli kaleminiz
    Yazsın hep.
    Saygı ve sevgiyle.
    Etkili Yorum
    Yinsani
    Yinsani, @yinsani2
    30.6.2020 15:33:29


    Aynı olaylar bugün de yaşanıyor, görmek isteyene tabii.. gelişememişiz, tüm civanmertliklerinize rağmen, iyiler suskun, kötüler meydanda..

    saygı sağlık ve huzur dileklerim hocam..

    İki değerli öğretmenimizden iki paragraf...ve imza.
    eksik olmayın

    "Bunların hiçbirini yapamazdım dostlar, çünkü benim için güzel ahlak çok önemlidir. Önce kendime, sonra da küçük dostlarıma yıllarca öğrettiğim; İnandığım ve kurallarına uymaya çalıştığım bana dürüstlüğü, hak yememeyi, zulüm yapmamayı, doğrudan yana olup yalan konuşmamayı, hırsızlıktan uzak durmayı, çalışırken kazancını helal etmeyi, kimseye üstünlük kurmamayı, eline beline ve diline sahip olmayı emretmemiş miydi, yüce Rab… O’nun emirlerinin dışına çıksam, insanlıktan da çıkacaktım, bu durumda Sayın Başkanlardan ( ! ) ne farkım olurdu? Söyler misiniz?..."Mehmet Burhan AKIN

    ***

    "Hasan Âli Yücel gibi yurt dışı eğitin hakkını kazanan iki öğrenciden biri kendi evladıyken ( Can Yücel ) 'makamını kullanarak oğlunu yurt dışına gönderdi' denebilir endişesiyle diğer öğrenciyi ( sonra dünya çapında ün yapan büyük beyin cerrahı Gazi Yaşargil'i ) 'dahi çocuk' projesi kapsamında yurt dışına burslu eğitimle gönderen bürokratların dönemi çoktan bitti!.."Serap IRKÖRÜCÜ
    Serap IRKÖRÜCÜ
    Serap IRKÖRÜCÜ, @serap-irkorucu
    30.6.2020 15:13:17
    10 puan verdi

    Sapla saman karıştığından beri, hakla hukuk sorgulandığından beri, 'adama göre iş - işe göre adam' karmaşası yaşandığından beri, particiliğin bürokrasiye egemen olmasından beri... Makamlara getirmenin bir bedeli olduğu bilinir bu ülkede... :((

    Hasan Âli Yücel gibi yurt dışı eğitin hakkını kazanan iki öğrenciden biri kendi evladıyken ( Can Yücel ) 'makamını kullanarak oğlunu yurt dışına gönderdi' denebilir endişesiyle diğer öğrenciyi ( sonra dünya çapında ün yapan büyük beyin cerrahı Gazi Yaşargil'i ) 'dahi çocuk' projesi kapsamında yurt dışına burslu eğitimle gönderen bürokratların dönemi çoktan bitti!..

    Zor zamanlarda zor şeyler yaşamışsınız gerçekten. Bugün başınız dik, başınızdan geçenleri açık yüreklilikle paylaşıyorsanız, kimseden çekinecek bir geçmişiniz olmadığı içindir muhtemelen...

    "Diyecekler emimin, ama o kadara da gücüm yetmiyordu, karşımda koca bir orman ve elimde sadece küçük bir balta… kes kes bitmez koca orman."

    Doğru söze ne denir!... :)))

    Kaleminize sağlık Mehmet Bey.
    Saygılarımla...

    asîmann
    asîmann, @as-mann
    30.6.2020 15:02:55
    10 puan verdi
    Daha çok yeni ve doğuda görev yapan bir öğretmen olarak bu yazı beni çok etkiledi. Umarım bir gün herkes sizin gibi olabilir...
    MÜSLÜM BAYRAM
    MÜSLÜM BAYRAM, @m-sl-mcbayram
    30.6.2020 14:43:56
    her bir cümle, her bir paragraf, her bir bölüm
    ana ak sütünden düşmüşcesine tertemizdi.

    saygıyla eğiliyorum
    nice saygılarımla
    Avni
    Avni, @avni1
    30.6.2020 14:40:05
    Keyifle okudum hocam ... ne yazık ki kendini beş kuruşa satan o kadar insan var ki ...
    Bu sebepten ötürü insanlar kendisini başkasıyla karıştırıyor bu arada Muş'lu olmanız ayrı güzel saygılar olsun efendim.
    © 2025 Copyright Edebiyat Defteri
    Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

    Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
    ÜYELİK GİRİŞİ

    ÜYELİK GİRİŞİ

    KAYIT OL