Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
İDRİS ÇETİN
İDRİS ÇETİN

YİRMİ BİRİNCİ YÜZYILIN KARŞILANIŞI

Yorum

YİRMİ BİRİNCİ YÜZYILIN KARŞILANIŞI

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

388

Okunma

YİRMİ BİRİNCİ YÜZYILIN KARŞILANIŞI

YİRMİ BİRİNCİ YÜZYILIN KARŞILANIŞI

Dünya dönüyor, zaman ilerliyor. İnsanlar yaşıyor aç ya da tok bu gezegende. Bir tarafta vahşi insanlar türerken, diğer tarafta yudumlamaya su bulamayan masum ve mazlum insanlar. Her nedense ekmek, mazlum ve masum insanların sırtlarından kazanılır. Merdivenlere basamak olanlar da yine onlardır. Kısacası onlar, sırtlarına basılmaya mahkûmdurlar, acımasız dünyanın her yerinde.
Müslümanlar, bu tabakanın önünde rol oynuyorlar her devirde. Düşününün Rusya 1917 Bolşevik ihtilaliyle bir hegemonya kuruyordu dünya sahnesinde. Kamçılarıyla Müslümanların sırtlarındaki işkence izleri birer çıban olarak yükseliyordu dünyada. Afganistan, Orta Aysa ve Doğu Avrupa da bu çemberin içene çekilmişti hunharca. Hakkın hâkim olmasını isteyen Müslüman gençlik, bu çıbanların 1990’larda kanamasında hiç de geri bırakılmadılar. Lakin bu yaraların merhemlerini bulamıyordu Rusya. Ya Amerika’ya ne demeli? Afrikalının kanını emen ve hatta kendi insanları olan Kızılderilileri bir bir yok etmenin yollarını aryan Amerika. Buna benzer Avrupa ülkelerinin haksızlıklarına boyun eğip elini mi öpeceksiniz?
İslam ülkeleri Kur’an ve sünnetin ışığından ayrılmalarının cezasını çekiyor olmalılar. Hatanın neresinden dönersek kardır. Emperyalist güçler, İslam ülkelerinin içlerinden küçük site devletçikler çıkararak menfaat çarklarının harıl harıl çalışmasını istemekteler. Bu çarkların en büyük dişlilerini döndürenler de İslam ülkelerinde yaşayan masum ve mazlum halkı ezen hokkabazlardan başkası değildir.
Makam ve mevkileri uğruna kendi halklarını feda eden yöneticiler. Düşünün, düşünün sabahlara kadar düşünün, aylarca senelerce düşünün. Düşünün ki kime kul ve köle olduğunuzu anlayın. Ebedi yolculuğun ilk basamağı ve durağı olan bu dünyada oyun ve eğlenceye dalmayın. Dalmayın ki gerçek kimliğinize kavuşun. Kavuşun ki sizi kucaklayan yüce Kur’an’ın nizamıyla tanışın. Tanışın ki bu insanların hayat menbağı olan bu Kur’an ve sünnete sarılın. Sarılın ki batıldan hakka, dalaletten hidayete erişin. Erişin ki ebedi yolculuğun gerçek mahiyeti tanıyın ve böylece cennetliklerden olun…
Kendinizi Kur’an nizamındaki hukuka zorlamazsanız kaybedenlerden olursunuz. İşte Amerika, işte diğer Emperyalistlerin sizler için sunduğu batıl sistem ve prensipler. Kısacası insanın hak hukuk dışına iten batıl kanunlar.
Müslümanların ellerinde bulunan yer altı ve yerüstü bütün zenginlikleri kimler tarafından işlenmektedir? Sanayi ülkeleri yani Emperyalist sömürgeci güçler, üçüncü dünya ülkelerinde yaşayan insanları açlığa terk ediyorlar. Bu devletlerin onlardan aldıkları yeraltı ve yerüstü enerji kaynakları karşılığında onlara ne sunuyorlar? Onları açlık ve susuzluk ile baş başa bırakmıyorlar mı? Ayrıca başka şeyler de bırakıyorlar. Ne mi bırakıyorlar? Ölümü bırakıyorlar. Ölümü mü dediniz? Evet, kan gözyaşı ve ölümü bırakıyorlar. Araplara bakıyorsunuz hem kültür mahkûmu olmuşlar, hem de madde mahkûmu. Diğer Müslüman ülkelerin durumları da bunlardan farklı değildir. Kimileri Amerikasız bu dünyanın düşünülemeyeceğini gündeme getirir dururlar. Bire adam! Bunu düşünene kadar, sömürülmemenin yollarını arasan daha güzel olmaz mı? Kabul etmezler. Çünkü karşılarında; Hak var, Hukuk var, Kur’an ve Sünnet vardır. Kısaca İslam vardır. Bunlar onların korkusudur. Kur’an’ı açıp da onda hayat olup olmadığına bakmaz ki bir defa. Yaban merkeplerinin aslanlardan kaçtığı gibi kaçar ondan.
Bu acılar içinde yoğrulurken vahdet neden aklımıza gelmiyor? Din bir, kitap bir, peygamber bir, neden İslami vahdeti gerçekleştiremiyoruz? Cemaatler neden düşünmüyor? Ülkenin büyük çoğunluğunu oluşturduğu halde neden gerçek yönetimlerini hayatlarına yansıtmıyorlar? Düşünün Müslümanlar; bin kere, yüz bin kere, milyonlarca ve milyarlarca düşünün…
1991/Konya

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Yirmi birinci yüzyılın karşılanışı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Yirmi birinci yüzyılın karşılanışı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YİRMİ BİRİNCİ YÜZYILIN KARŞILANIŞI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL