- 611 Okunma
- 5 Yorum
- 2 Beğeni
ASTRONOTLAR
Kim olduğun önemli değil; adın, yaşın, memleketin... Sen, alkışlarla geçerken yanımdan; benim, dünyanın en mutlu insanı olduğumu biliyor muydun? Tekerlekli sandalye üzerinde olduğun halde koridorda ilerlerken, seni gördüğüm o ilk anı düşündüm. Hastaneye girişini, entübasyonunu, yoğun bakımda geçen günlerini, ardından solunum cihazından bağımsız nefes alıp verdiğin o ilk günü... Evet, her anında yanında ben vardım. Uyurken, uyanıkken, sayıklarken… Annemden daha yaşlıydın, daha fazla çökmüş, daha fazla çile çekmiş... Bunu yüzündeki derin kırışıklıklardan anladım, nasırlaşmış ellerinden, bakışlarından, o derin iç çekişlerinden... Kuvözdeki prematüre bebekler gibiydin öyle korumasızdın.
Dedim ya kim olduğun önemli değil; adın, yaşın, memleketin! Sen alkışlarla geçerken yanımdan, benim dünyanın en mutlu insanı olduğumu biliyor muydun? Ne kadar yaşarsın bilemiyorum, ben daha ne kadar yaşarım bilemiyorum. Malum COVID-19 şu an için kapalı bir kutu o kutudan ne çıkacağını inan hiç birimiz bilemiyoruz. Hani kümese giren tilkiler vardır, fırsatını bulunca kümesteki tavuklardan birini kapıp uzaklaşır. Bu virüste böyle bir şey. Kimi kapıp götüreceği bilinmez.
Sen alkışlarla yanımdan geçip giderken yaptığımız o son konuşmayı hatırlayıp tebessüm ettim.
“Geçmiş olsun anacığım bugün seni çok iyi gördüm.”
“Sağ ol kuzum, beni Azrail’in elinden çekip aldınız.”
“Dikkat et anacığım, lütfen dikkat et kendine.”
“Tamam kuzum ederim.”
“Kıymetlimizsin sen.”
“Sağ ol kuzum. Biliyor musun astronotlar kurtardı beni, Azrail’in elinden onlar çekip aldı.”
“Astronotlar mı?”
“Evet kuzum astronotlar.”
“Onlar astronot değillerdi anacığım sağlık çalışanlarıydı.”
“Yok, yok onlar astronotlardı beni astronotlar kurtardı. Beni gökten yere inen o astronotlar kurtardı.”
“İyi, pekiyi öyle olun anacığım.”
“Astronotlar hep yanımdaydı benim. Elimden tutan, benimle konuşan, hizmet eden, beni hayata bağlayan hep onlardı. Lütfen onları görürsen selamlarımı ilet. Benim köyü biliyorsun. Bana gelsinler söyle, onlara tereyağına köy yumurtası kırayım, ceviz vereyim, süt ikram edeyim. Onlar hep beraber gelsinler. Onları al gel bana kuzum.”
“Şu salgın bitsin kısmetse geliriz anacığım seni ziyarete geliriz sen merak etme.”
Ellerimizde üç kat eldivenler, tulumlar, gözlükler, siperlikler olduğu halde çalışırken saunada gibiydik. Hayat kurtarmaya odaklanmış işimizi yapmaya çalışırken hastalarımızın bizleri astronot olarak görebileceği aklımın ucundan dahi geçmemişti.
Kim olduğun önemli değil anacığım, adın, yaşın, memleketin. Sen alkışlarla geçerken yanımızdan, benim dünyanın en mutlu insanı olduğumu biliyor muydun sahi? Yüzüme yansıyan tebessümüm, içime dolan yaşama sevincim, beni alıp buralardan götüren huzur dolu kalbim… Her biri dünyalar kadar değerli canlara gücümün yettiğince seslenmek isterdim sen buralardan çekip giderken.
Lütfen kısa bir müddet mutlu yuvalarınızı terk etmeyin. Emin olun insanoğlu bir ay evlerine kapansa bu salgın haftalar içinde sonlanır. Ellerimde can veren her yaştan insan gördüm. Genci, yaşlısı, seveni, korkanı, tekbir getireni, ağlayanı… Emin olun o güzel insanların o dar ve karanlık mezardan kalkıp evlerine dönebilme şansları olsaydı, neşe içinde hep bir ağızdan biz cennetteyiz derlerdi.
YORUMLAR
Çok güzel bir yazı çokkkk!
Konu güncel acısıyla olsa da anlatımıyla mesajıyla
ustaca yapmacıksız sade beğendim değil bayıldım.
Kutluyorum Günün yazısı adayımdır.
Hakan Gezik...
Teşekkürler, değerli doktorum.
Hakkınızı asla ödeyemeyiz.
Minnettarız tüm sağlık çalışanlarına, değerli hekimlerimize elbet Sağlık Bakanımıza ve devletimize.
Sizler de hakkınızı helal ediniz.
Göz yaşlarım eşlik etti okurken.
Ömrünüz çok olsun, efendim.
Tüm saygımla selamlıyorum aydınlık yüreklerinizi.
Allah yar ve yardımcınız olsun her birinizin.
Ülkemle gurur duyuyorum.
Hakan Gezik...
Bir hekim olarak çok hoş ve tatlı bir hikaye olduğunu belirtmeliyim.tebrikler