12
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2857
Okunma

Türlü derde ben devâ buldum elimle çok zaman
Kimse bilmez bir tabibe ben de muhtâcım bugün
Anlatılmaz, anlaşılmaz, hâl hazin, mevsim hazân
Nevcivân mâsum, melekten bir peri tâcım bu gün
Bestekarı ve Makamı ile gönlümde çok ayrı yeri olan bu şahane güftenin ve daha nice olağanüstü güzel
şarkıların yaratıcısı bir zamanların Bakırköy Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesi nin ünlü Baş Hekimi Mazhar Osman nın baş asistanı ve yurt dışında önemli eğitimler alıp yurda döndükten sonra kendi özel kliniğini kuran
Rahmi Duman dan başkası değil...
Ah o zalim o duyarsız duygusuz vurdumduymaz ve bencil insanoğlu...
Topluma yansıyan her dramatik olayın ardından biraz ah vah etmekten başka ne gelir elimizden..
Öyle değil mi...
Oysa
Herkes hepimiz dahil olduğumuz her şeyden sorumluyuz bire bir..
Hepimizin suçu günahı ihmali ve hasta ruhudur o insanları görmezden gelişimiz..
Bu hazin hikayenin kahramanı hepimizin yakından bildiği sevdiği bir şair..Bir baba..
Tam 23 kere intihara kalkışmış,
ve her birinde de inatla hayata itelenmişti Ümit Yaşar Oğuzcan.
Pek kişi bilmez bu hikayeyi,
“Acılar Denizi” şiirinin nereden geldiğini ve asıl vicdan azabının ne olduğunu...
Ümit, hayattan kopmak için çok çabalamış, lakin başaramamıştır.
Babası Lütfü Bey, annesi Güzide Hanım kahrolur oğullarının vaziyetine.
Tabii bir de Vedat var.
Ümit Yaşar’ın biricik oğlu.
Babasına duyduğu müthiş bir öfke var içinde..
Defalarca gözlerinin önünde intihara kalkışmış olan babasına. Dün bir kez daha canından vazgeçmişti Ümit.
Babası Lütfü Oğuzcan,
zor yetiştirmişti oğlunu hastaneye.
Ve oğlundan çok torunu için endişelenmişti bu sefer Lütfü Bey, vedat’ın gözleri artık korkudan çok kin ile ıslanmıştı.
Dayanamıyordu çocuk,
aciz bir babanın ölüme koşup varamayışına tanıklık etmekten yorulmuştu.
Tedavi edildikten sonra taburcu ettiler Ümit Yaşar Oğuzcan’ı. Ümit’in içinde yaşadıkları bir kenara,
Vedat ne hissediyordu acaba?
Sonrası;
Duydukları gürültüyle kıraathaneden fırlayanlardan biri “Eyvah!“dedi,
“Düştü çocuk, Galata’dan düştü! Yetişin.”
Yerde yatan çocuğun etrafında toplanan kalabalık çocuğun elinde bir kağıt buldular.
Sımsıkı kapalı parmakları,
avucuna hapsolmuş bir kağıt..
Zorlukla aldılar ellerinden kağıdı.
Şöyle yazıyordu buruşmuş kağıtta;
“İntihar öyle edilmez,böyle edilir baba!”
6 Haziran 1973
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesi’nden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu…
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu.
Ümit Yaşar Oğuzcan