Çokça bilinen bir atasözüne göre ‘borç yiğidin kamçısıdır.’ Bu sözden borçlanmanın yiğitçe bir eylem olduğu anlaşılmaz. Şayet borçlanmaktan başka bir çare bulamamışsak bu durumun her an sırtımıza inmeye hazır bir kamçı gibi bizi huzursuz etmesi gerektiği anlaşılır. Borç dediğimiz şey bir an önce ödenip kurtulmayı düşünüleceğimiz, negatif çağrışımlar yapan bir olgu değil midir?

2016 verilerine göre belediyelerin İller Bankası’na borcu 15 milyar 42 milyon lirayı bulmuş. Bulunduğumuz ilçede belediyenin borçlu olmasından dolayı birkaç aydan beri personeline maaşlarını veremediği belediye çalışanları tarafından ifade ediliyor.
Konuyla ilgili medyada yer almış iki haber şöyle :
“Sayıştay Çorum Belediyesi’ne ‘limiti aştın’ dedi. Çorum Belediyesi’nin 414 milyon 638 bin TL. borcu bulunuyor. Bir yıl içerisinde %500 borçlanan sorumluların yargılanması da gündemde. AK Partili belediye eski başkanları M.K ve Z.G’ye mahkeme yolu görüldü. M.K döneminde belediye bütçesinden cami, İmam Hatip ile stadyum ve spor salonları yaptırmıştı. (tr.sputniknews.com /01.06.2019)

Bir belediye başkanının görevi yol, kanalizasyon, park gibi şehrin imarı ile ilgili işleri bütçe imkanlarına göre yapması gerekmez mi? Çorum belediyesi örneğinden anlaşıldığı gibi demek ki harcamalarda ölçüyü aşabiliyorlar. Bu durumu önceden önleyecek bir sistem aranmalıdır. Seçilmiş olmaları kimseye haktan, doğrudan ayrılma imtiyazı vermemelidir.

İkinci ilginç haber: “ Çanakkale Kepez Belediyesi’nin yeni başkanı CHP’li B.A görevi ne kadar borçla aldığını belediye binasına bir afiş asarak duyurdu. Afişte ‘ 4.4.2019 itibarı ile toplam 61 825 517 TL. borçla belediyeyi devralmış bulunmaktayım.’ ifadesi yer aldı…eski CHP’li başkan Ö.F.M. yaptığı açıklamada ‘Biz geldiğimizde de borç vardı. Mağdur edebiyatı yapmadık, iş yaptık ’ dedi.(tr.euronwews.com /12.04.2019)

Her iki örnekte ismi geçen başkanların aynı partiden olması, birbirlerine seviyesiz bir üslupla saldırmalarına engel olmuş olabilir. Kamu adına harcama yetkisi olan kimselerin daha özenli olmaları , harcamada savurganlıktan kaçınmaları gerektiği bir kez daha anlaşılmış oluyor. Gerçek anlamda kul hakkından kaçınma bilincine ulaşmış olmaları önem arz ediyor. Zira akçeli işlerde usulsüzlük, adam kayırma, haksız kazanç ihtimalinin yüksek olduğunu kanun koyucular, devlet yetkilileri göz ardı edemezler. Yanlış yapanlar hem hesap verecek hem de kamu nezdinde itibar kaybedecektir. 90’lı yılların başlarında İstanbul Belediyesi’nin İSKİ kuruluşunda Ergün Göknel adlı kişinin yaptığı yolsuzluğu büyük bir skandala dönüşmüştü. Bu olaydan sonra seçmen gereğini yaptı.

Tarihi bir gerçektir ki lükse, gösterişe düşkün olup halkını umursamayan nice sultanlar aşırı borçlanmışlar, bu durum onların sonunu getirmiştir. Bu bağlamda yakın geçmişte şahit olduğumuz belediyelerin çeşitli festivaller düzenleme furyasının bitmiş veya azalmış olması olumludur. Borçlanarak eğlenilmemelidir. Diğer bir husus ülkemizde makam araçları sayısının fazla olduğudur. Bu sayı Avrupa ülkelerinin üç katını bulmaktadır. Son verilere göre Türkiye’de 115 bin kamu aracı bulunurken bu rakam Fransa’da 2 bin, İtalya’da ise 29 bin. (3.3.2019 /onedio.com) Bürokratlar doğru işler yapıp ülkesinin gelişmesine, ilerlemesine katkı sağlayabilirler. Kul hakkından ve mazlumun ahını almaktan sakınan insanlara çok ihtiyacımız var.
3 Haziran,2019