Hayat dediğimiz,kimine uzun,kimine kısa gelen, evrene yaptığımız bir sunumdur
Bu sunumda ınga ile başlayan bir ömür,ölüm hıçkırıkları ile biten bir yaşam biçimi
Yani beşikle mezar arasında geçen ama acı,ama tatlı,ama hayal kırıkları,kırgınlıkları,yanılgıları,yanılmışlıkları,şaşkınlıkları gizzemleri bünyesinde barındıran bir süreç

Bu süreci insanlık,gerek manevi dünyası ile,gerek beşeri bünyevi dünyası ile vicdanı,izanı şansı kaderi ile yaşar
Hayatımızda olmazsa olmazlardan,köşesi yanık göğüs kafesinde yıllarca imtina ile saklanan hayatın gerçek yaşamışlıkları gün gelir vicdanlara sığmaz taşar
dost bildiklerimiz yakın bildiklerimiz ahbap ve akrabalara gerek yazılı,gerek sözlü sunumlarla nesilden nesile, kulaktan kulağa aktarırız

Doğa ve evren aynı potada gün doğumu ile başlar, gün batımı ile gizzemli bir atmosfere girer
Fani olan insan, bu gün var yarın yok olabiliyor,sadece anılarda,yaşanmışlıklarda ölümsüzleşen fotoğraflarda zaman zaman boy gösterir

İnsanı insan yapan değerler, insanlık tarihinde iz bıraktığı sürece kolay,kolay unutulmazlar
İnsani değerlerden yoksun kişilikler, bir sabun köpüğü gibi insan belleklerinden bir süre sonra silinp gider Sanki doğmamış,sanki yaşamamış gibi

Birde insanlık tarihine zulüm,işkence kin,kibir ,benlik ile geçen tarihin kara sayfalarına geçen gelecek çocuklarını ve torunlarını insanlık tarihinde utandıran yaşamlar, hayatlar var
Bunları örneklendirmek günümüzün teknolojisinde çok dah kolay, geleceğin aydınlanması bilgilenmesi ders alınması açısından

Bir ata sözü derki “At ölür meydan kalır,yiğit ölür şan şeref kalır” işte böyle bir şey
Buda evrene insanlığın asaletin,özün,medeniyetin,fazilletin,bigeliğin,cesaretin sevginin saygının,şevkatin huzurun güvenin mutluluğun bir sunumu

Yaradandan ötürü Yaradılanı sevmek, olmazsa insanlığın olmazı olmalı
İşte ben işte insanlığa bakışmı,işte evrene olan sorumluluğum ve sunumum
Saygı ile arz olunur

Ali Cemal AĞIRMAN