- 586 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
yanlış soru
Neyi doğru yaptım diye sormalı insan kendine.
Neyi yanlış yaptım diye sorar halbuki; sanki herşeyi doğru yapmış da tek birşeyi yanlış yapmış gibi.
Yokedici, kahredici, zincirlerle, prangalarla esir edilmiş bir hayat; bir ezber var aslında tam da burada.
Midem bulanmaya başladı artık sözümona entelektüel giysileriyle ortalıkda dolaşıp ‘’doğru göreceli bir kavramdır, kişiden kişiye değişir’’ diyen aydın görünümlü kibir budalalarından
Kimi zaman da içeriğindeki ahlakı hiç bilmediği halde elinden hiç düşürmediği ilahi bir kitapla çıkar karşımıza ve işine gelen kısımları cımbızla çekip; gece gündüz, durup dinlenmeden sokar gözümüze 5 yaşımızdan itibaren bize esaret, kendine taht getirecek şu yalan cümleyi : ‘’şükret haline! bak tanrı da şükret diyor’’
Egoistliğin din kisvesi ile sıvanmış hali gibi gelir bana hep ‘’şükret’’ söylemi.
‘’Bak senden kötü hayatlar var’’ gibi binlerce sayabileceğimiz kendini iyi hisset söylemi başka insanların acılarına gözlerimizi kapamamızı, kulaklarımızı tıkamamızı dayatmaz mı?
Başkalarının acılarından kendimize mutluluk çıkarmak gibi aşağılık bir duyguyla rahat koltuklarımızda, hergün beynimize direktifler veren televizyonlarımız karşısında, duygusuz, bencil ama sahte bir mutlulukla yaşamamızı sağlamaz mı?
Neyi doğru yaptım diye sormalı insan kendine.
Bize doğru dediklerini doğru, yanlış dediklerini yanlış sandığımız bu esarette
Hayatının baharında çocuğunu toprağa veren bir anneyi bir babayı o huzurla karşısında oturduğumuz televizyonda izlediğimizde,
Tecavüze uğrayıp, kendisi toplum içine çıkamayıp tecavüzcüsü dışarda dolaşan, hayatı artık kontrol edilemez şekilde bambaşka yönlere savrulmuş yitik insanları gördüğümüzde,
Gözünden sakındığı yavrusunu güvendiği insanlara teslim edip çocuğunun cesedi kucağına verildiğinde ölmek isteyip de ölemeyen anneleri, babaları duyduğumuzda,
Çocuğuna istediği pantolonu alamamış babanın intiharını okuduğumuzda,
Halimize şükredelim, öylemi?
Sığ düşüncenin ele geçirdiği,
Kurnazlığın zekaya galip geldiği,
Bir put muş gibi taptığı o ilahi kitabının içeriğini anlamaktan aciz ve herşeyi işine geldiği gibi yorumlama lüksüne sahip olduğunu sanan ikiyüzlü toplumlarda şükretmek acıları görmezden gelmek demek
Halbuki tersi bir anlam olduğunu nasıl da düşünemiyoruz tam da burada.
Şükretmek paylaşmak demek.
Şükretmek;
“çok şükür bende var ki paylaşabiliyorum” demek değil mi?
Neyin doğru neyin yanlış olduğunun birbirine karıştığı bu kirli dünyada
Neyi doğru yaptım diye sormalı insan kendine.
YORUMLAR
Erdal Bey, yazının sonunda, 'neyin doğru neyin yanlış olduğunun birbirine karıştığı bu kirli dünyada. Neyi doğru yaptım? diye sormalı insan kendine' diyorsunuz, özet yerine... Yazının tezi bu soru ise bu yazı arafta kalmış sayılabilir. Doğru ve yanlış kavramlarının içini artık ortak değerlerimiz doldurmuyorsa hepimizin çıkarımıza göre biçimlenmiş doğruları ve yanlışları olacaktır. Önce doğrunun ve yanlışın bizden aşkın kaynağını yani Allah'ı bilinçli olarak kabul etmek gerekir. Bizi yaratana sormalıyız: 'Doğru' ve 'yanlış' nedir, diye? Kuran, baştan sona bu soru ve cevabı sayılabilir. Malum, din ahlaktır. Bilinmediği için din yanlış bir şey sanılıyor oysa Kuran okunduğunda görülecektir ki Allah insana duygu, düşünce, tutum ve davranışlarında nasıl tutarlı olacağını ve mutlu bir hayat yaşayacağını göstermiştir. İnsan Kuran'la sunulan ilahî mesajı kabul etmeden büyüteceği salt sorunları olacaktır... Teşekkür ederim...
M.Talat Uzunyaylalı tarafından 12/3/2019 10:05:11 AM zamanında düzenlenmiştir.