11
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
4454
Okunma

Sanırım 1970 li yılların başı yada ortasıydı
Henüz daha ilkokula dahi gitmiyordum.
Yedi çocuklu bir ailenin tam orta direğiydim.
Üç büyüğüm üçte küçüğüm vardı
Bu ailenin tam ortasında direk vazifesi gördüğümü
o günlerde de düşünmüştüm şimdide düşünüyorum.
Her ne ise konumuza gelelim.
Nadirde olsa böylesi anılarımı kaleme alıyorum
amma hiç bir yere doğru dürüst not düşmüyorum.
Bu sefer bu güzide sitemizde dostlarımızla paylaşalım dedim.
Malumunuz Ramazan-ı Şerif ayındayız konumuzda
Ramazan ayında yaşanmış bir anım aslında anı da değil
yaşam biçimimiz gündelik yaşam süzgecinden geçen bir gündü.
Henüz 5 yada 6 yaşları içerisindeydim.
Aylardan Temmuz ayı ve Ramazan ayı idi.
Babam çok fakir bir insandı geçimini çiftçilik yaparak sağlıyordu
Günde dört paket bafra sigarası içer onuda köy bakkalına
veresiye yazdırır harmandan harmana öderdi makarnayı bile
bakkaldan veresiye alırdık.
Köy kahvesinde içtiği çaylarıda veresiye yazdırırdı.
İşte bu yokluk içerisinde onca tarım işleriyle köy yerinde
temmuz sıcağında oruç tutmak ne kadar zordur bunu kestirmek
aslında hiçte zor değildır lakin yaşamayanlarda bilemez elbette.
Köyümüzdeki havlumuz biraz küçük olsada kuytuluğu kimsenin havlumuzu görmemesi güzeldi.
Yokluğumuzu da hiç bulamadığımız varlığımızı da havlumuz gizliyordu.
Ramazan ayının sanırım ilk on günüydü tamda şu günler tarihler olduğu gibi.
Köyümüzden şehre hergün sabah 06 da otobüs kalkar
öğleden sonra saat 14:00 gibi köye gelirdi.
Babam Konya Ereğliye giden köy otobüsünde ilçeye giden birisine
bir emanet tembih etmiş "o zamanlar bizim Ayrancı ilçesi
nahiye ve Ereğliye bağlı Karaman ilimizde Konya nın bir ilçesi"
neyise Babam emanetini elinde bir poşetle almış havlumuza
girmişti beni hiç havluda farketmemişti bile elindeki poşeti görmüştüm ama daha poşetin içinde ne olduğunu kavrayamadan
Anama babam dediki; A-gız şu poşeti saklada çocuklarlar görmesin
sahurda yiyelim deyip tekrar köy kahvesinin yolununu tutmuştu babam.
Anamda beni fark edememişti ama poşeti aldığı gibi babamdan eve girmesi bir olmuştu.
Merakla bende koşarak eve girsemde anamın elindeki poşeti nereye sakladığını görememiştim.
Çaresiz sahura kadar uyumayacak o poşette ne olduğunu anlayacaktım.
Derken akşam olmuş iftarlar açılmış çaylar içilmiş teraviler kılınmış yatma vakti gelmişti.
Tek göz bir arapı lı (hol) kerpiç evimizde döşekler (yataklar) yere serilmiş
Ana baba ve yedi kardeş ip gibi sıralanmıştık herkes uyumuştu
bir tek ben uyumamış baykuş gibi yorgan altında sahurun olmasını bekliyordum.
Derken köy sokaklarında elinde boş teneke ile ramazan davulcusu görevini üstlenen
köy bekçimiz teneke çalıyordu
Sahur vakti olmuştu.Köy köpeklerinin havlaması ramazan tenekesine eşlik ederken.
Anamın Sahur telaşı başlamıştı.
Çayı demlemiş kahvaltılıkları çökeleği çemeni yufkayı çıkarmış suyu getirmiş yer sofrası düzülmüştü.
Herşeyi yorgan altından aralık bırakarak izliyordum.
Ama hala o poşet ortalıkta yoktu.
Derken babamın gür sesi,
hani gız poşeti nittig getir şu tahınlıyı çayınan yiyelim dediğini duyunca
benim yorgan altındaki gıpırtım birden bire artmıştı.
Babam fark etmiş olacak ki ne o oğlum uyandınmı? sorusuyla
Gel oğlum sende otur sofraya sahur yap sen oruç tutmasanda olur der demez
Anamın gür sesi müdahale etmişti babama;
Yat gavur gıranı yat günün aşamına gadar çektirdiğiniz eziyet yetmiyor gecedemi çektireceksiniz desede
Babamın merhametli davetine sığınarak hemen dizinin dibine sofra kenarına oturmuştum.
Ve tahınlı pideden tatmıştım.
Ne zaman Ramazan ayına girsek hiç unutamam hiç.
Aslında Anamda çok merhametlidir benim.
Amma velakin yokluk onca çocuk köy işleri tarla tapan işleri
Ahırda iki inek 60,70 e yakın koyun ve kuzuları.
Hepsi anacığımın eline bakıyordu yemi suyu aşı vesaire.
Her ne ise küçük Resul ikindi vakti şehirden o poşetle gelen
gizemli yiyeceği sahurda görmüştü nihayetinde.
Adı;Konya Karaman Ereğli Karapınar Ayrancı Emirgazi bölgemizse has TAHINLI PİDE idi.
Poşette iki tane vardı birisi o gece sahurda yenmişti.
diğeri yarınki sahura saklanmıştı.
Tahınlı pidenin özelliği temmuz ayının uzun günlerinde
oruçluyu gün boyu tok tutmasıydı.
Babamın cebinde üçüncüyü yada başka bir tahınlı pideyi
alacak parası yoktu zaten herşeyimizi veresiye köy bakkalından alıyorduk.
Yokluk vardı yokluk.
Ama o yokluğun içerisinde öylesine bir manevi zenginlik vardı ki.
Bugün tamamen tersine döndü herşey.
Varlık içinde yokluk çekiyoruz hemide çok büyük bir manevi yokluk.
Hayat ders verir insana,yokluk terbiye eder insanı.
Efendim Ramazanı Şerifimiz Mübarek ola
Hayırlara vesile ola inşallah.
Okuyan gözleriniz hisseden yüreğiniz var olsun inşalllah.
Başka bir Hayat öyküsünde buluşmak umuduyla
Allah’a emanet olunuz.Saygılarımla.
03/05/2020 ..
Saat;01:40
Kültür Bakanlığı Onaylı Karaman İli Ayrancı İlçesi Halk Şairi;Resul Civcik