8
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
2414
Okunma

Belki bir on , on iki yıl oluyor ve ben çok hastayım...hep yatan artık hiç ümitler kalmayan bir haldeydim.Mart ayı idi, herkes apartmanın bahçesinde piknik yapıyor diye yandaki arkadaşım bana gelip (-Hadi seni de çıkarayım hava al biraz) dedi. Ben, iki adım yürüyemiyecek kadar halsizdim, o nun ısrarı yardımı ile çıktık bahçeye. Bir banka oturduk,hava güneşli ve güzeldi...her kes bir şey le meşgul ,top oynayan çocuklar sanki bir eğlence yeri gibiydi bahçe.Uzun zaman dışarı çıkmamıştım,hava beni canlandırdı gibi ama bir insan hep aç mideyle nasıl iyi olurdu...bu arada çöp kutularının birinden bir sesler geldi,arkadaşıma bakmasını söylediğimde o bir gazete parçasına sarılı bir şey getirip ayaklarımın dibine bıraktı.Bu bir yeni doğmuş kedi yavrusu idi...
Gözleri henüz açılmamış,üzerindeki kordonu ise gazeteye yapışmış bu kordonun etrafında dönüp duruyor mız mız ağlıyor gibiydi kedicik.Arkadaşım:- burada açık havada ölsün bari dedi.
Allahım kim bunu böyle bir et parçası gibi sarıp atmıştı çöpe!
Dayanamadım öyle seyretmeye,çocukları çağırıp,zaten seyrediyordu birisi, onlardan markete gidip bir kutu bir jilet alıp gelmelerini istedim...istediklerim gelince,jiletle kedinin gazeteye yapışık kordon ucunu kestim...ben de bu arada biraz canlanmıştım,kediye öyle içim acıyınca.Sonra onu kutuya koyup yine arkadaşın yardımı ile eve geldim. Artık bu kedi ile ilgilenerek nasıl hayata geri döndüğümü, ikinci bölümde yazacağım.