Halkının aktörler gibi hareket ettiği sosyal media da harika bir manzara oluşturuyor. Bedensel sergiler artık normalleşmiş. Ülke, stüdyo formatına küçülen bir ulus devleti halin de . İçinde dövüş jestleriyle inip çıkan yaşamdan daha büyük saygınları, dev penisleri tehditkar bir şekilde zıplıyor, göğüsleri madalyalarla süslenmiş. Bunların hepsi fantazi bir eşek şakası. İnsanların uzun başlıkları süslü kıyafetleri hayvanların bebeklerin yerini aldığı “Mutlu insan teması” Sorun yok ibaresi ile sunulan sayısız paylaşımların bu değerlendirmeyi onaylayan bir idare gözlemleniliyor.

İki aşamalı kurulum, özenti yeni nesil tarafından üretilen “mutlak idareye karşı dünya” gerginlik direklerini oluşturuyor. Birde eskiler tarafından tarif edildiği gibi geçmişe yönelik bir ütopya somutlaştırılmış kalıntıları olan bir kesim. Özenti yeni nesil ile geçmişe yönelik gelenekçilerin çarpıştığı bir ülke..

“mutlak yenilikçiler” olarak lav gibi yaydığı eskiler gitmeli ideolojisi bir o kadar yoğun bir şekilde sıkıştırıldığı volkanik bir basınç odası olan ülkenin sıcak noktasını kuruyorlar. Devrimci bir hedef olarak daha önce keşfetmiş olan sahneye girer doğal bir maneviyatın kaybının bir sembolü olarak gören gelenekçiler burada gösterilmektedir. Gelenekçilerin isimleri kum üzerine yazılıp eserlerin fotoğraflarının yanı sıra isimlerinin gelen dalga ile silinmesi için çaba gösterirler.

Ülkelerinin gelenekleri iki boyutluluğunun ötesine uzanıyordu.Bu boyut mutlak yenilikçiler ile gelenekçilerin hikayelerinin arkasındaki hikayeye ışık tutmaya çalışıyor. Karanlık bir alanda ışık saçan bir delik açıp içinden geçip uzaklaşmak isteyen bir kesimde vardı.

Meraklı düşüncelerini gelecek olan nesillerin bakış açısı desteklemek keskin bir rahatlama getiriyor. Yansımaya davet eden düşünce ise bol miktarda beğeni ve para sunmaktadır.

Bütün fikir düşünce gruplarını destekleyen kaymak yiyen ihanetçi tayfa bu kişilerin omuzları ovuyor.
.
Görüntü ve sesleri bir araya getiriyorlar ama izleyiciyle, insanlarla, bunun ne anlama geldiğini asla tartıştırmıyorlar. Bunun toplum üzerinde, kişisel duygularımızda, birbirimizle konuşma tarzımız üzerindeki etkisini kısıtlıyorlar.