İbrahim Müteferrikaʼnın matbaayı ne amaçla getirdiğini bir kavrayabilseler keşke...
Nerede bir internet fenomeni görsem kitap çıkarıyor. Yazarım diye ortalıklarda dolaşıyor.
Kitap yazmak çok zor ve marifetli bir iştir. Yaşamadan, görmeden, okumadan yazamaz ki bir insan değil mi ama?
Kitap çıkarma demiyorum yanlış anlaşılmasın. Yeteneğin yoksa bu işlere karışma gözünü seveyim. Bunu Edebiyat, Felsefe vb. diye insanlar okuyor. Bu etken daha çok genç kitlesinde var.
Tamam ben de az çok şeyler yazıyorum ediyorum ama kitap çıkaracak seviyede değilim. O seviyeye gelir miyim bilmiyorum.
Ne kitap içerikleri gördüm insanları kanser yapacak düzeyde. İnternet fenomenlerinin hiçbir kitabını okumam tavsiye de etmem. Çok da şey kaybetmediğimi düşünüyorum. Bunları Türk Klasikleriyle adını altın harflerle yazmış sanatçılarla aynı kalıba sokmak saçmalık diz boyu. Peki Türk Klasiklerinden insanlarımızın haberi var mı? Adam Türk Klasiklerinden birkaç tanesini sayar mısınız diye soruyor insanlar Bilmiyorum diye cevap veriyor 🤦‍♀️. Elbette bilenler var ama ben genel olarak ifade ediyorum.
İnternet fenomeninin bir kitabını okuyorsun diyelim geçmişi ne?
“Instagramʼa fotoğraflar atmış, Twitterʼdan yazdıklarından dolayı gündem olmuş.” gibi... Bir kalabalığın içinde olsa iki kelimeyi bir araya getiremez.

Miraç Çağrı Aktaş : Sen 17 Yaşımsın
Şeyma Subaşı : Sadece Şeyma
Nilgün Bodur : Sen Gittin ya Ben Çok Güzelleştim
Miraç Çağrı Aktaş: Bana Seni Seviyorum Deme Evlen Benimle
Norapella : Bir Gün Yine Aşığım

Toplumun Edebiyatʼa olan bakış açısını bu kitaplarda ve benzerlerinde buluyor. Tabii ki sadece Edebiyat için geçerli değil. İnsanın şunu diyesi geliyor: “Kitap çok güzeldi, bir daha da yazma!”.

Acınası bir durum ki ülkemde gündemde olan, popüler olan, özenilen, sevilen topluluk var. Böyle toplumda insanın yaşayası gelmiyor. Allah bizlere aydınlık versin ❤️.