- 797 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
orada
YAZIM GÜN SEÇMESİNE GİRMESİN
Tam zile basacaktım ki kapının açık olduğunu farkettim
Bir yandan endişe bir yandan merakla yavaş hareketlerle kapıyı parmaklarımla ittirdim
Hiç ses yok
Kapı önümde açık ne kadar olduğunu hatırlamadığım bir süre olduğum yerde durdum
Korkum içerde karşılaşacağım manzara mı?
Ya da tahmin ettiğimle karşılaşınca ne yapacağımı bilememe korkusu mu?
Çok kısa bir an geri dönüp gitmek aklımın ucundan gelip geçti.
“Napıyorsun sen” dedim
Utandım kendimden
Dramatik bir durumla karşılaşma korkum yüzünden belki de yardıma ihtiyacı olan en yakın arkadaşımı kurtarma durumunda iken geri dönüp gitmek ne kadar da adice.
Lanet olsun
Lanet olsun!!!
İçeriye adım atmaya korkuyorum
Nefesimin kesildiğini hissettim
Deriiiin bir nefes aldım
İçerisi karanlık
Sanırım perdeler kapalı
Kalbim hızlı atmaya başladı
Ayaklarımdan başıma bir sıcaklık yükseldi.
İçeriye girdim
Dar bir holden salona çıkan koridoru nasıl geçtiğimi bilmeden kendimi salonun girişinde buldum
Hayatta yüzyüze geldiğiniz bazı anlar vardır ki son nefesinizi verene kadar aklınızdan çıkmayacağına eminsinizdir.
Daha önce defalarca geldiğim bu salon sanki ilk defa burada bulunuyormuşum gibiydi.
Her seferinde beni pür neşe bağıra çağıra yaygaralarla karşılayan en sevgili dostum;
Başının sadece üstünü göreceğim şekilde öne eğmiş
Dirsekleri dizlerinin üzerinde
Elleri birbirlerine kenetli tam ortada
Ayaklarının dibinde nerde ise bitmekte olan bir 70 lik chivas regal şişesi.
Geldiğimi anlamasına rağmen başını kaldırmadı; kılını kıpırdatmadı.
Ellerimi nereye koyacağımı bilemeden en nihayetinde ceplerime sokmaya karar verip
Zar zor boğazımdan gelen çatallı bir sesle
“olum bu ne hal”
diyebildim.
Hareket yok
Ses yok
Sağ tarafımdaki bardağa pet şişeden su koyup
Önünde çömelip hafifçe çenesinden tutarak başını kaldırıp
“al şunu iç”
dedim ürkütmemeye çalışarak.
Suyu aldı
Yere koydu
Alnı çizgileşmiş, küçülmüş, kanlanmış gözlerini gözlerimin içine dikerek iki eli ile yanaklarımdan sıkıca tutup; sadece evsizlerin yüzünde görebileceğiniz zavallı bir ifade ile ;
“bize model olarak sunulan davranışlarımızın cezalandırılmasının tahribatı onarılmıyor dostum… Onarılamıyor” dedi ve elleri yanaklarımdan gücü tükenmişçesine sıyrılıp, o koca bedenli en yakın dostum boşluktan yere düşen bir halat gibi zemine yığılıverdi.