5
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1428
Okunma
(Bu satırları okumaya başladığında anlatacaklarımı
dinlemeye hazırsın demektir..
Sana, muhtemelen bildiğin şeylerden bahsedeceğim..
Fakat bilemediğin pek çok şeylerin olduğunu söylemek durumundayım..
Bunu neden mi yapıyorum?..
Bunun önemi yok..Şu anda senin kim olduğunun önemi
olmadığı gibi..
Biz sadece anlatılan öykünün oyuncusu, aktaranı ve
okuyucusu oluyoruz..
Bu kadar, başka bir rolümüz yok..
Bir mucize beklentisi içinde olacak kadar ’iyimser’
değiliz fakat fazlasıyla hayalperestiz..
Bir zamanlar alabildiğine hayalperesttik, bunun
sonsuza dek süreceğine inanırdık..
Hayalperest olmak heyecanverici olmakla birlikte
insanın en naif tutumudur bir bakıma..
İnsan her şeyi ertelemeli söyleyeceklerini asla..
Özellikle yazının bu kısmına panodaki bir
sözü not düşüyorum;
Özlenen özleyeni bir sarmaşık gibi sarsın ilk
gün doğumunda)..
’’Kelimelerin bittiği, seslerin bile çıkmadığı,
çıkamadığı andır belki sadece susmak, özlemek
gibi, bir şey ..... galiba’’..
.... Artık senin yanında değilim.. Ama bil ki seni
yüreğimin en güzel yerine mühürledim..
Seni özlediğimde yüreğimi elime alıp seni
hissediyorum’’ 06-05- (.).
.... ’’Aklımdan yüreğime damlayan sızı gibisin..
Benden gelmemi dilemişsin, bende hemen bir kuş
olup senin küçük ellerine, yüreğine kondum..
Bütün sevgimi sana getirdim hissettin mi..
Birbirlerini çok sevenler hissedermiş, senin de
benim sevgimi, özlemimi hissettiğini biliyorum..
Küçük yüreğini öptüm hissettin mi’’?..19-07-(.)
......
Göz ardı etmemek gereken tutkular da vardı;
hayata renk ve estetik katan, onu güzelleştiren..
Aşk katan, kışkırtıcı ve baştan aşağı zerafet dolu..
Bizi bizden başka kim götürebilirdi güneş ülkesine..
İki şehir kadar hüzünlü, iki şehir kadar umuttuk..
Coşku hüzünden, mutluluk ıstıraptan alacaklı
değildi belki bir zamanlar..
’Her şey mümkündü, yine de hiçbir şey
mümkün değildi’..
Bir açıklaması vardı özlemekle tutkunun
arasındaki karmaşanın..
Bir benzerliği vardı fakat aynı zamanda
bir birlerinden kopuk kopuk tirteşimleriydi ’gelmek’ ve ’
gitmek’ duygusu..
Bir ömre kaç ’Seni seviyorum’ sığıyorsa o kadar
sığıyor ’Ömrümün baharı’ imgesi
Hassasiyetlerimiz mi, duygularımız mı, aklımız mı
yaptırıyor bu tercihleri bize yoksa koşullar mı zorluyor..
Kim bilir belki içlerinden birinin belki de
hepsinin birden etkisi var üstümüzde..
(Esas soru, amaçlarımızı mı, hedeflerimizi mi,
tutkularımızı mı yazıya döktüğümüz için yoksa
yazıya mı bir amaç, bir hedef, bir tutku edindiğimizdir)..
İnsan yaşamı geçmişin silsilesi miydi yoksa?..
Hislerimizin en kötüsü hep gün gelir bulur mu bizi?..
Bir şehrin kapısını çarpıp çıkmak dönüşü olmayan
bir macera mıydı?.
Her birimiz yavaş yavaş su alan gemi değil miyiz?..
Hangi özlemlerimiz daha çok acıtır kalbimizi?..
Hangi özlemlerimiz heyecan, titreyiş, telaş,
hüzün bırakır yüreğimize?..
Hangi özlemlerimiz bunca incitici olmasına rağmen
sevdirir kendini?..
Bazı özlemler içi içine sığmazdır..
Uçuran da savurup atanda ona dairdir..
Yazmak ne zaman anlamını bitirir?..
Bir yansımanın, bir saptamanın önüne geçemiyor
artık yazmak..
Yüreğimiz bir uzak deniz mavisiydi..
Gece oldumu şehrin ışıkları kıskanırdı üstümüze sinen kelebek renklerini..
Kimse kimseye ömrümün baharı demezdi,
alfabesi hala çözülememiş imgeydin içimde..
Sana dair uzun, çok uzun şiirler yazıyorum..
Bazen sana dair hiçbir şeyi düşünmek istemiyorum..
Düşünmezsem sana şiirler de yazamayacağıma
inanıyordum..
Çünkü sana dair yazdığım hiçbir şiiri istediğim gibi,
karşına geçip okuyamayacağım..
Sence de makul bir istek miydi bu,
ve sence ’yüreğinin götürdüğü yere gitmek’
en doğrusu muydu?..
Neydi içimizde az ve ya çok, küçük ve ya büyük,
ancak sanki mutlaka olması gerekirmiş gibi bir yer
eden sıcaklık duygusu..
Hayat bazen kısa olduğu kadar hiç bitmeyecekmiş
gibi gelmesinden miydi bu duygu?..
(Belki oturup sabah uyanmaktı düşlenen..
Bir güze yaprak olmaktı belki de..
Bir çocuk yerde yalnızlık oynamak duygusu)..
Yüksek bir beklenti en kötüsü ve ya en iyisi idi..
Fakat bir tutkuya da hayat veremeyebilir, zira
o tutkuyu diri tutan kuvvetsizlikte değildir..
Renkler, sesler ve kelimeler arasında sürüp giden
belleğimizin bir süre sonra çıkardığı ses
ne kadar kırılgan..
Sana sevdalanmak
aynı suya dokunmaktı umutsuzca
bir güze yaprak olmaktı biraz..
İnsancıl bir erinçle/ umutla kal..
El değmemiş bir gök armağan ediyorum sana..
İnsana özlem düşünün gerçekleştiği bir evren dileğiyle...
Cumartesigüncesi..19..D.G.