Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Serap IRKÖRÜCÜ
Serap IRKÖRÜCÜ

BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

Yorum

BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

28

Yorum

6

Beğeni

0,0

Puan

1854

Okunma

Okuduğunuz yazı 3.5.2020 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

Kişilerin adlarının onlara bir enerji yüklediği söylemi yeni olsa da ‘ismiyle müsemma’ aynı kapıya çıkan çok eski bir söylem.

Yüksel de bunun ispatı gibiydi.

İşçi bir babayla ev hanımı bir annenin dört çocuğunun en küçüğüydü. İki abisi ve benim hâlâ çok yakından görüştüğüm bir ablası vardı. Orta halli ve örnek gösterilecek kadar huzurlu, mutlu evlerinin neşe kaynağı gibiydi.

Belki de o yılların şartları zorladığı için kısa yoldan meslek edinmesini ve ekmeğini eline almasını daha uygun buldular ve onu teknik meslek lisesine yazdırdılar. Üstelik evlerine de çok yakındı, yürüyerek gidip gelebiliyordu.

Lise mezuniyetinin ardından kendi alanında üst eğitimini de tamamladı ve kendi alanında teknik lise öğretmeni olarak Anadolu’ya rotasyon tayiniyle atanıp görevine başladı.

Güler yüzlü dünya tatlısı annesinin ikinci gurbetiydi o. En büyük abi de gurbete gitmişti. Cep telefonunun olmadığı o yıllarda dambıl gibi ahizesi olan telefonların çalması bekleniyordu. Sevecen Yüksel, sık sık arayarak ailesiyle hasret gideriyordu.

Bir seferinde aradığında onlara beklemedikleri bir şey söyledi. Okullara sık sık MEB tarafından gönderilen hizmet içi çalışmalara bu sefer yurt dışı bir duyuru eklenmişti. Japonya tarafından her ülkeye gönderilen çağrıda çıkarılacak yeni model bir araba üzerinde çalışmak için model bölümü öğretmenlerini ( her ülkeye belirlediği kontenjan kadar ) bir yıllığına ülkesine davet ediyordu. Her ülke başvuruların arasından sınavla belirlediği öğretmenlerden gidiş hakkı kazananlara orada maaş ödenecek, ülkelerindeki maaş da MEB tarafından hesaplarına yatırılmaya devam edecekti.

- “ Ne dersiniz, ben de başvurayım mı?” dedi.
Güzel yüzlü annesi, sevecen babası kazanacağını pek de ummadıkları için bu gurbeti hiç hesap etmediler:

- “Tabii oğlum, şansını bir dene.” dediler…
Bir süre sonra Yüksel’den haber geldi:
- “Sınavı kazananlar arasındayım, ben Japonya’ya gidiyorum.”

Buruk bir sevinç yaşandı ailede. Tüm hazırlıklar yapıldı, Yüksel yolcu edildi. Bir yıl boyunca orada hem İngilizcesini geliştirdi hem Japonca öğrendi hem de alanında kendini ispat etti. Bir yıl sonra yapılan elemede ikinci yıl kalmayı hak edenler arasında kaldı.

Ailesi çok şaşırdı, gelecek diye bekliyorlardı. MEB bu gelişmeyi çok olumlu sayarak bir yıl daha izin verdi, maaşının da hesabına yatırmaya devam etti. Bir yıl daha geçti telefonda hasret gidererek.

İkinci yıl bittiğinde Yüksel onlara daha çok şaşıracakları bir şey söyledi. Tekrar bir eleme yapılmış, kalan az sayıdaki kişi arasında kalmıştı. Fakat MEB üçüncü yıl izin vermediği için şimdi bir karar vermesi gerekiyordu.

Japon yetkililer onu bırakmak istemiyor, çok cazip teklifler sunuyorlardı, onun da aklı yatmıştı ama ailesinin fikri de önemliydi onun için.

Aile gerçekten çok şaşırdı, sonunda onun geleceğini duygusal bir kararla etkilemeye hakları olmadığını düşündüler ve
- “Bu senin hayatın, şartları sen biliyorsun, nasıl karar verirsen biz seni destekleriz oğlum.” dediler ve Yüksel’in öğretmenliği bitti, yeni başlangıçlar için o, Japonya’da kaldı.

Birkaç yıl sonra Yüksel’in düğün davetiyesi geldi, gelinin adını okumakta zorlanıyorduk çünkü gelin kızımız Japon’du!..
Düğün salonunun yarısı Japonlar yarısı bizdik. Saygı kültürü denince neden onların akla geldiğini bir kez daha anladım. Ev sahibi onlarmış gibi kalabalık gruplar halinde masalarımızı gezerek en azından beden dilleriyle kurdukları iletişimle bize getirdikleri manevi değeri büyük, çok zarif düşünülmüş hediyelerini özel saygı selamları eşliğinde verdiler.

Düğün bitti, hepsi Japonya’ya döndüler. Artık Japon bir gelinimiz vardı.

Birkaç yıl sonra Yüksel’in Türkiye’de üretime geçecek o marka için yapılan fabrikada müdürlerden biri olduğu haberi geldi. Yüksel’in gurbeti bitmiş, eşininki başlamıştı.

Cep telefonunun çok yeni olduğu o yıllarda gelirken en yeni model bir telefonuyla geleceğini umuyorlardı, çünkü burada cep telefonu sahibi olmak bir statü gibi olmuştu artık, oysa o hiç gerek duymamıştı. Nedenini sorduklarında:

- Benim masamda birçok telefonum var, evimde de bir tane var. Evimle işimin arası çok yakın. Eeee, ne gerek var, diyordu. Cep telefonunun sürekli hareket halinde işi olanlar için şart olduğunu söylüyordu.

Çocukluğunda da yetinme duygusu çok yüksek, çok ağırbaşlı, sorun yaratmadığı gibi her soruna gülümseyerek hemen çözüm üretmeye çalışan bir yapısı vardı. Hele son zamanlarda yaşadığı süreç sanki onun bu melekelerini katlamıştı.

Yıllarca bu fabrikada farklı kademelerde görev yaptı. Bu arada sık sık markanın uluslararası toplantılarına Türkiye temsilcisi olarak katılıyordu. Bazen bu gidişler uzunca süreler aldığı için orada da bir ev sahibi oldular.

Bir süre sonra markanın üst düzey yetkililerinden biri olarak görevlendirildi ve artık Avrupa’ya yerleştiler. Uzun yıllar Asya temsilcisi olarak yine ülkeleri dolaştı buna rağmen bir fırsat yaratıyordu. Gurbet yıllarında dolayı doyamadan kaybettiği babasının yokluğunu anasına sarılarak, onun gözünde hiç büyümediğini bilmenin duygu zenginliğini yaşayarak gidermeye çalışıyordu. Şimdi de gurbetti ama bir ayağı sanki hep buradaydı.

Bir seferinde ‘Kariyer Günleri’ etkinliği için onu okulumuza davet ettik, bizi kırmadı, neredeyse günübirlik Brüksel’den sunumunu yapmak için geldi.

Çok titiz hazırlanmıştı. Kısa pantolonuyla aramıza katıldığı fotoğraflarını da eklediği sunumunu hem kendini hem gençliğe örnek olabilecek yılların seyrini abartmadan, öğrencilerle sohbet eder gibi yapmıştı.

Bütün mütevaziliğiyle çocukluğunu ve şartlarını fotoğraflarla ve anılarıyla anlatmaya, bu yükselişin taşlarını oturtmaya başladı. Her seferinde de ‘şansım varmış’ diyerek başarısını övmektense gelinen noktayı sadece çalışmaya ve samimi insan ilişkilerine bağladı.

Koskoca bir salon onu ayakta alkışladı, dakikalarca… Tüm nezaketi ve hafif pembeleşmiş yanaklarıyla onu davet ettiğimiz için o bize çok teşekkür etti. Defalarca…

Artık emekli. Kendi gibi bir amaçla yurt dışında olan ama kalbi hâlâ vatanı için atanlarla buluştu, şimdi sanatsal çalışmalara ağırlık verdi, kısa metrajlı filmler de çekiyor, gazetelere köşe yazıları da yazıyor.

Hepsinde Yüksel’in ‘şahsına münhasır’ izini bulmak çok mümkün!...

Onun hayat hikayesi bana her zaman Einstein’in sözünü hatırlatır:
- “ Benim başarım yüzde doksan dokuz alın teri, yüzde bir ilhamdır.”


Yüksel’inki de öyle!..




02.05.2020 Serap IRKÖRÜCÜ


Yazımı ’Günün Yazısı’ taltifiyle değerlendiren Seçici Kurula ve yorumlarıyla- beğenileriyle yazıma katkı sağlayan tüm üyelere teşekkür ederim.

Saygılarımla, sevgilerimle...

Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Bir başarı öyküsü Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Bir başarı öyküsü yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ironi
ironi, @ersinbasegmez
1.6.2020 21:38:20
güzel bir öykü. Yer yer düşündüren bazı yerlerde dozu hafif mizahla süslenmiş. Olayın kahramanının mütevaziliğini çok sevdim.

Çalışmak... Çalışmak...

Tebriklerimle yazar. Gün yakışmış anlatımınıza.
Cemile Ülkü
Cemile Ülkü, @cemileulku
6.5.2020 11:53:20
Evet bu güzel bir başarı öyküsü olmuş.benim de güzel bir başarı öyküm vardı yazmadığım.Artık yazmam da.
Anladım ki başarı mutlu olmayı başarabilmekmiş.
Emek verilmiş değerli bir öykü.kaleminiz daim olsun.
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
4.5.2020 17:58:49


Tebrik ediyorum değerli Serap Hocam
Gün güzelliğine ve yüreğinize selam olsun.


Sevgi ve saygılarımla
Yinsani
Yinsani, @yinsani2
4.5.2020 17:40:43
hocam bir edebiyat sitesi kur, toplanıp gelelim..
kaleminize ömrünüze sağlık..
Bir Eflatun Ölüm
Bir Eflatun Ölüm, @bir-eflatun-olum
4.5.2020 14:07:14
Yüksel’in başarı öyküsü ayrı hayranlık uyandırıyor, sizin bu öyküyü bu kadar güzel aktarışınız ayrı!..

Yine çok yakışmış yerine. Kutluyorum!

Sevgilerimle...
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
4.5.2020 13:24:15
Merhaba,

Gerçekten de çok güzel ve örnek alınacak bir başarı öyküsü.

Einstein’in dediği gibi çok ter döküp, zamanını vermiş, bu günlere gelmek için ama
temeli sağlamdı bu gencin. Yetiştirilme tarzı, ailenin onun hedeflerine set çekmemesi
seçimlerine saygılı olmasının da payı büyük elbet.


Kurdeleyi hak etmiş güzel bir yazıydı. Teşekkürler paylaşım için.

Öteki Şair
Öteki Şair, @otekisair
4.5.2020 10:41:44
Gurur verici bir başarı öyküsü.

Söylenecek çok şey var böyle ilham kaynakları çok önemlidir.


Güzel bir çalışma olmuş
Tebrikler
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
4.5.2020 09:06:16
Değerli öğretmenim,

Ne güzel insanlar yetişiyor ülkemizde ve ne güzel insanlarla tanışmışlar. O güzel insanlardan biri aramızda ya, bu da bizim şansımız.

Sevgilerimle...
Yüksel Çilingir
Yüksel Çilingir, @yukselcilingir
4.5.2020 08:19:07
Onur duydum değerli öğretmenim. Benim kahramanım sizsiniz. İyi ki sizi tanıdım. Saygılarımla...
Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL, @serhatbingol
4.5.2020 04:45:31
Hoşgörüsü, tevazu ve bilgeliği ile tüm okurlarının gönlünde müstesna yere sahip olan Serap hocamı gönülden kutlar güzel yazısını güne getiren seçki kurulunu tebrik ederim.
n.asım
n.asım, @n-asim
4.5.2020 02:52:08
muazzam,bir anlatım,,hürmetle, selamlıyorum, kaleminizi,,
yürekten,tebrik ederim,,
esesligizem
esesligizem, @esesligizem
4.5.2020 01:33:13
İnsanın isteyipte başaramıyacağı hiç bir şey yok. Azmin zaferi güzel bir anlatımla bizlerle paylaştığınız için teşekkürler sayın hocam. Sağlıkla kalın.
Saygılarımla
esesligizem
esesligizem, @esesligizem
4.5.2020 01:33:09


esesligizem tarafından 5/4/2020 1:41:33 AM zamanında düzenlenmiştir.
mirim
mirim, @mirim
4.5.2020 00:39:35
Bu yazı 2. bir tebriği fazlasıyla hak ediyor. Tebrikler Serap hanım.
Kıyısız/ım
Kıyısız/ım, @kiyisiz-im
4.5.2020 00:35:23
Adım adım ne güzel bir yükseliş hikayesi..

Vardığı yerde, nereden ve nasıl geldiğini unutmamak bu başarının sırrı olsa gerek.. Ve elbette azim ve çok çalışmak..

Çok güzel bir paylaşımdı yine Serap Hocam..

Güne gelişinizi tebrik ederim.

Saygı ve selamlarımla....

SelimADIM
SelimADIM, @selimadim2
3.5.2020 23:43:06
Serap hocam,

Yarım asırlık ömrümde şunu öğrendim.Azmeden kazanır.Hele bir de samimiyet ve dua da işin içinde varsa ....güzel bir hikayenin içinde kendime ait çok şeyler buldum,lakin çok küçük ölçekli...ama mesele mutlu olmaksa her şart ve ortamda insan becerebilir.Sonunda hiçlik varsa başında olmak lazım.

Tebrikler ve dahi en deruni saygılarımla
Ahmet Zeytinci
Ahmet Zeytinci, @ahmetzeytinci
3.5.2020 20:18:08
İlahi kaderin tecellisi demek lazım. Tabi ki çalışkanlığın ve azmin, gayretin payını da asla unutmamak ve küçümsememek gerekir... Yüksel hayatın içinden dolu dolu yaşamaya çalışmış bir insan ve ne mutlu ki büyük başarılara imza atmış. Bir de Japon Gelin, ve onun ile dünya evine girmek, daha ne olsun... Bu başarı öyküleri dileyelim daha da çoğalsın ülkemizde... Kutlarım içtenlikle Serap Hocam...
Etkili Yorum
Necati  Kavlak
Necati Kavlak, @necatikavlak
3.5.2020 20:02:13
Serap Hocam!
Kaleme aldığınız, "Bir Başarı Öyküsü"nü Yavaş yavaş içime sindire sindire okudum.
Okurken her nedense, dilime ve aklımda "liyakat" sözcüğü düğümlenmişti.
Başarılı öğrencini arkasında, başarılı eğitim sistemi ve liyakatle yetişmiş öğretmen
varlığı ve düşüncesi aklımdan hiç çıkmadı.
Çocukluğumuzdaki öğretmen kadrolarımız gözlerimin önünde resmi geçit yaparken,
öğrenci öğretmen ilişkileri de vals yaptı.
Başarıda, isim kadar eğitim sisteminin ve eğitim sistemin birer dişlisi olan öğretmenlerin katkısından da söz etmeliyiz diye değerlendirirken, laik düşünce yapısını unutmamak gerektiğinin altını çizmek gerekir diye geçti aklımdan.
Anlatım tarzınız, her zaman olduğu gibi mükemmel ötesiydi. Elbette Yüksel beyin başarısı sıradan başarı değil.
Keşke diyorum şimdiki gibi öğrencilerin elinde cep telefonu olacağına, Yüksel bey gibi hedefleri olsaydı. Milli Eğitim bakanlığı oklarımızı imam Hatipleştirmek yerine mesleki eğitimi öne çıkartsa diye, bitirmek istiyorum.

Saygılarımla


Serhat BİNGÖL
Serhat BİNGÖL, @serhatbingol
3.5.2020 18:22:42
Kıymetli Serap hocam, insanın isminin kaderiyle ne kadar ilgisi vardır bilmiyorum ama burçlar üzerinden gelecek tahmini yapan astrologlar gibi, özellikle uzak doğuda isimler üzerinden karakter tahmini yapanların olduğunu duymuştum. Tabi bunu belli bir ücret karşılığında yapıyorlarmış! İşin ilginç yanı bunu kendine iş edinen insanların söylediklerini dikkate alıp ona göre kendi hayatına dönük kararlar alanlar da oluyormuş inanılır gibi değil.

Bir yurt dışı seyahatimde Miçel isminde Yahudi asıllı bir genç bana rehberlik yapıyordu. Miçel randevulaştığımız saatlerde kaldığım otele gelir onunla gideceğimiz yere hareket ederdik. O gelene kadar bende otelin kafeteryasının lobiyle iç içe olduğu bölümde koltuklarda oturur çayımı kahvemi içerek dışarıyı seyrederdim. O esnada biraz ilerde oturan ve telefonda Türkçe konuşan bir adamla göz göze geldik ve baş selamı verdim. Adamın bir tepki vermemesi tuhafıma gitti ama önemsemedim konuşması bitince yanına gidip merhaba deyip sohbet etmeyi düşünüyordum. Konuşması bittiğinde tam sehpa üzerinde duran çay fincanımı elime alıp adama doğru yürüyecektim ki adam bir anda apar topar kalkıp asansöre doğru yürüdü gitti. Haliyle tekrar yerime oturdum. Ondan sonra ne zaman lobiye insem adam beni görünce can havliyle kalkıp gidiyordu.
Bir tuhaflık vardı ama bir anlam veremiyordum. İstisnasız bu sessiz kovalamaca en az bir hafta sürdü, adam beni ne zaman lobinin kafeteryasında görse adeta kaçıyordu.

Yine bir gün odamda Miçel’in gelmesin beklerken, beklenenden erken gelen Miçel, telefon edip lobide olduğunu söyledi. Aşağıya indiğim asansörden çıktığımda birde baktım ki, benden köşe bucak kaçan adam Miçelle ayaküstü sohbet halinde. Adam ben görünce hemen hızlıca Miçelle tokalaşıp elindeki küçük valiziyle yürüyüp otelden çıkıp gitti.
Bende durumu Miçele anlattım o an Miçel de, beklenmedik bir kahkaha attı. Meğer adam Miçel'in birkaç ay önce rehberliğini yaptığı Türkçe ile birlikte birkaç yancı dili anadili gibi konuşan benim de çalışmak için yıllarca çaba harcadığım Türkiye ile iş yapan bir İtalyan firmasının sahibiymiş, adam da beni rakip firmanın adamı sanıp, kendisine zarar verebileceğimi düşünerek ,ne alakaysa?!’’benden uzak durmaya çalışıyormuş hatta ben aşağıya inmeden öncede Miçele benden bahsedip benim onu takip ettiğimi söylemiş. Miçelde bilseydim bahsettiği kişinin siz olduğunu tanışmanızı sağlardım dedi. Bu anımı niye anlattım! Yazınızın ilk satırından ilham aldım.

Bazı şeyler olacaksa oluyor olmayacaksa adım Yükselde olsa başka bir isimde olsa fark etmiyor olmayacaksa olmuyor.

Yükselin hikayesi ilginç ve keyifli bir paylaşım olmuş kaleminize sağlık

Saygı ve sevgilerimle.


Serhat BİNGÖL tarafından 5/4/2020 3:45:09 AM zamanında düzenlenmiştir.
asude_vuslat
asude_vuslat, @asude-vuslat
3.5.2020 11:33:44
hayattan kesitler...

yaşam hikayelerinden biri daha

güzel bir öykü tadında çok güzel özetlemişsiniz tebrik ederim
sevgiyle kalın
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya, @hicranaydinakcakaya
3.5.2020 11:11:38
Emek vermeden, alın teri dökmeden başarıya ulaşılamayacağının en güzel kanıtı Yüksel'in hayatı. Elbette ailesinin de bu başarıda azımsanmayacak bir katkısı var kanımca. Duygusal davransalardı eğer başarısının önüne barikat çekebilirlerdi. Yolun başındaki gençlere ve özelikle anne babalara rehber niteliğinde yazınız Serap Öğretmenim. Emeğinize, yüreğinize sağlık, tebrik ve teşekkürlerimle.
Saygı ve selamlar.
YediYıldız
YediYıldız, @yediyildiz
3.5.2020 04:55:28
Kesinlikle büyük kızına okutmam gereken bir yazı.Tüm gençler okumalı.Herkes bir yerlere bir şekilde gelebilir ama bunun devamını getirebilen yani üstüne bi şeyler katıp sürdürebilen ve egosuna yenilmeyen her daim başarıyı kucaklar.Ne yazık ki biz ebeveynler hazıra alıştırıyoruz imkanımızı zorlayarak bazen, mesela bugün kızım ilk kez fikrinin okulunda öğrenci birliği seçimlerine ortak katıldığı grup tarafından olumlu karşılaşmamasını sindiremedi , haklı olduğu halde mücadeleyi bıraktı. Katıldığı grubun başkanı” biz servis hizmeti vermeyeceğiz biz öğrenci birliğiyiz sadece vaad vermeliyiz’ dedi oysa ki kızım şimdiden en azından sanal ortamda öğrencilerin yararına verilmeye başlaması gereken hizmetin onların grubunun inandırıcılığını arttırıp, desteği çoğaltacağını düşünüyordu. Anladım ki bugün bir yerlere gelmek isteyen iddialı lise öğrencileri bile ya egosuna yeniliyor ( ben hiç bir konuda servis hizmeti vermem diyerek) ya da benim kızım gibi haklı olduğunu bile bile keşke kazanacak olan gruba geçseydim deyip grubunu yukarı taşımak için gerekli mücadeleyi vermeyi bırakıyor.

Gençler tabii ki yaşayarak öğrenecekler ama yükselmiş değerli insanların bu noktalara nasıl geldiğini öğrenmeleri şart .

Çok ama çok teşekkür ederim kendi adıma
Elime müthiş bir sermaye tutuşturdunuz

Saygı ve sevgilerimle
Fatma Oral
Fatma Oral, @fatmaoral
3.5.2020 04:27:19
Sevgili Serap Hanım;

Yazınızı okurken gözümün önünden film şeridi gibi aktı Yüksel'in hayatı. Galiba hayat satrancı içerisinde taşları en uygun yere koyabilmek. Bakıyorsun Yüksel'in hiç hırsı yok. Ancak aldığı kararlar doğrultusunda işi odaklı çok çalışması ve düzen yatıyor. Tabi ki şansı da yaver gitmiş. Takdire şayan yine keyif veren güzel bir yazı idi.

Sevgilerimle.
Meyzem
Meyzem, @meyzem
3.5.2020 02:24:09
Çok güzeldi
İnsan istediği zaman şartlarını zorlayabilir
Benim ablam öğretmen olarak bir köy okuluna atanmıstı..o dönem köy de televizyon bile yoktu.her sınıfta öğretmen yok toplu eğitim vardı ona rağmen bir öğrencisi konya birincisi olarak fen lisesini kazanmıştı..
Sartlar ne olursa olsun içindeki azim insani insan yapar

Kaleminize saglık
robinson7575
robinson7575, @robinson7575
3.5.2020 01:36:16
Tebrik ederim çok güzeldi serap hocam genç olsaydım yukseli idol olarak alırdım yetenek ve birazda şans gerek kanımca iyi geceler
mirim
mirim, @mirim
3.5.2020 00:47:25
Gerçek olduğunu umuyorum ama hiçbir kesintiye uğramadan yükselişin öyküsü ancak filmlerde olur diye de hayıflanıyorum.

Başından sonuna kadar nefesimi tutarak okudum. Çok güzel bir başarı öyküsü.
Benim adım Ahmet. Hayatımı nasıl etkiledi bilmiyorum. Keşke benim adım da Yüksel olsaydı diyesim geldi ama "Mekke'de doğdu Ahmet, Adı güzel Muhammet" sözü aklıma gelince peygamberimizle adaş olmanın da şeref olduğu gerçeğiyle teselli buluyorum.

Bu güzel paylaşımdan sonra çocuklarıma Cenk ya da Savaş ismini vermediğime dua ettim :)

Çok teşekkürler ve tebrikler Serap öğretmenim.
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
3.5.2020 00:37:30
Sayın Hocam !
Aslında biz zeki, çalışkan ve yetenekli bir milletiz.
Bence insanlarımızı yönlendirmede bir sorunumuz var.

Yüksel kardeşimizi kutluyor saygılarımı gönderiyorum.

Size de bu samimi, kadir kıymet bilen yazınız nedeniyle teşekkür ediyorum.
Saygılarımla...
Serkan BOL
Serkan BOL, @serkanbol
3.5.2020 00:18:26
Şartlar ne olursa olsun cevher varsa çıkıyor bir şekilde. Azmetmek, hayallerinin peşinde koşmak çok önemli. Çıktığın yeri unutmayacaksın. Unutursan kibir abidesi olursun herşey elinde patlar.

Çok güzel bir öyküydü hocam. Vizyon verme adına güzel paylaşım olmuş. Yüksel'lerin çoğalması en büyük temennimiz.

Güne geleceğini düşündüğüm eserinizi kutlarım.

Saygılarımla....
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL