3
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
899
Okunma

İnsanın doğasında var, sevmek ve sevilmek. Kimi yanlış insanlarda arar sevgiyi, kimi sevmediği insanın sevgisiyle karşı karşıya kalır. Doğrusu sandığımız insanların da yanlışlarını gösterir bize sevmek, yanlış sandığımız insanların da bir o kadar doğru kişilikte olduğunu gösterir. Hep bir ikilem içerisinde kalır insan, ya sevmekten korkar ya da sevilemeyeceğinden.
Sizi seven insan süslü laflar söylemesiyle değil de, kalbinde bir yere koyanı ve sizi hayatında önceliği olarak belirlediğini davranışlarıyla gösterendir. Sizi seven, illa mutlu edecek diyemem elbette üzeleceğiniz anlar olacaktır ama bunun farkında olup ve sizin gönlünüzü almaya çalışandır. Sizi seven , gerçekten değer verir ve sevmediğiniz, hoşlanmadığınız bir şeyi siz söylemeden harekete geçendir. Sizi seven insan, saygısını hiç eksik etmeyendir. Hakaret eden, sinirliyken bile öfkesine hakim olmayan insanlardan uzak durun, çünkü en çok onlar size zarar verecek ve en çok da onlar sizi yaralayacaktır.
Bazen sevdiğiniz insanlar kalbinizde olup, hayatınızda olmuyor. Bu ya kişinin doğru biri olmadığından, ya da hayatınızda istenecek kadar sevilmediğinizdendir. Saniyeler geçer, aylar geçer, yıllar geçer… unutamayacağınızı sanırsınız, çünkü sevdiniz, size unutmak imkansızmış gibi gelir. Halbuki insan nasıl düştüğünde yarası kabuk bağlayıp bir süre sonra iyileşiyor ya da acıya bir süre sonra alışıyorsa, alıştığınız ve sevdiğiniz birini unutmak da zamanla geçiyor. Ben geçiyor diyorum ama iş tamamen sizde de bitiyor. Sevmek çok güzel bir duygu ama sırf seviyorsunuz diye de yanlış insanla doğru yol bulunmaz. Ve bunu onu değil de kendinizi ondan daha çok sevdiğinizde ve kendinize daha çok değer verdiğinizde anlayacaksınız. İnsan seve seve de vazgeçer, üstünüze geliniyorsa, gereksiz kıskançlıklar varsa, değer ve saygı görmüyorsanız, sizi anlamayan taş bir duvar varsa, siz ne yaparsanız yapın ondan bir halt olmadığını fark ettiğinizde yolu vermek zorunda kalıyorsunuz.
Sevmek sadece beraber olmak ya da yan yana olmak değil, eğer iki kişi birbirine zarar vermeye başlıyorsa anlaşarak ayrılmak değer ve saygının belirtisidir. Ne yazık ki çoğu insan “ayrılalım “ lafını kendine yediremiyor ve iğrenç insanlara dönüşüp, ağır hakaret etmeye başlıyorlar ya da günümüzde yaygınlaşan kadına şiddet ve ölümle sonuçlanıyor. İşte bu yüzden insan sevmekten de korkuyor ve sevginin nefrete dönüştüğü, ben böyle birini mi sevmişim dediği anlarda buluyor kendini…
Bir ilişkiye başlamaya karar verdiyseniz, sınırlarınızı ve o ilişkide ne istediğiniz belirtin. Örneğin;
- - Ben seninle huzurlu olmak istiyorum, huzursuz bir ortamda değil.
- - Ben seninle mutlu olmak istiyorum, hayatımızın içine etmeyi değil.
- - Ben seninle yorgunluğumu atmak istiyorum, birbirimizi yormak değil.
- - Bana her konuda saygı duymanı istiyorum, saygısızlığını tahamül etmem bunu bil.
- - Bana güvenmeni ve inanmanı istiyorum, başkasının dediklerini değil.
- - İkimizin de bir hayatı var, sürekli müdahele etmeni istemiyorum.
- - Seni seviyor olmam her şeyimi karışacağın anlamına gelmez.
- - Seni seviyor olmam, özgürlüğümü elimden almanı gerektirmez.
- - Seni seviyor olmam, senin isteyip benim sevmediğim şeyi yapmak zorunda olduğumu göstermez.
- - Benimle her konuda istediklerini paylaşabilirsin, çünkü ben seni dinlemek isterim.
- - Benden bir şey saklama, ne kadar sinir olacağım bir şey varsa da ben onu başkasından duyduğumda ya da sonradan öğrendiğimde asıl üzülürüm.
Gibi belirtebilirsiniz. Ve sizi seven sınırlarınıza, hedeflerinize, hayallerinize ve en önemlisi düşüncelerinize önem verendir. Sırf seviyorsunuz diye kimseye tahammül etmek zorunda değilsiniz, saygısızlığa da göz yummak zorunda değilsiniz. Üzüldüğünüzde sessiz kalmayın, karşı tarafta sizi üzdüğünü bilsin, değer veriyorsa çabalar zaten. Bir ilişkiye başlamak zordur, çünkü tanımak zorundasınız, emin olmak zorundasın ama bir ilişkiyi yıkmak çok kolaydır tek bir söze bakar. Yıkmayı çalışanı değil, onarmaya çalışan insanları sevin ve yanında durun.
Nazım Hikmet’in şiiriyle sonlandırmak isterim satırlarımı :
“Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,
seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür!” der gibi.”