- 398 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Maastricht Şehiri ve Onun Güzelliği
Adını Fransa’nın Plateau de Lengres bölgesinden çıkarak kıvrıla kıvrıla akan Meuse Nehiri’nden alan bu nehir, yüzlerce kilometre yol alarak Fransa’dan sonra Belçika’dan geçerek ve Hollanda’da denize dökülen Maas Nehiri çevresinde oluşmuş tarihi bir şehirdir Maastricht. Maas Nehiri 925 kilometrelik bir uzunlukla Aare Nehiri’nden sonrada Avrupa’nın en fazla su rezervelerine sahip olan ve Rhein-Maas–Delta nehir sisteminin ve güney akımının etkisinde kalan coğrafik bir oluşumdan meydana gelmiştir.
Maas Nehiri bu şehirin adeta tacıdır tahtıdır, bereketidir, ekonomisidir güzelligidir, sanatıdır, edebiyatıdır, müziğidir, resmidir, Hollanda’nın ince zekasının Ortaçağ’dan kalma yapılarıyla günümüzün modern anlayışına adapte ederek klasik bir tarz oluşumunun yaratıcısıdır bu şehir. Sizi „merhaba“ diyerek karşılayan mütevazi ana „Gar’ıyla“ kucaklarken size yaşayacağınız mütevazi ve mükkemmel bir günü de gönüllü armağan edecektir Maastricht. Avrupa Topluluğu’nu Avrupa Birliği yapan tarihi sözleşme de, Maastricht Kriterleri denen kriterlerde hep burada son formuna bürünerek yasallaşmışlardır. Bu tarihi kararlar kadar, şehirin tarihi de çok ilginç ve uzun bir geçmişe dayanan ikibin yıldan fazla bir geçmişe sahiptir. Almanya, Belçika ve Fransa kültürünün harmanlanmasından oluşan bu kent bu kültürleri Hollanda motifleriyle bezeyerek ortak bir yaşamında halklar arasında ve barışçıl bir şekilde sürdürmenin de mümkün olduğunun kesin kanıtıdır. Bir anlamda ülkemizin Antakya şehiriyle de kıyaslamağa kalkılsada, Antakya bütün olumlu yönlerine rağmen yine de Maastricht’e hiç bir konuda yetişemeyecektir maalesef. İki şehiri de iyi kötü tanıyan birisi olarak bunu kesinlikle reddediyorum ben. Yine de kişisel önyargılarda uzaklaşarak bağımsız bir karara varma olasılğı mümkündür bu kıyaslama konusuna gelince.
Maastricht, düzenin, nizamın, prensiplerin, kuralların şehiridir yüzünüze gülümseyen. Dar sokakları, tarihi köprüleriyle, üniversitesiyle, katedaraliyle, kafile kafile turistleriyle, güleryüzlü insanlarıyla, kafeteryaları, restoranlarıyla, publarıyla, işadamlarıyla, otelleriyle, motelleriyle, pansiyonlarıyla, meyadanlarıyla ve de uluslararası karizmatik kafasıyla da Avrupa’nın zentral şehirlerinden birisi olmak için çırpındığı attığınız her adımda kendini size gösterecektir. Bu karakter mimari yapısında da abartısız bir şekilde gözünüze batacaktır başınızı çevirdiğinizde. Gönlünüze göre içeceğiniz herhangi bir kafeterya daki kahvenin veya kapuçinonun tadınada doyum olmayacaktır kesinlikle… Tarihi olarak da ticari yönden hep bir çekim merkezi olan böyle liman kentleri Maastricht’die hep anlamlı kilmıştır. Romalılar’ın „Mosae Trajectum“ olarak adlandırdıkları bu şehir Romalılar’ın German Bölgeleri’ne yaptıkları akınlar için de hep anahtar bir role sahip olmuştur. Tarihi kayıtların düştüğü notlara göre, Roma Kralı Kaiser Augustus (M.Ö: 27 – M.S: 14 yılları arasında Roma Kralı olmuştur) German yönüne gitmek için ilk köprüyü yaparak, şehirin tarih sahnesine çıkışına da sebep olmuştur. Maastricht böyledir işte,size her anı yaşatabilecek kadar seviyeli ve kapasitesi zengin bir şehirdir. Ben bu şehiri görene kadar Almanya’nın Heidelberg Kenti’ni en güzel şehir olarak hafızama kaydetmişken, Maastricht’i gördüğüm günden (22.06.2013 traihinde sevgili eşimle beraber bu şehire gezmeğe gittik) beri artık hafızamda „şehirlerin tacı, nizamın ve temizliğin başkenti“ olarak yer etmiştir. Burası uluslararası bir kategoriye de sahiptir ayrıca. Belçika, Almanya ve Fransa üçleminden dolaylı ve doğrudan etkilendiği için şehirin sokak isimleri bile renkli bir çeşitlilik göstermektedir dikkatli bakan gözlere. Mutfak olarak elbetteki, herkesin beğendiği yemek ayrı olduğu için burada „zevkler ve renkler tartışılmaz“ ilkesi kendini göstermektedir. Ama zengin menü listelerini okuyarak bu kanıya varmak en terci edilen yol olsa gerek. En güzel olan davranış biçimi olan şey ise garsonların sizi Türkiye gibi sıkboğaz etmeyisleridir burada. Hiç bir garson size Türkiye’deki yavşaklığı kesinlikle göstermeyecektir, genelde kibar ve mesafeli davranışlarıyla, önce yerinizi almanızı, arkasından menü defterinin size sunulması azami kibarlığın genel Alafranga ölçütü olsa gerek burada sergilenen davranışla… Yer kendinizi Eminönü ya da Ortaköy’de hissetmiş olabilirsiniz ama bu hissedisten öteye gitmeyen bir his olarak kalır beyninizde sadece. Şehir evinin kondurulmuş olduğu görkemli ve mütevazi binanın etrafındaki alan dar sokaklarıyla beraber kibar çarşısını da, dar sokaklar arasına sıkışmış pahalı butiklerini de, kuyumcularınıda, çay bahçeleri havasındaki kafeteryalarında yüzyirmibin şehir sakinine ve binlerce turistine hizmet vererek bütçeniz oranında sizi ağırlamağa kalkar. Achen Liege Maastricht üçlüsünün ve Hollanda’nın tartışılmaz en güzel kentidir.
Hollanda’nın güneyin de olan bu kent kendine has bir sıcaklik da barındırır yüreğinde. Burada lehvaların yön tespitine kesinle bir anlam veremezsiniz. Sokak lehvaları güzel gravürlere yazılmış yazılarıyla ve oksu uçlarıyla size bir yön tespitini sunarlar, ama bu bazen sizi yanılgılara götürebilir. Bunu önlemenin en iyi metodu ise dükkanlardan birisinin içerisine dalarak ve kendinize güvenerek çekinmeden soracağınız soruyla kesinliğe kavuşacktır yön tespit çalışması olarak. Ya da landaki kahvelerden „Cafee Zondag ya da Twee Heeren veya Take Five“de biraz dinlenerek ve kahve içerek de eğlenme imkanı bulacaksınız Maastricht’de.
Evet, bu karizmatik şehiri sadece kitaplardan ve belgesellerden izlemek istemiyorsanız, birebir canlı yaşamak istiyorsanız, orada bir veya bir kaç gün geçirmek istiyorsanız, kalssik ve modern yapı tarzının mimarideki orient – oksident ikilemini kendi gözlerinizle gözlemlemek istiyorsanız, ya da bu şehire özgü „Zuurvlees“ yemek istiyorsanız, ılgın ılgın akan Maas’a bakarak şevgilinize, eşinize bir kaç dizelik bir şiir okumak istiyorsanız, anılarınzda bu kentde de bir gün geçirmek olsun diyorsanız ve ileride nostalji yaratmak niyetindeyseniz ve tarihi bir katedrale doya doya bakarak gözlerim kamaşsın diyorsanız, geçen yük şileplerine el sallayarak huzur bulmak amacınız varsa ve daha yüzlerce sayamadığım güzelliği, „şehirlerin tacı, nizamın adını“ aradığınız bir kent düşlüyorsanız, „buyurun size Maastricht“ diyoruz biz, saygıdeğer eşimle beraber. Korkmayın, Hollandalilar düşündüğünüzden daha kibar ve mütevazi insanlardır. İnanmayanlar buyursunlar ve kendi gözleriyle görerek bu kenti yaşasınlar…
H. Hüseyin Arslan - 20.06.2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.