Geçen hafta bir arkadaşımızın hastalandığını duyunca, arkadaşlarla birlikte evine ziyaretine gittik. Arkadaşımız hastalanma sürecini, acil olarak nasıl hastaneye yetiştirildiğini, hastanede müdahale edilmesi ve hayata döndürülmesini bizlere anlatarak, sözlerini “Anlayacağınız öbür tarafa gidip geldim” diyerek bitirdi.
Ben muziplik olsun diye öbür tarafta ne var ne yok, durum nasıl diye sordum:
-”Vallahi kimseyi görmedim, hiçbir şey hatırlamıyorum” dedi, bunun üzerine arkadaşlardan biri anısını anlattı:
-“Birgün bir yakınımızın cenazesine gitmiştik. Defin işlemleri bittikten sonra başsağlığı dilemek üzere evinde toplandık. Ev halkının bir kısmı saçını başını yolarak ağıtlar düzüp ağlıyordu. Bu ağlaşmalar arasında, orada bulunanlardan biri “lütfen ölmüşlerimizin arkasından böyle davranmayın; elbette üzüleceğiz, gözyaşı dökeceğiz, ama saç baş yolup bağırmadan yapacağız. Çünkü bu tür hareketlerin ölülerimize hiç bir faydası olmaz” dedi ve gördüğü bir rüyayı anlattı:
-“Ben ölmüşüm bir baktım ki etraf tamamen bembeyaz kefenlenmiş insanlarla dolu. Rüzgarda sağa sola yatan ekin başakları gibi meftalar bir sağa yatıyor bir sola yatıyor. Yaklaştım onlara neden böyle bir sağa bir sola yatıyorsunuz diye sordum. Bana dünyada ki insanlar bizler için dua ettikçe, hayır ve hasenatta bulundukça bizler seviniyor onun için bir sağa bir sola hareket ediyoruz” dediler.
Demek ki vakti gelip ahirete intikal eden yakınlarımızın arkasından saç baş yolarak, ağıtlar yakarak ağlamanın bir faydası yok; onları seviyorsak onlar adına hayır ve hasenatta bulunup dua ederek onları sevindirmeliyiz. Allah hepimize arkamızdan dua edip hayır hasenat yapabilecek evlatlar nasip etsin.


Fevzi GÜLTUNA
27Mayıs 2019 /ANKARA