11
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
3117
Okunma


İNSANIN ÖTEKİ YÜZÜ
Her nefeste, bir yudum sevgi ile bütünleşen eller, hayatın tüm sıkıntılarını içine atan gönüller, her gece incinen yürekler, ağlayan gözler, kaybolan sevinçler, yitirilmiş güzellikler var bu yer kabuğunda...
Masum insanlar acımasızca öldürülüyor, insanların hayatı tümüyle tehlikede; “anneler, babalar, kardeşler, dostlar” isyanda! Zavallı bedenler kıvranıyor büyük acı içinde. Matemler büyüyor, ölümler anbean yaşanıyor ve durmadan insanlar ağlıyor. İçimizdeki hüzün hiç bitmiyor! Umutlar yok olup gidiyor! Kanayan yaralar, içimizde “çok derin” yarıklar açıyor!..
İstiyorum ki;
“Huzur, bize mezar olmasın bu güzelim dünyada!..”
_Sen siyahsın, ben beyazım,
Bu Kürt, şu Alevi, o Sunni, ben Çerkez,
Ah! Irkçılık yapan ruhlar içimizi hüzün damlacıklarıyla dolduruyor!...
_Nevzat Ermeni, Davut yahudi, Yusuf Musevi, Sultan da Arap olsa ne olur ki?
_Meryem Egeli, Mahmut Akdenizli,
Fatma Doğulu, Ceyda Batılı,
Kerem Karadenizli, Mehmet de Anadolulu olsa dünya mı batar?
Eşarplı teyze, türbanlı anne,
Şu kadın, bu erkek,
Şu evli, bu dul, o bekâr,
erkeğin dul olması doğalsa, kadının dulluğu neden doğal olmasın?
_Dul kalan kadına kötü gözle bakan,
eşcinsel diye dışlanan,
ateist diye horlanan,
dindar diye hakaret gören,
içki içer diye kınanan,
düşüncesi yüzünden, yıllar boyu hüküm giyen, ruhlar olmasın!
“Ayırımcılık yapanlar yok olsun istiyorum!..”
Bu neyin kavgası?
Yoksul düşüncelerin egemenliği tartışılırken, morarmış dengeler “kir tutmuş” yüreklerde. Sabit kara düşüncelerle insanlar nefeslenirken, azat et içindeki paslı günahları. Dert ettiğin yalnızlık cümleleri kat kat artarken, kelamların mutluluk neferlerini yaşat gönüllerde...
Yüreklerimiz derin yaralarla kanarken, umudunu yitiren insanlar çoğalıyor, hep akıl almaz eylemlerin içinde yaşarsak, biz “ölünceye dek” hep gururu ezik güne uyanacağız!
Yağmurun ıslattığı zeminlerde uyurken, “çürük yüreklerin” hançeri yüreğimize saplanıyor. Suçsuz yüreklerin ruhunu korumazsak, biz ebediyete kadar güzelliklerden yoksun olacağız. Zavallı bedenler, yürekleri sızlatırken, elleri nasır tutmuş annenin feryatları iç yakıyor.
“Biz, etrafa acı dolu pencereden bakarsak, şu kısacık ömürde hep karanlıklar içinde yaşayacağız!..”
Kahpe eller bedenleri kirletirken, ateşin düşleri yuvaları karanlıklara gömüyor. Bakışlar feryatlar içinde hırpalanırken, yankılanan ağıtlarla hayat ansızın duruyor. “Mısralar her nefeste ölüm kokarken, hasret prangaları göğüs kafesime vuruyor.” Acıyla masum bedenler kıvranırken, yüreklerde yaşayan minicik fidanlar kül oluyor...
“İnsanlar, ölümle eşitlenirken, sen yaşarken eşitle tüm insanları ey adem!..”
Mehmet Öksüz