2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1135
Okunma
-Senfonik bir terkediştir mevsimler-
.....Etrafımızda yavaş yavaş yeşermeye başlayan
yapraklar, ama hala kış görüntüsündeler;
ağaçlar da çıplak ve kahverengi gövdelerin
uzantısında az ötede koyu mavi deniz hayal mayal
görünüyor..
Kıyıya paralel evlerin duvarlarında çiçekler
açmış bile, çuha çiçeğinin o muhteşem kokusunu
duyumsadığım bu hayat dolu
zamanlarda kimsenin canını sıkmak istemiyorum..
-Çuha çiçekleri zehirlidir bilir misiniz?..
Üzerindeki tüyleri, deriye batıp kırıldıkları anda
salgıladıkları sıvı müthiş bir kaşıntıya ve tahrişe
neden olur..O bütünlüklü güzelliğin, o her gün açan
tomurcuğun tüm neşesinin, mevsimlere karşı
aldırmazlığının altında bambaşka bir gerçektir yatan..
Öldürmez fakat bu zehirlenmediğiniz anlamına gelmez..
Çuha çiçekleri gibidir bazen hayat, öldürmez ama
zehreder duyguyu da, umutları da..
Belkide yalnızca insana has bir durumdur;
her şeye rağmen bütün o kaybolmuşluk hislerine
rağmen bir arayış çoğaltma çabası..
Bütün gizli saklı sevmeler, tutkular heyecanlı ama
bir o kadar yaralayıcı ve yıpratıcıydı..
İnsan kaç kimliği yaşar bir ömür boyu?..
Neşe dolu bir hayatı, iyiye, güzele dair bir yaşamı,
onu estetik kılan ortalama bir yeteneğin sınırlarını
erdemler değil kusurlar çiziyor..
-İçinde saf bir hüzün olan ya da sonu üzüntüden
ibaret olan hiç bir şey umursanmıyor bile..
Sentetik bir mutluluğun peşindeki insan, bunu doğru
hissetme çabası yüzünden, beklenmedik hatta trajik
sonuçlara ulaşıyor-
İstediğimizi sandığımız şeye sahip olmak istemiyor muyuz,
arzuladığımızı düşündüğümüz şeyi istemiyor muyuz,
yoksa mutluluk konformist bir olgu muydu?..
Psikanilize göre insanlar mutluluğu gerçekte istemez
ya da arzu etmez..
’Asabi çocuk’ L Mcewan ’Yazdıklarımın hem sesi
hem de nesnesi olmak isterdim’ diyor..
Belki de bu yüzden yazıların içinde dönüşen, fakat
çoğunlukla yok olan birine dönüşüyoruz..
Hem kendi doldurduğum sayfaların hem de
başkalarının bir zaman bıraktıklarının..
Dönerken bize çaktırmadığı gibi ilerlerken de
yavaş yavaş arkamızda kalıyor ya hani dünya..
Bir girdabın içinde ’mutlu son’lar düşlüyoruz yine de..
Dört yanımızı sarmış ısırgan kış geceleri..
Önce ellerim, gözlerim, yüzüm kanıksadı..
Sığımsız bir boşlukta önümde yollar açımlıyorum..
Durmadım..Ürpermek sıradan bir ayrıntıya dönüşüyor..
Ve en güzeli gözlerinde çocukların şaşkınlığına
hayret ediyorum..Bu ’gitmek’ler kimin risalesinden böyle bilinmez..
O içimizi yavaş yavaş öldüren zehir, damarlarımızda
dolaşmaya başlarsa bir kere, sadece geçmişimizi değil,
geleceğimizi de esir alıyor..
Beklentilerimizi o kahrolası kendi gerçekliğimizin
rüzgarına kaptırdık..
-Sen durursun, hiç düşünmeden umutlanırsın,
zaman, senin istediğin gibi akıp gitmezmiş; istediklerin
beklediğin zaman gerçekleşmezmiş, önemi kalmaz..
Sadece istersin ve istediğinin tüm yakıcılığına rağmen
hep beklersin, bir adımı, bir notu, bir görüşmeyi,
kısacık bir anda olsa görmeyi, bütün o paranteze
alınmış kelimeleri kulağına fısıldamak için-
Evrensel yasalar insanın duygu denizinde kozmik
odalar gibidir..
Bu, karşılığı olmayan bir evrensellik silsilesidir aslında..
Pencereyi aç
Herşeyi ilk halinde görmek için bak
O, saydam ve yalnızca bu dünyaya ait olanı görmek için
Gurur/ ıstırap/ aşk/ özgürlük/
yalnızlık/ ihtiras/ isyan ve heyecanı görebilmek için
Yavaşça acale et
Eriyerek suya karışan kar taneleri gibi
kaybolup gidiyor insan denen varlığın yeryüzündeki varlığı
-Her Cumartesi Sesimiz Karışır Dışarıya-
Cumartesigüncesi Şubat 20..D G