- 794 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İstanbullu Mehmet
İsdambullu Memed
Senin Gozir Memedi de
İsdambolun orta göbeğinde
“-Okarı Tırtar’lıyın abey” deyo ya
“-leen! ıhıcık kendisi burda ya”
……….
“-nasılıdı o Memet
gel len hura, başlatma cogandan
köye cogaya mı geliyon dilana yandımın
hiş mi görmedin
İzmirde yok mu bu meret”
………………
“-o hesap işde ya, anaca(ğı)nız”
“-hinci Tokmacıklı Bayram bizim köyden
Feleğin Sülemenine
bunu İsdambola
trikotac uçu götürdüğünde
buna
“-sen burada pırtıların başında bekle” deyo da
gel len huraya adamın canını sıkma
bobayın şarap çanağına haa!
oyununda şer çıkasıca
ağzımı aşdırcan
hinci valla”
“-öte ğet madem”
…
“-çekin sendellenizi,
Meliiitt epap çayları tezele gari”
…
“-yau ne bileyin
dediğiniz gibi işde harmanı ğaldırdık
agam hemi açılsın
hemi de sağı-solu tanısın deye
tokmacıklı çırak arayan birine
emanet etti bizi..
buradan gederkene zati
adam bana
yalınız Tokmacıklı Bayram Ağa deği(l), o polisimiş..
adamın güna(hı)nı almayan hinci..
bizi götüren bildiğiniz Tokmacıklı Göde Feyzi
Feyza(ğa)
“-aman haa! dıkkat et!,
pırtıları çaldır(t)ma
eyi zapt ol parana da
burası İsdambol, çekiviriler valla
bi sürü orasbı çocu(ğ)u
bakıp duru enayiler gelse deye”
ha onnarın başına ne ğeldi
kim bili(r) emme..
insan durduk yerde mi ganı bozuk olur..
…
“pırtıları çaldırı-maldırı edersen
gözüme ğörükme bi taha
valla burnundan girer gula(ğı)ndan çıkarın ha!”
..
biz bi taksi ünneyip gelelim
pırtıları yükledip
Bayrampaşaya gedelim” dedi
“-duralakdan etirafda birileri dolaşıyo
açcık ileri ğediyollar
çaktırmadan beni dikizleyip
o değilden geri geliyollar
başga birileriynen gonuşuyollar
onnar gediyo… başgaları geliyo
sanısın hepiciği bir, hepiciği hırsız
bi ben yoluncak gaz..
Feyza demişleyin enayi
onnar gayboluyo, ötekinner bekleyo
aklıma arkamı dönünşe barabar
gapıp-gaçarlar deye geliyo
hemi etirafı golaçan ediyon
hemi de bi eliminen
ballenin ucundan sıkı sıkı dututon
barnaklarım file uyuşdu”
..
iki ğündür yoldayız
bi tarafdan otur-otur insan yoruluyo
bi de etrafa maraklanmakdan
hiş uyumamışıyın
valla gözlerimi zor açıyon
canım geçiviriyo, tingedek düşüyon
pırtılara daha bi canla-başla sımsıkı sarılıyon
..
köyden i(l)k diba çıkmışıyın
gördüğüm her şeye dikgatlı dikgatlı bakayın derken
hepisini gaçırıyon
o yüzden uzaklara bakdım
uzaklarda bakdıkça
garip anam aklıma ğeldi..,
neyse işde.. yogunun
iki ğündür hiş uyumadım,
uyku da nassı basıyo emme
ödüm sıdıyo valla çok gorkuyon
ülen adamlar beni uyudur
ya da döğer de
elimden pılı-pırtıyı alıp yüklenseler ğetseler
ben neydecen
öteki adamlar beni kollarlar mı
yon(u)sa onnar da
ötekinnerin heleşengi midirler
ne bileyin..
yol bilmen iz bilmen, o yaşda
huncucuk bişiyin yaa..
bırak İsdambulu
Yalavacı bile görmemişiyin taha
ömrü hayatımda
..
bekle Allah bekle..
Feyzi abi görünürlerde yok
derken eyi keyimli, kravatlı,
memur bi adam geldi
geşmiş gün ne bileyin nerden bi yerden
gelcek otopusu bekleceğmiş
adam bana;
“-delikannı adın ne” dedi
ben asker gibi dimdik, hazırola ğeşdim
“-Mehmet Çay” dedim
“-aferim delikanlı böyle sert oldun mu
senin elinden uçan-gaçan gurtulmaz evelallah”
…
dah da bi dik, dimdik durdum
“-Mehmet nerelisin sen bakayım” dedi
ben gene tekmil veri ğibi
“-Yukarı Tırtarlı’yım ağbi” dedim
adam garnına depik yemiş gibi
“-haa!” dedi..
hani Azizin Omar, köytopu oynarkana
bana bi top vurdu da uvandım getdiydim
adamcaz derin-derin düşünceye garıldı galdı
valla bilemeyon ya
adamın başı döndü ğibi geldi bana
anlayamadı haralda
hinci hinci aklıma ğeliyo da bazı
tühafıma ğediyo, neyye
"len ley ..ına ğodumun gafası
elin adamı İsdambul ğibi yerde
ne bilsin Yukarı Tırtar’ı”
deye gülüyon valla kendi-kendime
i(l)k diba.. bizim köyden biri
para gazanmaya gediyoru İsdambola
agam, goya aklı sıra başdan aya(ğ)a
bi ğözel gayarladı beni,
o zamannar bakgal ya?
her hafta geder bazara
gonşu Gul Osman’a bazardan ısmarıç etmiş
bi laylom sıkma, bi gadife pontur
o da za(ğ)ar satlıkcıya
“-işde huncucuk, bacak gadak bi şiy” demiş
belki de Gul Osman da bana deği(l) de
bizim Halil’e deye aldı günahı obal boynuna
ha(hut) da agam Halil’e ısmarlandıydı da
İsdambola gediyon deye ha işde
dutdular da keydirividiler bana
valla orasını bilmeyon gari
hu takike etibarıyna(n) da
ne desem yalan olu(r) hinci..
ponturun paçası nerdeyse dizlerimde
eskinkinnerin ettiği gibi
yun çorabın içine guysam da
çorap ipini dolasam olcak yani
zorunan iliğini ilikledik dükgenin
belim gara ğarınca beli ğibi ğaldı şerefsizin..
..
ömürde bi yeni asbap sa(hi)bısı olmuşuyun
laylom sıkmanın yakasını zor-şer ilikleyinçe de
soluk bile alamayon,
mezbur başımı höyle (y)okara gasıyon
bireş de ondan,
dimdik çıta ğibi duruşum..
..
emme elin adamı ne bilsin işin bu cihetini
zati unutmuşuyun önümü iliklemeyi
dükgenim oldu-bitti açık olurdu zati..
ıccık da müleveslik belnim ki..
senin annaca(ğı)n
o ğüne gadak ağama yenisi alınmadıkça
yeni urbamız olmamış
ömürde ik-diba bi yesyeni bi sıkma pontur sabısı olduk derkene
okardan aşşa, yeni keydik deye
yok "paçası gısaydı"
"yakası darıdı"
"beli ince"
şika(ye)t file nerden aklıma gelsin
yeniyi bilmeyon ki şikat edeyin
alca(ğı)m cevap belli
açılır, seneye de keyersin..
Felek Sülemenin üsdü
benden beter tamamen esgi-püskü
valla iresmen dökük
anası ponturunun arkasını
yorgan ipliğiynen teğellemiş
paçası sökük
pabbası demişsin
haralda bobasının
bir-kaş numara böyük
tohma!, ayoğlaycı!
“eşşe(ği)min annı sakar
kendi la(ğa)bını bana dakar”
aklı sıra beni tangazaya alıyo;
üsdünde yok başında yok
kendi haline bakmayo
gevrek gevrek fira bana gülüyo
“esgi keyer yok gibi
yeni keyer bok gibi”
ne demeğise;
güleyin de boşa getmesin işde
zati benim yeni urbaların
güçcük geldiğini görünçe barabar
agam “-dila(ğı)na yana(yım)n
len Memet
çıta ğibi ütülü pantulu da keyince
fe(h)metdim ki
sen bu sene bayaa atıkmışsın
boyun irekmiş
gari öğsüzlükden yırtmışın
o bi seneye galmaz beni dutarsın” dedi
valla bi keyiflendim
guru(r)llandım ki’.. sorma
neyeyse, adam olduk öyle ya
bütün ahali toplaşmış,
bazar gamyonunun geri döncee yere
agam; “-ülen aklımıza ğelse de
Gul Osmana sana bi de acarından pabba ısmarlayaydık
cedid yenisinden hemi de
Kirişoğlu’ndan harman verese
beg eyi olu(r)dun emme, neyse
aklımıza ğelmedi işdehe gari
onu da İsdabol’dan alısın” dedi
..
“-pabbanın çıkdığı yerden
eee anasına satayın para ğazanacan gari”
papbanın çıkdığı yer İsdambul..
paranın basıldığı yer, yani kaymenin anavetanı
Türküye’nin candamarı paranın gazanıldığı yer
sen de gazancan öteki..
galantor İsdambollular gibi..
bi de pavlikatör filen oluyon mu dah de imanıımm
ordan biri “Mısırın Nili neyise
Türkiye’nin İsdambolu da o” demez mi
ne demeğ ise; amaan bana ne!
emme bi keyf, bi keyf bende..
dört deği(l), sekiz köşe..
dedem “-buradağı gızları beğenmen gari
dik topuklu, dodakları boyalı bi ğarı alısın
o da buraları beğenmez, “ayhh” der
sana "bizim mehmet beğ" der”
..
“asvalt yok deye gelmez, seni de salmaz”
gelse de taksiden enmez
“eyi bi taksi al.. bi de şöfer dut”
“sür olum Okarı Tırtar’a”
“-Memet..! köye bi gel kii
gören seni.. dırnak makesi,
isgarpin.. gıravat.. manşet, kerataa
evelallah goç gurban ederin valla”
da’ nere para ğazanıyon len
valla adam kırtıklı ğuruş gösdermedi de
neyise halal hoş olsun
geldi-ğeşdi, deldi ğeşdi işdee
de! ona ğelcez; ben esas duruşa ğeçip de
“-Yukarı Tırtar’lıyım abi” deyinşe
adamcaz kendine gelinçe
“-Aşağı Tırtarlı olsaydın bili(r)dim” dedi
ben hemen “-Aşağı Tırtarlı kimleri bili(r)sin” dedim tabi
adamcaz da
“-sen!” dedi..., ben başladım saymaya
“-Mulla Hasannarın Kemal, Mevlüt, Memiş
Sülünün Murat Şafiyimiş
hani Memonun Tahire ganat dakmış da
“-salla Tahir salla” demiş,
haydi yavrum pardıdan aşşa
arkasından itiymiş ya
o da bereket versin tersliğe çakılmış da,
emme nayeti uşmuş ya!
gerçi siz de bilisinizdir
onnarın evleri hep yerdenevdir
bizim köyde yerden ev yok, emme çoğ eveli
bizim köydekinner de yerden evimiş”
“-kimlerin evi yerden ev?” dedi bu tefa da
bildiğimden filen deği(l) vallaha “-öyle bilmen de
İbilinin Yaşar, Kerem Ali, Gök Musdafa, lfet, Kaz Ahmet, Dereli
Somuncu, Dırıcı, Imak, İbik, Mıdık, Osduk, Üsüğün Memiş
Candırmanın Hasan, Goca Gulak, Goca Memet, Güçcük Ali
Güçcük Ali saman atkısı düzerimiş
Dingin, Kireç Şakiri, Cimelek Şakiri,
Alıcanın Mamıt, Gara Sülemen, Leyleğin Halil,
Eyvaz, Durgadının Hasan Ali, Memonun Nuri,
Ferudun, Sırlı, Oli Mamıt, Hacı Köse’nin Cemil,
Berber Köse Durmuş, Alagöz, Torin, Bozayak
Gara Ğulak, Gara Kamil, Gara Bıçak
Dırdır Mustan, Kara Mutsan, Kör Mustan
Kerimin Amat, Derelinin Amat, Deli Amat, Deli Osman
Gadiro(ğ)lu, Gartdik, Yanıç Osman, Candırma Hasan,
Çomağaşanın Uluk Osman, Musaçavışların (Cöb(e)) Osman
bizim köyde de osmannara cöbe deller emme
ne manaya geli(r) ben bilmen ne demeğise cöbe
efendime söleyen Dekelik, Güpbük, Gebiz Garısı, Dare
Zıddık, Zübüd, Miyeser, Zale”
“-afferim delikanlı sen
Aşağı Tırtarı benden iyi biliyorsun vallahi”
“-bilirin tabi, mesela………
sen İriciği biliyondur de(ğil) mi”
“-bilmemiyin hiş iri yarı bi adam, çok iri”
“-o ğadarını bilmeyon da esgiden beri
salak salak gonuşuyomuş”
“-mesela ne deyomuş”
“-ne bileyin valla işdecik efendime söliyeyin”
“-dur amma, İricik ölmüşdür belki”
“-and-ossun bilmeyon, orasını Allah bili
öldüyse Allah Irahmet eylesin
sağısa gulağı çinlesin”
“-amin de, İricik amca ne deyomuş”
“-ya işdehe gayıpdan-mayıpdan habar veriyomuş”
“-mesela” dedi, bekledi adam
“-meselaaa “gün gelceğmiş iki köyün arası gapancağ”mış
“iki köyü bi mıhtar idare edeceğ”miş
yok efendim neyimiş de
“Angaradan ezen okunacağmış” ”
“-eee”
“-bizim orda namaz gılıncağmış
hiç olcak şey mi yaa”
“-neye olmasın” dedi adam
“-peki aldım gabil etdim
“köye teyyare inceğ”miş dedim
“her evin öğünde tomofil durcağ”mış
çoluk-çocuk bile sışmaya tomofilinen getceğmiş
buna ne buyrulur”
“-Allah Allah” dedi amam "olur mu olur"
“-“Demirel yüzüne bakalak gonuşçağ”mış
“isdemessen ağzını gapatcağ”mışsın,
“isdersen de Musdafa Geceyatmaz’a
gece zabbah deyene,
gündüz ağşama gadak türkü çağırtcağ”mışın”
“-eee”
“-gün gelceğmiş, “yanına varmaya
cesaret edemeyceğin, alüyülala adama
para vermeden şebeklik yapdırcağ”mışsın
daha neler-neler güler misin-ağlar mısın,
hım? amca ya!
“-e ee.. başga”
“-“Goca dağa dırmanmağ-uçu merdimen dayacağmış,
en depesine de ayna goycağ”mış,
da! “zabah erken olcağ”mış,
“ordan urgan gerceğmiş sağa-sola
köyün üsdüne bi! çadır gerceğ”miş
“yaz boyu kölge”,
yau o ğadar çul nerde,
değil mi?
…..
“gışları etirafını gapadacağ”mış
“gocca köyü bi zobaynan ısıdacağ”mış,
“ahırlardan bi boru uzadıyoru
ovada herkeş zebze etişdiriyo,
harımlardan firenk-bosdan gış boyu”
daha neler öğüdürümüş duysan bi!
öğüne gelene “-hı” deyvi
ağşama gadar anladıvısın
valla gülmekden yerlere yatarsın
“-demeğ o ğadar ileri görüşlüymüş İriciğ emmi”
“-mesela bi de şey… mesela……
“adam tarlada çift sürüp duruyokana
asgerlik eden o(ğ)luyna gonuşcağ”mış”
“-nası olcağmış o iş”
“-len olcağından mı işde ya
aklına eseni gonuşuyomuş hökela”
…………..
“-zati bizim köyde biri
mehesiz Hacallar ğibi gonuşmaya durdu muydu
“-dinnen gari bizim İriciği”
deye onun uçu deniyoru
“-Hacallar nası gonuşuyor da”
“-işde e ne bileyin valla
aslısız-asaletsiz, boş yere
goğlaşma değil de gevezelik işdehe
ıııııı ……………………….”
“-kimleri tanıyon başga”
“-bi de o köyden gaymakam mar ya?
emme ğetdi de taa şe(hi)rden gız aldı
köyden bi ğız gurtarsa olmamıydı”
“-doğru amma köylü ğızı
kaymakam karılığı yapamazsa”
“-neden yapamasın,
mesela bizim köyde kızlar
hemi çok fızlı halı dokurlar
hemi ekmek-aş ederler
hemi çeşmeye ğederler
hemi geçi-goyun sağarlar
hemi de ağılı süpürüler”
“-kaymakam karısına
halı mı dokudacak
koyun mu sağdıracak
süpürge mi çaldıracak ağıla-ahıra”
“-dokutma(z) mı, süpürtme(z) mi,
gaymakam yoğurt peynir yeme(z) mi
goca yaz ne yer ne içerler”
………….
“-ee ne yeyip ne işcekler”
…………..
“-eli boş neytcekler”
…….........
“-halı dokuycak gızı olmayannar
hep fakirler ya
bak söz temsili agam da hep o(ğ)lan var
el gayfaya ğeder, o tarlaya”
…………
“-evinde halı dokunmayannar
gaveye bile gedemezler ki
neyye? gavede çay parayna
sanısın aynı mitli şe(hi)r yeri”
……………..
“-söz temsili Mercenin Osman
tarlaları neyinen alıyoru
ondan sonura Mırı Şaban
oğlanı Yükseliş Gollecinde neyinen okuduyoru”
“-demek Osman Ağa epey tarla aldı ha”
“-alma mı len, ha boba ha Garşıbağda, Yazılıda,
Mezerdüzde, Gocaduzlada, Garşıba(ğ)da
almadık tarla gomadı valla
kim tarla saltık etse deragap elgo(yu)yo(r)
hemi de para basıyo!..”
“-demek Şaban ağa oğlanı okutu öyle mi”
“-yau biliyon zati ebi-cetti olmuşu bi oğlan
onu da okutdu mamir etdi
köydeki tarlaları n’olcak hinci
Garşıbağ’a baktı(ğı)nda,
Killikgediğine aşıvıdığın yerdeki
Şaban Emmigilin.. en köşe tarla
sanısın men edilmiş gibi
o tarlalar n’olcak hinci
iki ğün sonura etiyarlayınça
onnara kim bakcak de(ğil) mi”
“-demek kızı olmayanlar fakir ha”
“-helbet, bi evde gız yoğusa
o evde huzur, bereket, dirlik arama
emme o(ğ)lanın işi para harcamak
oğlan; gayfa parası harcaycak,
asgere getcek para
okumaya getcek para
evlendirmeye gak
“başlık parası” ona keza
düğün demek zati para demek
urbası, altını, okusu, davılcısı,
hep masıraf, cep hastalığı
bi de dirlik olmadı mı
ayırmaya gaksan ev hani
neyinen meşgil olacak değil mi
bi de arayerin goğu-gıybeti
işin yoğusa dert annat gelene ğeçene
bizim köyde biri boşandı geçen sene..
halbuku gız öylemi.. en birinci gurur
gız gısmı halı dokur,
ekmeğ eder,
aş bişiri(r), süt sağar
çocuğ avıdır..
her şey eder..
bi evde gız evlat yoğusa
o ev yandı demekdir..
ne dirlik galır, ne huzur..
ne ekmeğ aşyenir de garın doyrulur”
…
“-haa.. gerçi
Canab-ı Allah yaratdığı gulun ırızgını veri(r)
dünnede aş mezeri yok helbet emme
o başga bi me(v)zu nayetinde
..
hani de(yeceksin)cen ortakçılığ etse
ortakçılığınan filen garın doyar mı amca
gış altay goşum etceğin malı besle
nadası, yeygisi samanı ona keza
get valla başa çıkılcaklayın deği(l)
tohumu, ilacı, otu
yolması, sapı-harmanı
denesi-samanı
agam demişleyin; "zıfır-zıfır elde var zıfır"
hesap etsen yeyemen
ee..
anam anam gadın anam”
“-evet, ortakçılık zor gerçekten öyleyse,
kimler ortakçı mesela” dedi adam
saydım okardan-aşşa, inneden ipliğe
“-Avilden, Hebiboğlu, Hacı Mamıdın Osman
Goca Durmuş, Sakızlının Iramazan”
ha bire sayıyon gari anasını satayın
yalan-yannış köydehi herkeşi
adamcağ(ız)ında işi yoğumuş kiyne
verip-alıp beni eşeleyo, tastikleyo”
adam sanki onnarı tanıyomuş ğibi
mubarek mayıl-mayıl dinneyo
ben de bulmuşuyun gonuşcak birini
meseleme başga
işin aslı birez de gorkudan
sırf, maksat -adam burağıp getmesin-
pırtıları çaldırmayan
annadıyon da annadıyon gari
hiş değilise Feyz(i) a(ğa) gelsin
kırk yıllık asger arkadaşız epabız sanki
koyu bi m(uh)abbed dutdurmuşuyun ki
deme ğetsin
en sonunda, adam
“-oooo” dedi
“-sen Aşağı Tırtarın hepsini tanıyorsun”
ben gayet sakin,
açcık da gasalalak
“-Göğcelli’yi de bilirin” dedim
“-vay be! essah mı? delikanlı” dedi
başımı salladım
“-hı-hım valla”
o de(h)şet ve hayretler içinde imrenelek
“-neydi o Gömceli mi oralı kimleri tanıyosun”
ben bilgişlik taslayalak
“-aslında o kövün adı Gökçe Ali imiş,
Gökçalı deyen de var da
bizim köylüler Göğcelli deller”
?
“-cahallar da Gövceli”
?
“-gelin almaya ğetdik de
Aziz’in Hasan’a
Akbıyıkların gızını, bu Müslüme hala var ya
aslen bizim köylüymüş hanı?
Hacosmano(ğ)lunun gardaşıymış
bilmen yalan, bilmen essah valla
bazara ğetmeğ uçu Göğcelli Köprüsüne çıkannar
eşşe(ği)ni onarın hayada ba(ğ)larlar”
..
“-hııımmm Aziz Ağa oğlanı everdi mi demek Hasan’a
hemi de Akbıyıkların Müslüme abanın kızını aldı ha”
“-hemi de ne düğün etdi görcen bi!
oku olalak herkeşe laylom sıkma etdi
o ğüne gadak görülmüş, duyulmuş şey deği(l)
eciği-cücüğü goca köy akışdı getdi valla
hemi bizim köyde düğün etdi
hemi de Göğcelli de
çifte davıl çaldırdı
bizim köyde ince saz
orda “apdal davılı, yani davıl-zurna”.”
..
“-bravo valla bu zamanda herkese laylom sıkma ha”
sonura “.eee” dedi adam
başladım tafsilata
“-Göğcelli köy desen köy deği(l)
hani bizim Derema(ha)lle gadak anca(k)
bi(r) kaç haneli bi ma(ha)lle
herkeşin soyadı ya Gazzık ya da Gömük
“-o ne demek, ciddimisin sen”
“vallaha-billaha”
“-aldım gabil etdim hadi kazık neyise tamam da
ben gömük deye
bi soyad duymadım ömrü hayatım da”
“-inanmassın emme valla öyle”
“-ne demek ki”
“-yau bildiğin gömük,
toprağa gömülmüş demek
aklıma okuldahı öretmen sürahisi ğeldi
yau işdee yamık-yumuk, çökük”
..
“-zati Göğcelliye köy demeye şahıt ilazım
zatinden gave bile yok, köyde
camileri de
cumayıya Gundallıya gederlerimiş bazen
bazı da bizim köye geli(r)ller
nası(l) adamlarısa
nerde kömeleşip
bi araya geliyollarısa
bizim köyde biliyo(r)sun
bi(r) Gökçe Mamıdın gayfa var bi(r) dee”
..?
“-Gucurunkunu Alicik çalışdırıyo,
Feyzullahlarınkı gapalı ben bildim bileli”
dedeler uçu(n) da odalar var,
biliyo(r)sundur zahar
dedem Macar Odasına ğeder
bi(r) ğün gedemesin var ya
ümü(ğü)nü sıkmışlar daa
canını alıyomuşlarcasına çatlaya-yazar
“uruhum daraldı, dayfaldım” der
seğidir odaya..
Deliamatlar odasının da, Yabır odasının da
müdavimleri bazı(n) bizim odaya geli(r)ler
neyye dersen, .. Macar odası yaz gış açık ederler
illem bi(r) ehbabı vardır bizim odada
dışardan gelen kepici, basmacı, papbacı, satlıkcı
yüzzükcü, galayçı, davılçı, nalbant, boyacı
Macar odada galı(r)
Macarlar, Kösollar bi kap da olsa eletiviri
Anşa ğelin yeme(ği)ni, ekme(ği)ni.. götürür
süpürür, asbabını yür
böyüklerin yanında genşler isgambil, domine oynamaz ya
kendini bilen böyük de gayfaya ğetmez
mezburen
odaya gederler
dedem haklı töbossun
odalar da olmasa dedeler nere(ye) ğedecekler,
dedem demişleyin “insan çatlar geder”..
“insan dediğin açcık mencilis adamı olacak”
hakgaten hep aklıma ğeli(r)
bazara gedecekler gayfada bekler
hankına varsan, pensilin, gripin dedikleyin
çay-şeker ısmarıç edersin
Göğcellinin adamları
nassı(l) ısmarıç ısmarlayollar ki
o gadak insan uçu bazara gamyon getmez ki
bizim hemi Cura’nın gamyon geder
hemi Süreyyanın
Süreyya akrabamız olmasa
bazar derneğinden gelinçe bizim evde galmasa
agam da Cura’ya biner emme
mezbur Süreyya’nın takaya biniyo
o mubarek de Cura’dan iki sahat sonura ğelir”
“-peki oralı kimileri tanıyorsun”
“-Göğcelliden mi?”
“-hı hımm”
“-topu-topu kaş gişi var ki de tanımayan emmi
Akbıyıkların Adem, Niyazi, Hasan
Dımil Şükrü, Gocağulak, Gocapapba
Dopbili, Topal Cemil, Boklu Buran
Gıligılioğlunun Musdan
yok O, oralı değilidi haralda
……………”
“-neyse”
“-dur bakayın bi de şey.. ha.. Şeytan Amat”
“-Şeytan Amat herhalde tingoza biri”
“-yoğ ülen ha!
mülcemin teki
“vur ensesine al lokmasını”
ta öyle gariben
yau hakgaten
“neyye şeytan” dedileri-ki
?
bi de şeyi biliyon Ayş(a)oğlunun Kamili
emme o Tokmacıklıydı de(ğil) mi”
“-evet tabi o oralı,
demek sen orayı da tanıyorusun öyle mi”
başımı salladım
..
“-mesela” dedi
“-meselaa efendime söyleyen!!!”
“-şeyy benim de dilimin ucunda da
hani çelen duvarının arkasına kaçarken vurulmuşta
akan kanına mezer yapmışlar ya”
“-neyise”
“-o köylü de Arapsaat, Tokiri, Çabıtçı
hani… o(ğ)lu üş gişiyi vurmuş da
idamdan yargılandı
abıkatın biri darağacından aldı ya”
“-yaaa”
“-bilisindir Ellezin Apdılla,
Topak soyadını gazataya ilân vermiş de
Toprak’a çevirmişneyeyse”
“-eee başka
“-“Hakkoğlu Ramazan” o adam gibi
bilmen valla musafirperver,
yaddan yabandan gelen herkeşe sa(h)ab çıkar
çoluk-çocuk demez ağırlar
bizim köylü Mamaş’ın asger arkadaşıyımış
emme onun gibi on dene adam eder..
armıt zamanı armıt satmaya
güzün değirmen öğütmeye gederdim
herkeşden eveli ğeli
eşşe(ği)min yükünü endiri
ne lazım geliyo(r)sa hallederdi
sonura Gemici, Danacı, Göde Feyzi,
Süne, Heta(ğa), Batdiri, Tosili
Çöme, Küste, Duduko(ğ)lu, İmircan
Akmemiş, Götügaranın Halil, bi de Hacı Sahat var amma
adamın adı hakgatden sahat mı bilmeyon
ötekini boş ver..
haa bi de Garaoğlan,
adam bütün çocuklarını okutmuş
her biri müdür olmuş”
neree tanıdığımdan bile değil valla,
duymuşuyun ya,
sayıyon da sayıyon
sırf adam çekip getmesin
belli etmeyon emme adamakıllı gorkuyon
ya çekip gederse..
daha saycağdım emme
bereket versin,
Feyzi ağbiyle, hayırsız Sülemen ğeldiler
aynı yaşdayız emme o benden bireş tırakalıydın
emme sala(ğı)dın valla, badının teki
uluğun önde ğedeni
onnarı görünşe barabar
sabısını ğörmüş av köpe(ği) gibi
bi sevindim ki
neredeyse gucaklayıp, sarılıp öpecen
gözümde tütmüş Felek Sülemen,
adam üsdüne çuval devrilmiş de
çuval altından gurtulmuş ğibi soluklandı
onnar gelince barabar döndü ğetceğdi
Fevzi abi “-hayrola bilader” deye terslendi
adamcaz “-yok bir şey” dedi
yazzık valla oda mahçıp oldu
onnara “-Mehmet Çay
Aşağı Tırtarın hepiciğini tanıyoru
bir de neydi o öteki köy
……..”
ben “Göğcelli” dedim
“-ha!” dedi “-orayı bide Tok!...”
ben de hemşerimizinen,
Feyzi Abey’i tanışdırma
telaşasındayın
“-bu abey sizin köyü bi..!”
biliyo deyceğdim amma
Göde Feyzi bana!,
sonura da adama bi baktı ki
ne adamı,
ne beni
cuvaplamadı
sonura gene bana bakdı
dik dik
ben süt dökmüş kedi ğibi
yutgundum, suşlandım
gızardım-bozardım
“-burda “Izbartalıyın” denir o(ğ)lum
ne bilsin elin adamı Göğcelliyi
Izbartanın neresinden derse
“Yalavaş” dersin zağır
içinden mi derse
o zaman köyünü dersin
Okarı Tıltarlıyın
Tokmacıklıyın deyye” dedi
valla gıp-gırmızı oldum
Sülemen fırsantını bekleyomuş ğibi
gafayı yokarı dikdi
a(ğ)zını da sonuna ğadar aşdı
tavatir iki sahat öyle ğaldı
onu güldüm sanıyo maho!
..
neçeden sonura
biz bu ğarada pırtıları tomafile davşıdık
yerleşdirdik dee
o “- ……….. hauufh”
deye gülmesini bitirdi
“-Allah eyinliğini versin
heş gülce(ği)m de yoğudu” deme(z) mi, .mını dinini .iktimin ..
“eşşe(ği)min annı sakar
kendi lağabını bana dakar”
bereket versin Feyzi Ağbi ona da dik dik bakdı da
o da susdu hıyara!
tabi o kepicilik aya(ğı)na öteyüze
Arızlıya ğadar getmiş ya!
aklı sıra hava basıyo, eşşolu eşek!
içimden “hadi sana bunu sormazsam” dedim
geşmiş gün, bi sinirlendim amma
“-ülen Feleğolu, Göde Feyzi’nin önsıra
“olur-molur abey gusura bakma” de(ye)ce(ği)n,
bana arka çıkacağın,
beni gayırca(ğı)n yerde
aklın sıra guyumuzu ğazıyon, tekerimin öğüne daş goyon ha!
amma benim elime bi fırsant geçer” deye
gahırlanıyon “-alacağın osun
bunu yanına bırakman, görüsün sen
iki gözüm öğüme aksın soracan bunun hesabını sana”
bizim o ğüne ğadar
köyden dışara bi adım atmışlığımız mı var
bi güçcüğüken; Tokmacığa
Omaralların düğününe ğetdim
ıramatlık ebece(ği)zimin terkisinde
bi Aşşamelleyi bilirin
onu da okulcaklayın gezmeye ğetdik o ğadar
“Göğcelliye? Azizin Hasan’ın düğününde
gelin almaya ğetdim” dediydim ya
işin aslı agam beni yollamadı
herkeşler akışdı getdi de
goca köyün içinde bi ben galdım
in-cin top oynadık..
yanna ğetcek bi i(n)san evladı yoğudu
hala içime dert olur
Yazılıgayadan
Yazılıçemenin sovuk suyundan ba(h)setti herkeş
Analı-gızlıya daş atdıklarından
Aşşa Gaşaraya ğeden mi ararsın
Okarı Gaşaraya ğeden mi..
ben duymuşuyun bi yerden
getdiğimden file değil de babış gomazdım
mahsız “Çölovasına ğetdim” derdim..
“köyün içinden dere akıyo oluumm”
sonratdan annadım ki Çölovası köy de(ği)limiş oyusa
çöl’ü göl sanıyoz ya
uydur uydur söyle
ah bu agam.. her neyise
“-neyise uzun lafın gısası;
tomafile pırtıları yükledik Topgapıda
bindik, şöfer zor-şer gapatdı gapıları
aya(ğı)mın altında pırtılar, guca(ğı)mda
samannı yumurta sepedi
elimde laylon içinde yoğurt kesesi
bagajda bi ğat yatak, minder çulunan balle
mercimek nofut, fasille,
anacazım ne bulduysa “ağşamdan ısla iki avıç
devrisi ğün bişir” deye her şeylerden doldurdu hınca hınç
Feyza(ğa) “sür o(ğ)lum do(ğ)ru Bayrampaşa” dedi
Sülemen guca(ğı)nda bitecik kepene(ği)
taksinin arka gapa(ğı) galgık, ba(ğ)landı ipinen
zor-şer bakdım arkaya do(ğ)ru
deminki Aşşamelleyi bilen hemşerime el edecen
bakdım, o da bana bakıyoru
gözüynen selem etti, annadım
ben de bellim beli(r)siz başımı salladım
bi da(ha) da ne o hemşerimi ğördüm ne bi tanışı
ne de geri dönesiya Topgapı Garacını”
…
“-ha onu deyodum yola çıkdık, hemen ilk eveli
Feyzi Abi beni bi ğözel galayladı
“-hadi o adam yankesici olsaydı”
“-adam memur ya ağbi”
“-ne memuru, nereli?”
“-gıravatlı, hemşerimiiiz, Aşşa …!”
“Aşşa Melle’li” deycek oldum, deği(l)?
Tokmacıklı demekden de vazgeşdim neyeyse;
..
Sülemen yırtık dondan çıkar gibi
“-hey Ya Rebbim Resül Allah yaa…
nerden biliyon olum?” dedi, tangazaya alı(r) ğibi
Feyzi Abi de geri ğalmadı, onu tasdikledi
“-nerden biliyon, Sülemen “hı?” dedi
“-eyi keyimli” ………?
“-gıravatlı”
hakim gibi, ö(ğ)retmen gibi decedim
yüzlerine bakıncaklayın vazgeşdim..
öğüme bakdım süt dökmüş kedi ğibi..
..
Felek Sülemeni, gene fırsantı gaçırmadı
“-adam annına “ben yan kesiciyin” deye
La(v)fa mı yazcağdı asdanım
halla halla..”
bu Sülemenin etdiği içime oturdu
taksici bişiy deycek gibi oldu
derin-derin somurdu cığarasını
direksondakı eliyne cığara işceğdi..
durdu, aynadan bana bakdı
bi taha denedi.. ı ıhh.. gene vazgeşdi
..
Feyzi Ağbi geriye döndü bana bakdı!,
ben yere;
içim cız etdi..
bi kötü oldum kii..
bi sümüklü Sülonun hakkından gelemedik ya
hiş nüzümü yok, hemi de hiş bi şeyin
o takike annadım ki … gurbete düşenin…
“neyise boş veeer” dedim kendi kendime
bi gol de biz Sülemene atmalıydık ki dinine yandımın
“sabır” çekdim eli mahkım
bi taa çektim hemi de hemi de taa en içimden..
vazgeşdim herşeyden
“emme sen dur Felek Sülemeni
sen nassı olsa elime düşersin taha”!
içimden ıldırım fızıynan
bi filim geşdi
“peki öyley(s)e” dedim kendi kendime;
?
“eyi de bu taksi bizi nereye ğötürüyo”,
“burası essahdan İsdambul mu”,
sonura bu……
“bu Feyzi Ağbi kim oluyo;?
daha düne gadar bu adamı
ömr-ü hayatımda görmüş değilin”,
..
agamın dinini-imanını
resmen beni başından savdı”
..
“gurda guşa yem olduk anaamm”..
içim bi hoş oşdu
gakıp bişiy etcen
vazgeşdim..
“bişi deği(l) de anama yanarım
saşlarını gelep gelep yolar da
düşer yollara
İsdambulu nası(l) bulcak?,
İsdambulu bulsa beni nassı?,
o(ğ)lum Gara Memet kim bili(r) hankı alıcı guşlara yem oldun?,
içimde bi ağlama iştahı
vazgeşdim..
garib anan duyasıya…
bakalım başımıza daha neler gelcek
neler..,
Ya Rebbim bak gör gari
kendime deği(l) de anama,,
anamın yandığına yanarın vallaha”
“bu adamların beni götürüp de
cingen garılarına satmaycakları ne malim”
“-dedem herkeşine(n) maytap geçerdi
“bobanı cingen garıları gaçırmış” deye
beni de cingenner gaçırdıysa
hemi de …”
“Sülemen benden iri emme;?
salağın teki”
“taksici eyi bi adamısa bana yaka çıkar”
“ya o da, bu Feyzi denen adamın heleşengiyse?,
Sülemeni de “yanımdan gaşmasınnar”
deye götürdü belki, bilen mi var
o annamasa da
ona saap çık(a)cak benin besbelli”
“goca Topgapı garacında bula-bula
getdiler de taa!
bu taksiciyi buldular, aldılar, geldiler
oyusa! orda bekleşen, bis-sürü
“-taksiii, taksi” deye
“-Bayrampaşa bir iki
Bayrampaşa bir-iki” deye
ünneşenner varıdı”
“mutlaka-mutlak bu da onnarın adamı
eğerine öyleyse hakgetden boku yedik”
bari o gıravatlı hemşeriyi gaybetmeseydik..
adam beni bunnara vermezdi, dutar goyvumazdı
..
“dönüp geriye, hemşerime bakdım,
aralaşmış getmişiyiz
aramayna(n) bulunacaklayın deği(l)
-kendimi arabadan atsam
hemşerimi bulabil miyin ki…
..
-“n’arasın”,
..
“-ya Rebbim bak gör gari
“Bismillahirrahmanirrahim
Elhamdülillahi Rabbi’l-Alemin er-Rahmani..
ardından
“et-tahiyyatü lillahi ves ……..”
dinine yandımın gaderi
bi kaş tesirli dova daa bellemedik de
beğenmediğin Zedef,
Geçi Ümmü bile benden sonura başladı hocaya
geldi geşdiler beni..
Gunut dovasını bile hani “men yefcürük” deye bitiyo ya?
ben bi türlü “neşkürüke”
“nekfürüke” deyemedim gülüşdüler de
taksiciii?
taksici……..; sana nası(l) deyen
ölşmek gibi olmasın amma
kim gibi
valla bizim köyün i(n)sanına
sizin bildiğiniz hiş kimseye benzemeyoru ki
ha höyle gara-guru
güçcük gafalı
meşin takalı
kısa saşlı,
gafasının arkası kel,
takası da..
sanki gafasının arkasında
galın uzun boyunlu
çenesi gısa da
ümüğü çenesine gadak uzun
kafasının kuturu da aşşa-yokarı
boynunun galınlığında
boynunun uzunluğunda
bi çene çıkıntı ediyoru o gadak
kısık gözlü
çıkık şakaklı, güçcük yüzlü
gulak demişsin varınan yoğ arası
burnu da..
bıyığının yokarısını tıraş etmiş
gısa bıyıklı, üst dudağının üsdü
nerde Sülü’nün pala bıyıkları
sivri-goca davşan dişli, üsdelik
dişlek, hemi de gedik-geme
iki de bi öğndeki iki goca dişini
gizleme telaşasında
amma duda(ğı) yetmeyyoru ki gapasın
gambır, kırk-elli yaşlarında
kim bilir belki daha fazla
nursuz suratsız adamın biri
Allah var ya cingen ellehem valla-billa
ya da daha beteri
o ğadder nursuz senin annacağın
“-heyvah Gara Memedim valla boku yedin”
“-Sülemen?”
“-Sülemenin nesine güvenilcek len
ne Sülemeni gollacan Allasen ıh-ı
“-höt” desen gorkudan sışcak yer arayoru
daha demikden gördün işdecik
ondan arka-gale olu mu”
deyon kendi-kendime
aklım sıra basdırıyon gorkumu…
emme ne fayda..
bakdım’ bi bokluk var
o değilden yutmuş gibi duru(ru)n
anasına satayın
fırsantını buldum muydu
pııırrrrr Memedi dutabilene aşk olsun
başka çıkar yolu, çarası yok
hal.. durum-vazziyet-gidişat bu..
gaçanın anası ağlamaz
sora sora Bağdat bulunu(r)
varın garaca
sorarın öğüme gelene
bulurun garaçdakı hemşerimi
derin “durum bu! borlumbok
beni goru, başka hemşerim yok..”
sahi anam.. anam, anam neyder ki
su-ahır-aş-asbap-gatır-inek-goyun-geçi
yayık, tuluk, tarana
peynir, yağ dolaz..
Ya Repbim bak gör gari
Allah mafaza
n’olur nolmaz”
çok şükür ….. kii
korkduğum başıma ğelmedi
gapıldık bi “işi öğrenme” telaşesine
günler su ğibi eridii, geşdi ğetdi
dördüncü ğüne ğadar saydım
ondan sonra unutdum saymayı bile
geceleri, yatağın içinde gözlerimden
acı acı yaş boşanırdı
işe bi sarılı(r)dım
zabale gaktım mıydı
“beni marağından
boğazından ilokma geşmezdir hinci
garib anam”..
“ebem hâlâ sağ mıdır ki
bi da görebilcen mi ki.”
“dedem”, “gardaşlarım, halaam!”
“halam? halamı birine verdiler mi ki
düğününde oynayabilecen mi,
ne zaman olur ki, olmuş mudur düğünü
bari köyde olaydım düğününde
olur olmaz birine verdirtmezdim
ırazı gelce(ği)m biri olursa amenna!!
kime ırazı geli(r) ki i(n)sanın gönnü
ya da bakdın halam elden gediyo!
elim mahkım “atbaşı” dutardım
hiş değilise,
..
meccane de vercek değiliz ya;
ürüsüm böyle bizim köyde
hemi de atbaşı alı(r)dım emme
böğüne kadak alınandan beş fazla
gabil etmezdim, olmazsa..
bitecik halam…!
valla bi(r) çobana
bi(r) de yabana verdirmen
emme eyi biliyon kuu kim olu(r)sa ossun
köy yerine varırına varmaz
ben ilk iş olalak “atbaşı” paramı alırın
köye varsa bile okumuş mamir biri olu(r)sa
bu “eski köy adeti”nden cayarın,
mamirden de başlık isden(ir)se
ayıp olu valla!!
emme halam benim hediyemi ayırmışdır
sağolsun beni bek sever
ne de olsa ilk yeğenin ya
evde böyükler olmadığında
evde yalınız oldumuydu beni ünner
geceleri gorkusundan belki de
beni hep guca(ğı)nda yatırı(r)dı
yazzıık gece boyu üsdümü örter duru(r)
üsdüme titreridi..
..
zavallı; heş deği(l) mamir birine varı(r) da….
köyden file ğederse
gurtulu(r) ğede(r)
………….
işallah gadın Alla(hı)m
bak gör ga(ri)..
mamir birine varı(r)saa
beni yanında götürüp okudacağıdı
ya gocası olcak şey beni isdemezse
şe(hir)erli olu(r)sa isdemez tabi,
hiş değilise ilk sene uzak durmalı
ne de olsa -cicim ayları-
ha! n’olur tecil ederin bi tahakı seneye
o arada “ağzında girer burnundan çıkar”
kendime mut ederin enişdeyi evelallah..
ha okumuş mamir..,
ha şeherli; gafaları bek basmaz
ketempereye getirin evelallah
imana ğelir i(n)şallah
emme hiç isdemezsee ……….
valla o ğözellikde biri
kocasına isdediğini etdiri
akıllı, cazı , uzun sarı saşlı,
al buyday yanaklı
upuzun boylu,
padişah gızı ğibi
yok bi da öyle biri taha
halam gibi biri olsa valla gaçırman
ya da gaçırın valla
o’nun gibi biri az bulunu(r) o civarda
“ay parçası” derdi dedem bile
goca kövün en gözeli
emme halam isdemezse?..
elden ne ğeli(r)?
..
hani “Allahın işi-ğücü yoğukana
özene bezene yaratmış” derler ya
halam aynı mitli, ta öyle,
halam bidene, gıralıça
hele gözleri, bi ğözleri varıkıı
değme dünya gözeline daş çıkartdırı
kayınat gözeli desek yalan deği valla
yanı ay parçası..
el hasılı kelam; halamı alan yaşadı
öyle birini alsam gayınıma
geli-ğeçer atbaşı verin valla-billa..
n’olcak len.. Allasen!
gerçi bilmemiyin, donuz gibi bilip durun
köyün bütün deliğannıları
hep hayalını oğşayo(ru) onun
emme halam heş birine gulağ asmazdı
(kulağ) assa bilmen mi
bizim evin yolundan sağa-sola,
olmadı aşşa-yokara
halam uçu geşdikleri bellim bellim besbelli
damımızda, camımızda
bütün genşlerin gözleri
emme o; onnarı ğördükçene, yaka silkerdi
burun gıvırı(r), gafasını çeviridi
hazzetmezdi heş birinden huysuzlanırdı,
sinirlenirdi, öyle zamannarda
“yerden bi daş alıp da
adamın gafasına yandırasın ” derdi
içimden bi ğün birinin boynuzunu gırıvısam
derdim-merdim galmazdı ay o(ğ)lan..
hatda bi keresinde de
anamınan halı dokumaya gelennerden biri
ismini zikretmek ilazım deği(l) hinci
yaş tahtaya yan bastı belli
ga(y)ri ya agasından nekdip getirdiydi
ya da ne dediyse bilemecen hinci
halam bi aksilendi,
gözlerini bi çelertti kii;
“-bak bacım
böyle şeyler getirmeğ uçu geliyosan
bi ta gelme” dedi
hinci saçını başını yolcak deye ödüm sıtdı
köpürdü de köpürdü,
o an halam gözümde dev gibi böyüdü
net(i)çede
ne o ğız gakıp-gedebildi
ne de bişiy deyebildi,
ne bizikinin çehresi düzeldi
ne bi ilaf etdi
öylen ekme(ği)ne bile gakmadılar
ağşama ğadak gakmamacasına halı dokudular
birbirlerine vuruyomuş gibi
kirkit vurdular,
atkı atdılar,
“işde” dedim “işdee”
“Allah da bilip duru,
hep böyle bişiy isdemişiyindir
bi adamın alca(ğı) gız böyle olmalı
alca(ğı)n gız icabında at gibi kişneycek,
yerine ğöre emme çitme de atacak
yerine ğöre guyru(ğu)nu tozudacak
binerken de yanında gezdiriken de
ille at, hemi de Kekliğoğlunun gelin alınan
“ak at” gibi.. halam
ben alıkana bakacam
halam gibi mi.. ne düşünecen yaa
tamam
sırf zenginler deye
evde ğalmış gız gurusu ğibi
onnara “he” deycek, varacak
herkeşin getirdiği nekdibi alcak
“bana ğel” deyenne gaçacak değil ya
o zaman nerde ğaldı asalet..
nerde namıs, nerde din, nerde dinayet
hemi zengin olsalar n’olcak önce insaniyet
kime varsa garı olcak nihayet..
neyise; o ğız’ca(ğı)z oğün gakıp gedemedi
emme; ertesi ğünde ğelemedi
bi taha da o dallara basmadı
çok ma(h)çıp oldu zavallı…
netçede zengin gısmının kendileri deği ki,
“işleri zengin” valla
görmeyon mu, çoluk-çocukları
daha zabahın zeherinde
kimi çiftin gıçında, kimi sürünün peşinde
garıları demişsin, eğile-eğile ahır-hayat,
süpürcez, süt sağ(a)ca(ğı)z deye
gasgambır galmışlar,
uyku yok, dünek yok el içine çıkıvıcaklayın
üst-başları yok
get neneyen zenginniğiniz ellere ğalsın
zati o halıdan keyri de
ebem evden halıyı galdırdı
bi ta(ha) da eve halı zili basdırmadı
keşiğe de yollamadı..
tabi ne de olsa
dedemgilin halları-vakıtları eyi.. duzları guru
gıyametden beri halı dokuyannarı görüyonuz ya
kiminin çatısı bozulmuş,,
kiminin elleri çötümüş
kimi gambır, kimi yampiri,
elleri direziye, makese ğöre şekillenmiş..
kimi dünyasından bezmiş,
kiminin kendi-kendine olmuş-getmiş çoluk-çocukları
kendileri gocamış.. isgeleti çıkmış
dünyaya gelmiş, getmiş, say kı yaşamış..
halam hayat süpürmeye file gaksa,
ebem süpü(r)tdürmezdi asla
onu (y)okarı savar, sonura da o değilden
aşşadan ünnerdi anama
“-gelin beri baaak,…
sen bu hayadı heş görmemin gız-gızım”
yazzık anamın “-edemen-dutaman”
“-ıccık da gızın etsin” deycek halı mı var
elindeki işi gaydı bırağır
ebişir emer gardaşımı sarınır
ya da bize “bakalag olun” deye goyvuru
hemen aşşa seğidir; süpürke çalar,
nece sonura oflaya puflaya okarı gelirdi
halam düğünnerde-bayramlarda keyinir soka(ğa) çıkar
bayram gelirdi soka(ğı)n gatına
kemerini sonuna gadak sıkar
her yerden fark edili(r)di valla,
o boy-pos, o endam
pempe sıkma mor fisdan
sanısın gavak a(ğ)acı salınıyo
herkeşin yüzünün döndüğü yerin tam “hak ortası”nda
halam! o bildiğin artisler file yanında zolda zıfır galıyo
bana aldırmazlardı, hıyarlar
benisem herkeşe dik dik bakar
yeycek gibi bakannara teker teker söğerdim
o yüzden keleklerini doğrar
armıtlarını silkelerdim
..ına ğodumun döllerinin
adımı -nakıs-’a çıkartdılar
şeyimden aşşa Gasımpaşa
de! onu decem,
halam köydekinnerin hepiciğine depeden bakardı
alçaklarda eğleşmezdi
deği yaddan yabandan,
köyden gelen dünürcülere bile
bi “-hoş geldin” bile demez,
yüz vermez,
yüzlerine ğülmez
çay-gayfa eletmez,
hızmat etmez kimseye
“-yaşım da(ha) güçcük
benden böyükler duru(r)kana” deye
geri çeviri(r)di
..
“-gıı gocaya varmayon mu” deyennere
“-goca goca daş düşsün depenize” derdi
Müslüğ Ebe bi tefasında bize ğeldiydi
ona neyise
“-gelen geden yokmu gayrııık” deyince
ebem “-olmamı ay gelin
turşusunu mu gurcaz..?
bobası da verimker emme
bizim abıla kimseleri beğenmeyoru
ağzı (y)okarlarda, eğilmeyoru
hiş aşşadan yemeyoru” dediydi
o’da “-ben onun gadak gözel olsam
ya gadı derin, ya gaymakam
hemi de en gözeline varın”
dediydi, dünkü ğibi gözümün öğünde
o ğün ik-diba halama o ğözünen bakdım
ne gökgızlar,
ne keklik kızlar
ne ekizler,
ne Hacılarda
ne Hacıbeylerde
ne Hacallarda
ne Macarlarda
ne Yörükgızında
ne Ümmülerde
ne Memetlerde
ne Azizlerde
ne Delamatlarda
ne Yakıplarda
hakgaten köyde onun üsdüne
gözel yoğudu
o ğünden sonura halam gözüme
bi başga göründü ne yalan söyleyen
uzun boylu
uzun sarı saşlı
canlı benizli
toplu
galem gaşlı
tay gibi..
gararım garar
ben halam gibi biriynen evlencen
epap da
nerden bulunu(r) böylesi
de! bizi(m)ki de.. iş mi hinci
halam gibi ğözelini nerde bulacan
dünne ğurulalı, halam gibi
gözel gelmiş mi ki acaba da
bulacan
da
alacan…
de!..!
oraya gelecez
gece ğündüz Feyzi Ağbiye
“ortak olaca(ğı)z” deye
didindik de didindiğ anasına sata(yı)n
o ğene ağşamları file evine ğediyodu
biz mütemadiyen orda
paramız Tokmacıklı Göde Feyzi’de birikiyodu..
goya!
!!
bi ğün o!; çıkağeldi
nası höyle gapıda görüvürünce
birden afalladım galmadım mı
ne de olsa köyümüzün adamı
ne vakıt olmuş köyden gedeli
hayal-mayal hatırlayvıdığımda
eli boş, gönnü hoş bi çocuğudu
görsem bilemezdim, emme
sıması Gara Boladı ansıdıp duru
baya bildiğin, Gara Velinin Sucu!...
“İsdambul’a getmiş” deye bi duyduğudu
unuttuuum getdi! aklıma file ğelmedi
kimbili(r) kaş yıl oldu
yemin etsem yalan deği(l)
o an etibarıynan adı file de aklıma ğelmediydi
göz göze gelinşe barabar
çağırdığım türkü yarım galdı
düşüvüdü elimdeki harar
bu nassı sarıldı.….
bi sarılışdık
bi a(ğ)layvıdım, bi a(ğ)layvıdım
ta öyle.. sarılı-sarılı epili bi a(ğ)ladık
görenner file umurumda deği(l)
öğsüz galmış çocuklar gibi
meğerem i(n)sanın burnunun direği sızlarımış
gözyaşı acıymış
i(n)san a(ğ)larkana gözleri de acırmışımış hakkaten
o nası(l) titreye titreye a(ğ)layo
onu öyle gördükçene ben
bana bakdıkçana o..
ömrü hayatımda bita(ha) öyle ağlamadım
emme o ğün kelimenin tam manasıynan ağladım
..
baya bildiğin
Okarı Çeşmenin havızını dıkayıp zabbaha gadak dolduruduk da
en ücra harımlara gadak götürüdüler ya
sahat dutup sıracaklayın herkeşin
sıraydı bilmen ne
gece ğündüz gavga nize
göğerilere su!
işdehe o.. Garavelinin Sucu!
kaş gişilerinen gavga etdiyse
bir bir, sordu sordu a(ğ)ladı
köy gözünde tütüyomuş meğerem
en sevmediklerine bile hasiret getmiş zavallı..
“-burada ne işiniz var oğlum ya
gedin varın.. evize
çığrış-bağrış, gavga nize
olun gedin ayilecek
köyü.. çocukluğunuzu yaşan doya doya
ne o köy, ne o çocukluk bi daha geri gelmeycek!”
senin Sucu o ğün beni aldı,
evine ğötürdü
yolda bile aklıma gelmedik adamları sordu
“Gara Musduk hapisde mi” dedi
“hiş girmedi ki abey”
“..”
“-o orada burada kaçarkana
Sarı Mulla “sulf” etdirmiş”
“sulf mu” dedi
“-hı hı” dedim
“-“anafor” dediler”
..
“-çok para yedirmiş
epili ürüşvet vermiş” dediler
“feleğe söğdü”
çocukluk işde
“-Feleğ Emminin ne suçu var Sucu abi
garibenin teki” dedim
..
“-ben fele(ği)n çarkına söğüyon” dedi
“?”
“-dayıma zenginden, patırondan”
“-patıron Sengetde” dedim
“-bu gahpe fele(ği)n çarkı
güşlüden, puş(t)dan, döyüsden
paralıdan, yalançıdan yanna döner” dedi..
demek kine feleğ emmiden başka köylerde de “felek var
Keklikoğlunun patırondan başda patıronnar var..
“neyimiş ilayı adalet……
beniki benden getdikden sonura
ne işe yarayo devlet
ganun fakire fukaraya, çobana
goyuna can ilazım gasaba et”
yol boyunca söğdü,
gece yarılarına gadak sürdü
sonura pişman oldu
“-bu gonuşduklarımızı kimseye deyiyme” dedi
“-şartlar şart osun demen
birine dersem iki gözüm öğüme aksın
üşden dokuza şart ossun demen” dedim..
bi de evine varana gadak
elimi sıkı sıkı dutdu..
hiş goyvumadı, gucakladı,
saçımı öpdü durdu; zavallı
Sucu’nun evi dediğim de; ev ha! işde
o zaman gözümüzde baya bildiğin evidi de
hinciki ğözümünen pirket bi odacık!!
horda bi betun hamamlık..
bulaşığı da orda yuyo
bi gazoca(ğı)
bi çencere
iki üş gap-gacak
yerde kıyatların üsdünde yazılı bi(r) yatak
dabanı toprak..
Allah ırazı ossun gaz tenikesinin içinde su ısıtdı
beni kendi elleriynen bi ğözel yudu,
sonura fark etdim ki yazzık, bi yandan da a(ğ)lamış,
zabala da yasdıkları file cımcılığıdı
bizcileyin adam yerine ğonmamış
ben fehmedincekleyin de;
“-seni sabınnarkana
gözüme sabın gaşdı da” dedi..
onun verdikleriynen kaş zaman sonura
asvaplarımı değişdirdim
geşmiş gün bana bi gazak keydirdi,
mavı, cedit yeni
boğazı bireç genişidi ya varsın ossun, keydim
Allah bi deği bin kere razı ossun..
köydeki herkeşi sordu, tek tek.. böyük güçcük
maceralar annaddık, gülüşdük
zabbaha gadak gonuşduk
okardan aşşa, sıra bi(r) eve ğelince durduk
ikimiz de biliyoduk
ne o sordu, ne ben annatdım,
o maragdan ölüyodu işin aslı biliyodum
ben de “deyen” deye canatıyodum..
herkes biliyodu, biz de biliyodum..
gelin oldu gurbete Doyduk..,
“geşdi getdi
artık unut getsin” diyemedim.. susuşduk
anlatmadım benikinden de
sırt sırta yatdık uyuduk..
uyumadan önşe
habarımız yok gibi
ikimiz de
çinizimizi çeke-çeke
a(ğ)layoduk
unut diyemedim, unuttuk
ürüyamda Doyduk..
sanki gorkuluk
zayııff.. hasda.. perişan
..
halam
anam
agam
ebem…
dedem
Doyduk abamın anası dezem!
sustum
susuşduk
say ki uyuduk..
sanki unuttuk..
taha ertesi ğün Sucu agaynan
Feyzi A(ğa)ya vardık, bereket işdeymiş
“-bobası gelsin deye habar etmiş,
ben Memedi köye yollaycan
bi-zamet hesabını görüvü” dedi
!
“-nalet olsun demez olaydı elle!?
Feyzi A(ğa) bana bi hesap çıkardı kiynee
bu ne taksi.. ne taksisi len, ana döyüsün dölü
gelirkene bindiğimiz taksiyi bile yazmış üsdüme
iyi de; beni bindirdi de kendi yayan mı yörüdü mü
..
Alla(h)p da bel okuna versin imii
başdan aşşa galem-galem işlemiş her bi-şeyi
…
bu ne kira! kirayı da bana gaydetmiş demek
bu ne yemek!
aş, ekmek, yağ, duz, garabüber
terlik, traş, cam fener
??
alttarafı terliği işyerinde keyyon
bir tefa saçımı kırkdırtdı
esgiden gırık iki tabak cam dakdırtdı
gece hırsız-mırsız olur bakarsın diye aldığı fener
hepsini bilfiil benim hesaba yazmış
masebesi eyiymiş hak geçirmemiş.. Allahı var..
öyle ya ben olmasam cam dakdırtmazdı,
yalan deği(l) feneri bana aldı
gazocağına gazya(ğı), çakmakdaşı
sanki üş yıldızlı otelde yatıp-gakıyoz
modayı takip ediyoz
Londura asvaltında geziyoz
aşcı dükgeninde gönlümüzün isdediğini yeyoz,
anamın köyden gatdığı bulgur, nofut, mercimek
bişiriyoz-daşırıyoz, barabar yeyoz bulaşığı ben yüyon
netçe; bizim yö(v)miye bi kira bile etme(ye)cek
atöllenin bi gıranında serili
kendi yata(ğı)mızda yatıyon-gakıyon
aşıtlatdıkda ıçcık kesdirivireyin dedim miydi
olmadık zılgıdı fırçayı yeyon
Feyzi A(ğa) “-ben gediyorun
istop etdiriseniz,
zikorta attırısanız
ip gopa(r)tdırısanız dininizi ..kerin” deye
peş-peş fırça atıp; gazı verip gediyo
bi oraya, bi buraya seğidiyon gari
sabısına yaltaklanan gupay ğibi
neytçe(ği)mi şaşıyon
imkan mı var gözünü gırpacan”
gece yarısından sonura bile
eyraltı canım geçividiyse
gan-ter içinde tingedek düşelek uyanırın
hafta geşdimi geşmedi mi ne;
Feyzi ağbi haftalığı vermeyinşe
Sülemen de gaçınca bi başıma ğalmışıyın
zimmetlenmiş atellenin bütün meşakkati üstüme
meğerem oda iki sokak aşşaya gaşmışımış
cumartesi dedimiydi, haftalığını alırımış
meğerem Sülemen benden akıllıymış;
sora sora Sucu’yu tanıyan birine ıras gelmiş
o haftasonu haftalığını alınca barabar
çalışdığı yere ğetmiş Sucu’nun yanına varmış
durumu ona annatmış böyleykene-böyle
benim habarım mı var
neyise işde!
hani yok mu Sülemen düğün uçu da olsa
Öteyüz’e aşdı.. düğün de olsa Arızlı’yı gördü ya
çok gezen bilir dedikleri bu olsa ğerek
salahana da ossa Sülemen İsdambul’a dutundu
anasının gözü de ossa Gara Memet yuduldu
Feyza A(ğa)ya gelcez
normal zamanda uyurkana bile
beni hafakannar basardı
ürüyamda bile çıbartırdı her yerimi
gan-ter içinde fırlardım yerimden
acırdı-sızılardı yüzüm, dayak yemişiyin gibi
işin aslı Feyzi Ağbi beni
hakkaten hiş döğmedi
Allah razı olsun, ıccık taha çalışsam beni
atellesine ortağ etceğdi..
döğmedi emme!
bakışı yeterdi ki,
gopçaları salarsın bi dee
işden atarsa deye ödüm sıdıyodu valla
nere getçen gocaa İsdambolda,
“İstambol insanı yutar” dedileridi köyde
beni yudalı ne vakıt olmuş işin gerçe(ği)
emme Feyzi A(ğ)bi beni hiş döğmedi
nayeti senin Göde Feyzi
“-ben bi hesabını çıkarayın bi
…………..
bobasına yolların” dedi
………….
elini öpdüm “hakkını halal et” dedim
adam başımı ovşadı
“-halal ossun” dedi..
“-ne zaman çalışmağ isdersen gel”
“-tamam abi” dedim
“-burası senin evin sayılı”
“……….”
“-burada emeğin var”
“……………..”
“-burası senin sayılı”
“………..”
“-sana bu işin eciğini-cücüğünü ö(ğ)retdim
..
emeğim mar üsdünde emeğim”
sırtladım çenteyi,
elleşdik baleyi..
haydi!
vurduk kendimizi Bayrampaşa köprüsü
Sucu Abi beni kendi eliynen götürdü
Topgapı Garacına,
biladımı alıvıdı sağ ossun..
epili bi bekledikden sonura
sahatından çoook, çok sonura
kagdı bizim otopus
işi gücü de varıdı belki emme
sahatlarca otopus dükganının öğünde bekledi neyeyse..
ben o Aşşamelleyi bilen adama bakdım
asbabını değişdirmişdir belki de
herkeşi o sandım
“abey ben gederin” deye izbar etdim
ı ıhh
“-beni uğurlaycak kimsem olmadı Memet
heş değil uğurladığım biri ossun
hu fakır hayatımıza
birini beklemeyi çok görme bana”
..
“vardım deye bana habar et
emme beni gördüğünü kimseye deyvime
benden kimseye selem deme
neyesini sittiret..”
?
“-uykum gaçar benim”,
“-imkanın olusa bi(r) habarım ossun
başga bişi isdemen senden”
..
“-nekdip yaz havadislerden,
sakın mola yerlerinde inme
aman deyen dıkkat et.. sapıdırsın,
şaşırırsın, uyuyağalırsın aman deyen!
otopusu gaçırısın”
yanımdakı Yalavaş’lıya
sıkı sıkı tembih etdi beni
“-aman deyen abey..
bizim biladere sahap çık
eyi göz-gulağ ol
köyden dışara çıkmadı
yol iz bilmez” deye..
“-Yalavaca varınçaklayın doğru Cöbe Emmiye get
bu abey biliyomuş evini, onnar da yatarsın
bazar arabasıynan köye gerdersin
emme sakın Göğcelli Köprüsünde enerin de
köye dırmanırın deye aklına ğelmesin
imi asdanım”
belki ikki sahat sonura gakdı otopus
gakana gadak bekledi, gözleri bendeydi
otopus çalışınca barabar bi sarılışdık
bi a(ğ)ladı kii, herkeş bize bakdı
herkeş a(ğ)ladı valla kimse gonuşmadı
hanı bi fakıt..
geşmiş gün Feyzi abi bişi yollamadı tabi de
belki.. borşlu çıkdık haralda ki
nası utlandık
“ya köyüne ğelince bizim köye geli(r) de
agamın yakasına yapışırsa” deye
gene de Allah razı olsun
alacağını da isdemedi
belki fifdi fifti
belki de vizdanı elvermedi
de
borcumuzu silividi
neyise..
adam, yol boyunca hep bişiy sordu durdu
emme ben ona ne annadayın
iplik bükümünden başga
bobin bilmez, gavara desem annamaz..
çulfa desem cahal sanır..
duraklarda adam zorunan endirdi
tufalete ğetdim, parası ondan
yemekler bahalı olduğundan kimse yemezimiş de
“bozuğ olurumuş”
bi-kaş sefer o yüzden birer çorba işdik, zornan içirdi
emme bilmen ya; bi ekmekden fazla yedim her tefasında
basdım gara büberi.. gırmızı büberi
bandım somun ekme(ği)ni, nası ossa bedafa!
bizim otopus ha deyinçe gakmadı
belki ikki sahat bilmen neyeydi
yörüdük, apdashaneye ğetdik
o amca beki üş dört cığara işdi
bana sakın “cığara işme” dedi
“ben başım dönmesin deye içiyon”
“beni anamınan garım buhale getirdi”
“ikisi de tahtalı köyü boyladı emme fakırlık” dedi
“o(ğ)lunu evlatlık vermiş İsdambola”
ordan geliyomuş
“gurtulu i(n)şallah” dedi
“i(n)şallah” dedim
adam habire bişiyler annatdı emme
ben fira Belkıs’ı düşündüm …
halama gediyon deye seviniyon
Belkıs neyderkine deyon
yol boyu
Belkıs da Belkıs
“-gerçekden de yolboyu “O”nu düşündüm
Feyz(i) abiye ortak oluruna olmaz ilk işim
arka tarafa bi pencere taha aşmalı”
onnarın balkunu ğören
goca dünnada bi Belkıs bi de ben!
atellenin onnardan yanna çiçekler dikmeli
aynı Belkısların balkondahı çiçeklerden
höyle aşşa do(ğ)ru sarkmalı
çiçeklerin çiçek açan dalları
her fırsantda Belkısına(n) bakışmalı
çiçekleri sulama mahanasıyınan
budama çiçeklerinden tohum, dal isdeme
höyle Hekmet a(ğa) ya yakalanmadan
goya “çiçek göçürme”
finde verme mahanasıyınan”
anasıynan tanışmalı, annaşmalı
Belkısınan gonuşmalı
“-yol boyunca Yalavaca geliyokana
hep Belkıs’ı düşündüm, hayallamak bedafa
sanısın bindiğim otopus köye deği(l) de
köyden İsdambula gediyor sıfırüçyüziki
“garibim” hinci neydiyodur,
zavallı gene balkonda oya işlemişdir
getdiğimi sormuş, ö(ğ)renmiş midir?
her zabahkı ğibi marağınan
mutfaklarının pençeresini açmıştır;
bizim işyerine doğru, maraklı maraklı
bana bakmış durmuşdur zavallı
sırf bana işaret etmeğ uçu(n)
gardaşlarına ünnemişdir “feruduunn ferudun”
hinci balkuna çıkmalı, dünna durmalı
Belkısım da garşımda olmalı
gece ışığı yakıp yakıp söyündürmüşdür
balkondakı kerevete oturup
elindeki oyayı işlemeyi unudup
benim ip çuvallarını
sırtlanmamı beklemişdir
gene içi ga(l)kmışdır,
gene yazmasını boynunun arkasından ba(ğ)lamışdır
omuzlarına dökülen sarı saşlarını
ensesinde toplamışdır
yüzüne düşen kaküllerini
gula(ğı)nın arkasına sıkışdırmışdır
Feyzi ağbi memlekete ğetdiğimi demişdir
duymamalı, üzülmemeli
Belkıs’a gıymamalı..
belki Belkıs; Feyzi Ağbiye sormuşdur
ö(ğ)renince neytmişdir
geri varcağmı ummuşdur
belki benim yerime işe giren biri olduysa
zavallı beni zannetmişdir
emme çuvalları yüklenmesinden
ben olmadığımı fehmetmişdir
o guvatsızdır, benim gibi galdıramamışdır
benim bi çırpıda galdırıp, sırtladığım gibi !..
imkanı mı var, merdimenneri çıkaramamışdır..
ilk gördüğünde içi gakdıydı Belkısın,
yüreği ağzına ğelmiş gızın..
yavıklım Belkısım
beni her gördüğünde içi ga(l)kardı..
Belkıs, bal kız, gül kız bambaşgaydı
Belkıs Sabah Meleği demeğimiş, Feyzi Ağbi dedi
bana ğalısa da cahan gözeli
benisem ufak-defek bişiyin
emme balle çuvalı iki ğatımıdı
evelallah;… “bana mısın” demezdim
omuzladım mıydı balleleri, iki ğat yokarı
merdimennerin sonuna doru varalakdan
ıçcık dizlerim titiremeye başlardı
emme gene de “yeğitliği elden bırakma”zdım
neye dersen Belkıs gücüme güç gatardı
..
“-emme bobası; işin aslı sevimli, mülayim biriydi
yolun garşısındahı fabırkanın bekcisi
len zati fabırkanın her tarafı örülü çivili telinen
her yan pamparlak şavklı, bekçi ne işe yarayo bilmen
zenginin parası çenemizi yoruyo neyden?
dünna ğurulalı böyle, ne ğelir elden
emme adam geceleri dolaşır, neyeyse? sahatları ğurardı
bizim tarafa ğelince dik dik bakardı, bana gözdağı
bir kaş sefer Belkısın pençeresine dalmışıkana yakalandımıdı
adam söztemsili çekse vursa beni, haklı.. iresmen namıs davası
hırsızlığ uçu fabırkayı gözetleyodu dese n’olcak
ganun, hökümet ondan hesap mı sorcak
emme bana gıyamazdı
emme “gazın ayağı” öyle deği..
adam “-bu çocuk böyle çalışırısa
ilerde çok fabrıka sahabı olur
buna ğızımı vermeyen de
aylak aylak gezen
elinden hiş bi iş gelmeyen
patıron çocuklarına mı vereyin” demiş ya
“hazıra dağ dayanmazımış” da
Feyzi Abi hep söyler idi
Feyzi Abi “-ülen Memet garışma!
düğünüzü de ben yapacan anasına satan
parayı netçen ben ta ..ına ğoyan
atellenin üstüne bi ğat çıkarız
kira-mira da vermezsin
tapısını da sana alırız
oh ne ır(ah)at
yan gel yat
ne şanslı adamsın”
..
“zati anası da gızının
uzağa ğetmesini isdemez canım
………………….
ulen o(ğ)lum ne şanslısın ……… oooof of
ülen gapba felek bu sene hep sana hızmat etdi
ne şanslısın o(ğ)lum valla
sana bi piyango çekdirecen
anasına satayın taa
nere ğederse ğetsin ikibuçuk lira
!!?
dün köyden geldin
böğün iş sahabısın
yarın İsdambulun en gözel gızını Belkıs’ı alacan
bi de bana bak
senin gibi genş değilin, beker değilin
getmiş bi de bok yeycek gibi
köylük yerden evlenmişiyin
atsan atılmaz, satsan satılmaz..
yetmez dört dene de sıpa
cekedini üsdüne at gebe galıyo
dinine yandımın garısı, şaşdım valla
ah ulen Memet
senin yaşındayakana benim elimden dutup da
İsdambol’a getiren biri olsaydı var ya!
dünyanın ..ına ğordum valla
İstambolun yarısını alı(r)dım..
emme sen!?; …………..
“ağaç yaşıkan eğili(r) demişler” misali
hinci bile benden fazla usdasın
ulen Memed bi eğsiğin müşderilere mamele
üsdüne üstlük müşderilerin de
hepiciği seni seviyo hıyara(ğa)
oca(ğı)ma incir ağacı dikdin len kerata!
..
valla-billa mahvolduk
“ne ğadar dıgkatlı çocuk
bin kere maşşallah
hiş ip gopartmamış
Memed geleli beri
galite artdı” deyollarımış
Feyzi Abi öyle deyo
“-böyle ğederse
bu çocuk senin işini elinden alı(r)
kendi işini gurarsa da
gusura ğalma biz onu tercih ederiz epap darılma
tamam sen eyi-dürüs i(n)hsansın emme
dosluk başga, ala-vere başga
önşe galite derlerimiş”
Feyzi Abi öyle deyo
“-ülen olum sen benim oca(ğı)ma incir dikecen yau
hu yaşdan sonura
elimden başka bi iş de ğelmez kine
de(ğir)mana çırak mı duracan gay(r)ı
belki beni yanına alısın
ne de olsa usdanın
İsdambula gelmene sebeb benin
sana bu usdalığı veren benin
da(h)a ne isdeyon len
puşt!” Feyzi Abi böyle deridi
çok mert bi adamıdı
beni çok severdi
tabi ben de onu.. gerşi başga kimse yoğudu ku
bildiğim, tanıdığım
beni kıskanırdı kimseynen gonuşdurtmazdı ki
birine “mer(h)aba” deyceğ olsam
işine bak derdi
azarlar gibi
sonura o gosgocaman adam
yanıma ğeli(r)
omzuna elini ğor
sesi kısılı(r)
dokunsan, bişi desen a(ğ)laycağmış gibi
gözlerini gaçırı(r)
“-sen bana en birinci epabımın emanetisin
saçıyın kılına helal gelsin isdemen
bi sıkıntına gönlüm ırazı gelmez
bu atellenin yarısı senin” der
..
sonura da neyeys ezertelir
“-o(ğ)lum biliyon mu gonuşduğun adam kim
burası İsdambul, soyallar
yankesicidir bunnar
her işlerinde bi hayınnık vardır
yonanı burda
ermanısı burda
hırsızı burda
seni salak,
enayi bellerler
elinde(k)hini, avcında(k)hını alıvırlar
zuvudur galırsın
…
da..
neyim varıkı benim
neyimi çalacaklar
adım atmaya dermanım mı var..
çok yaşayan deği çok gezen bili(r) derler ya
Feyzi abi bi derya, o hesap,
İsdambulu gezmeyen hiş bişi bilmez
…
o gene her zamankı nutuklarından birine daha başlar
selam alıp vermediğin adamdan
zaral gelmez
ce(h)enemin yolunu
senin benim gibi iyi dürüs(t) adamlar yapmış
hırsıza üşkatcıya yapdırsalar
değil mi; kediye ciğer
hayına silah teslim edilir mi len
eninde sonunda kendi girceği yer
illa bi yere bi hayınnık eder de(ğil) mi”
“-evet abi”
ağanın biri; atına eyi bakıyoru deye
“ben ölünce atım seyisindir” senet vermiş eline
seyisin ilk yapacağı iş nedir sence
ağayı zehirleme elbette”
gene “-evet abi” derdim tabi
ne dediğini annamak farz deği(l)
onu da deyen
buranın ilk şartı “abi” demek
emmi, amca yok
bi(r) de “he ye”
Feyz(i) abi belletdi..
Belkıs’a gelecez
Belkıs uzun saşlı
zayıfçana ğözel bi ğızıdı; halam gibi…
Bayrampaşanın en gözel gızıydı
daha doğrusu Bayrampaşadakı tek gızıdı
bi sürü o(ğ)lan varıdı da
hepisi zir-zop, o bi bana bakarıdı
beni bekleridi
sırf bu yüzden
İsdambula geri ğaşmayı çok düşündüm
anam “bunun ayağını bağlayalım”
başını iki, ayağını dediğinde
aklıma Belkıs geli(r)di, dünna dururdu
bigünah Belkıs; o beni bekleyip durukana
başka biri o’na ihanet olurdu
“-benim İstambul’da havas olduğum
yolumu bekleyen bi ğız var Belkıs” deyceğdim kaş di(ef)ba
kendimi zor dutdum
o beni beklese de, ben kendimi o’na ilayık görmedim asla
..
işallah esgerliğim İsdambula çıkar da
dikilirin garşısına
aradan 7-8 yıl geşmiş, hâlâ, o beni bekleyo(ri)sa
benim burada
başga biriynen evlenmem, yakışık almazdı
netçede onu mutlu edememek de vardı”
“-adın ne”
“-Mehmet Çay”
“-nerelisin”
“-Yukarı Tırtarlı”
“-Aşağı Tırtarlı olsaydın
…………………..”
“-elin İsdambul’lu adamı
ne bilsin Yokarı Tırtar’ı
Belkıs’ı almalı
İsdambulla bizim köy
dünür olmalı
o zaman da tanımazlar mı?
..
İsdambulluya bizim köyü
Yokar(ı) Tırtarı
tanıtmalı”
neden olmasın!
Belkıss
Hekmet Amcaa
Huriye Teyzeee
Belkıııss
Nergiiiss
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.