Bizim gönül dediğimiz ve başka hiçbir dilde karşılığı olmayan bir duygu kaynağımız var. Şurada kalbimizin en kuytusunda.
Bildiğimiz dağlara benzemeyen, bazen bi fiskeyle yıkılıveren; bildiğimiz yollara benzemeyen bazen aniden tıkanıveren; bildiğimiz kapılara benzemeyen bazen kendiliğinden kapanıveren; bildiğimiz bağlara benzemeyen bazen incelmeden kopuveren, bildiğimiz camlara benzemeyen yere düşmeden kırılıveren…
Hah işte o gönül var ya o gönül ne alınganlık kaldırabiliyor bi yaştan sonra ne huysuzluk ne kapris ne ukalalık ne küstahlık. İnsan yaş aldıkça farkına varıyor birçok şeyin. Bugünlerde bir şeyin daha farkına vardım. Kimse kimsenin ücretli memnuniyet memuru değil. Yani kimse kimseyi memnun ve mutlu etmek zorunda değil.
O gönül var ya o gönül işte o gönüldür en yakınlarımıza gösterdiğimiz koşulsuz sevginin, sabrın, iyi niyetin, hoş görünün, bağışlamanın kaynağı. O gönlü yaralamayın, o gönlü bulandırmayın, o gönlü söndürmeyin, o gönlü karartmayın olur mu?
Gün aydın olsun; gönül birliği edenlere, gönül diliyle konuşanlara, gönül gözüyle görenlere, gönül bilenlere, gönül yapanlara, gönül alanlara, gönülden sevenlere.
Mutlu pazarlar.
Hicran Aydın Akçakaya
Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Evet yazının başlığı "Gönül Dili" O gönül dili varya o gönül dili kırılır , yara alır ama çoğu kez de susar, sabreder başka bir gönülü incitmemek adına.
Haklısın Hicran'ım ne kimse kimseyi kırsın ne de kimsenin kendisini kırmasına izin vermesin bende çoğu kişi gibi bende bundan yana pek dertliyim :(
Susardım önceleri hep hadi altan alayım büyüklük bende kalsın ama bi gün bi patladım ki ;kendimi kontrol edemiyordum ama haklıydı Ve sesimi yükseldiğim kişi bana söyle demişti . -Ay senin dilin var miydi :)
Dilin kemiği yok derler ama şartelim atınca dilimin kemiği bile olsa kırarım
Benim sabır eşiğim çok yüksektir Hatice'm. Hayatımda özel yeri olduğunu düşündüğüm insanlara kolay kolay kırılmam. Ama o yüksek eşğin bile bir sınırı var demek ki. Sonsuz değil yani. Sabrediyorsun sabrediyorsun sabrediyorsun ve sonra belki de aslında öncekilerden çok daha hafif bir darbeyle çatlayıveriyor sabır taşın. Sevgili Davidoff'a verdiğim yanıtta bir anektod paylaştım. Aynen orada anlatıldığı gibi birikimler sonucu bir patlama yaşıyor insan. İnsanın sabredip susması onun aptal ya da konuşmayı becerememesinden değil tabi, gönül güzelliğinden ötürü, insanları kırmayı sevmediğinden ötürü elbet. Eee ama nereye kadar susacaksın değil mi?
Güzel bir yorumdu, yazışarak da olsa karşılıklı dertleşmek iyi geldi valla. Teşekkür ederim, şiir günüllüm benim :) Sevgiyle.
Aslında ben bu yazıyı okudum dün ama yorum yapamadım bende pek bir kırgınım bu aralar :) Bu yazıya yazacağım yorumu yine bir yazı olarak pek çok defa sayfamda yayınlamak istedim ama konumuz "Gönlün Dili ve Kırgınlığı" ya bir densiz çıkar ajitasyon der zaten bin parçaya bölünmüş gönlüm yine kırılır diye korktum ne yalan söyleyim. Ama Kahramanın hikayesinde verdiğin cevap etkiledi bende belki ölürüm falan o yüzden okuyan bir insana ışık olur yazacaklarım biraz da içimi dökesim var heralde.
Bir komşumuz vardı bana bir gün kızım hep susma konuş susup ülser olacağına konuş karşıdaki kanser olsun derdi. Ben 24 yaşında hem kanserle hemde onun ağır tedavileri neticesinde tanıştım ülserle. Doktorum hep sigara içme kızım kendini öldürüyorsun dediğinde ona şu cevabı verdim hocam sigarayı söndürürüm kırıp atarımda iki ayaklı nikotinleri nerede söndüreyim. Zira ben hep derim ki öyle insanlar varki kansere kurban olayım onların yanında...
Ben anamdan doğduğum gün dahil Allahın bana bahşettiği 5. hayatı yaşıyorum. Eylül benim için hem hüzündür hemde yeniden doğduğum aylardan biridir :)
Velhasılı kelam ben gönlümde insanları söndürmeyi öğrendim. Beni üzen insanları derhal hayatımdan çıkarıyorum. Kimse benden daha kıymetli değil bunu öğrendim.Adına dost dediğim yanılgılarıma son vermeyi öğrendim.
Gönül Gözlü Kadın !! diyeceğim o ki kimsenin seni üzmesine izin verme bu hayat bize sunulmuş bir armağan ve kendini bilmezlere harcatılmayacak kadar kıymetli. Güzel insansın ve yolun güzel insanlarla kesişsin her daim.
Gönlün kırgınlığı bile bu kadar naif anlatılır dedim ayrıca... Sevgiler çokca ne çok konuştum :)
iki güzel insana da çok teşekkür ederim aynı anda cevap vereyim sözü çok uzatmadan. 30 yaşını görür müyüm ki diyordum çok şükür yolun yarısını az biraz geçtim şimdi hedefim daha büyük 50 yaşı da görecem kararlıyım :) çok şükür daha iyiyim kalan ömrümü neştersiz geçirmek üzere umutlar büyütüyorum içimde başka hayaller kuracak fırsatım olmuyor :) Halim bey güzel insan gerçekten çok güzel öğütler vermişsiniz çok güzel bir ışık yakmışsınız şu kırılgan halim geçsin inşallah istediğim yazıyı yayınlayacağım kim ne derse desin umursamadan ve kimbilir dediğiniz gibi birçok güzelliklerin de kapısını aralarız kimbilir belki kırgın birkaç gönle ışık yakarız bilemiyorum ilerleyen zamanda kısmet olursa... Çok teşekkür ederim her ikinize de epeyce dağıtmıştım toplamışsınız sevgiler güzel yüreklerinize, yolunuz güzelliklerden ve güzel insanlardan geçsin dileğimle...
“ bir densiz çıkar ajitasyon der zaten bin parçaya bölünmüş gönlüm yine kırılır diye korktum ne yalan söyleyim.”
Demişsiniz ya…
Hani! Densizlik etme pahasına da olsa söylemeden edemeyeceğim. Bence yanlış yapmışsınız.
Belki bir densiz çıkabilir ve korktuğunuz başınıza gelebilirdi… Ki genelde öyle olur ve korktuğu gelir insanın başına…Korkular daha baskındır insanda ve unutturur umutları.
Kırılmaktan korunmak için açmak istememişsiniz gönlünüzü… Ama düşünsenize insan her hususta böyle davranmış olsa!
İstemediği bir şey olacak diye olmasını isteyebileceği nice güzelliklerden de mahrum etmiş olmaz mı hem kendisini hem de yaptığını güzel görecek olan diğer insanları
Biri çıkar belki kırabilir ama diğer yandan nice gönüller de duaya dururdu sizin için. Sizinle benzer dertleri olan kimselerle aranızda ne eşsiz iletişimler olurdu. Niceleri size bakarak o dertleriyle baş etme konusunda hem örnek alırlardı sizi hem güç bulurlardı kendilerinde...
Gönlünüzün bin parça olması korkutmasın gözünüzü. Göreceksiniz ki; Çağırdığınızda koşarak size gelirler (2/260)
Allah cc. her şeye kadirdir. Hiçbir iş O’nun için güç değildir. Derdi vermişse dilerse şifasını da verir. Ve O, şifa verenlerin en hayırlısıdır.
Bu yazıyı burada paylaşmayı düşünerek yazmadım aslında. Dün bir günaydın paylaşımı yaptım sosyal medya hesaplarımdan birinde. Oraya çalakalem o anki duygularımı yazıverdim. Çok edebi bir yazı değil ama samimi ve gerçek hadi dedim defterdeki denemeler bölümüne alayım bu yazımı. Güzel paslaşmalar oldu arkadaşlarla ve gönül kelimesi ne kadar da yer etmiş dilimizde, hayatımızda onu gördüm bir kez daha. İyi oldu karşılıklı iç dökmeler. :)
Çok haklısın hayatımız tek ve o kadar kıymetli ki, kimsenin bunu mahvetmesine izin vermemek gerek. Ben de çok sabırlı ve hoşgörülüyüm sevdiklerime karşı ama bu sabır ve hoşgörü yüzünden insanlar seni kullanmaya başlayınca ve sen bunu fark edince iş değişiyor. Gönül dilime gönül dilinle eşlik ettiğin, gönlünü bana samimiyetle açtığın için çok teşekkür ederim. Şimdi iyisin değil mi? Sağlığınla ilgili hiç bir sorunun kalmadı, değil mi? İnsan hayatındaki en önemli şey sağlık, ikincisi huzur ve huzurun eksikliği sağlığı bozmaya yetiyor. Bu yüzden aynen dediğin gibi huzur bozan kendini bilmezlere yol vermek kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik.
Aynı güzel dileklerle, kucaklıyorum seni. Çok teşekkür ederim, gönlü güzel, yüzü güzel, gözleri güzel, güzel Serpil.
Kim kırdı gönlünüzü ya da gönlünüz kime kırıldı… Neden kırıldı! Bunlar özelinizdir sizin. Lâkin; Gönül kırıklığı hemen hepimizin aşina olduğu bir hâldir. Öyle olmasa söyleyecek sözümüz de olmazdı zaten.
Hepimizin söyleyecek sözü varsa da hepimizin aynı şeyi söylemesi gereksiz bir tekrardan ibaret olur. Söylemek gerekiyorsa farklı şeyler söylemek lâzım. Bu nedenle ben de gönül kırıklığını bilen gönüllerin hoşgörüsüne sığınarak farklı bir yönden bakarak farklı bir şeyler söylemek istiyorum.
Gönül kelimesi başka dillerde olmayabilir ama gönül her insanda vardır. Çünkü her insan Allah’ ın kuludur. Kendisi bunu bilse de bilmese de bu böyledir.
İnsan insanı tanımayabilir amma gönül gönülü tanır. Ben de Hicran Hanımı şahsen tanımam. Edebiyat Defteri’ ne aktardıkları vesilesiyle gönlünü tanırım. Tanıdığıma inandığım o gönlün böyle üzüntüler yaşaması beklenen bir şeydir. Üzülmüş olmasına sevindim. Hatta bu ve buna benzer üzüntüleri hiç dillendirmemiş olsa da içi yana yana kendi başına yaşasa daha çok sevinirdim.
Çorak toprağın bağrını kim niye kazsın ki
Günümüzde çok popüler olan “Dengeli beslenme” hususu gönül için olmazsa olmazlardandır. Gönül, sevinci bildiği kadar üzüntüyü de bilmelidir. Gülmeyi bildiği kadar ağlamayı da bilmelidir.
Zahirde şudur-budur gönlümüzü kıran…Ama hakikatte öyle değildir. Zaten zahirinde kalıp ta şundan-bundan bilmesek te işin sahibinden bilsek… Ve ne için olduğunu bilsek… Kırılır mıyız hiç! Bunu bildiğimizde kırılmamızı gerektiren sebepler ortadan kalkmış olduğundan lüzum da kalmayacak kırılmaya da… O da işin ayrı bir yönü
Merhaba Değerli Büyüğüm; Gene o elinizdeki görünmez asanız ile gönül telime dokunmuş ve incitmeden, tatlı bir dille, kimsenin duyamayacağı ama gönlümün işitebileceği yükseklikte bir ses tonuyla ‘’Gönül insanı nasıl olunur’’ un tüyosunu vermişsiniz.
Çünkü siz benim gözümde Hak aşığı, O’na gönül vermiş bir gönül insanısınız. Ve bilirim ki gönül insanlarının, ezberleri, gösterecek böbürlenecek varlıkları, hünerleri yoktur. Onlar hırstan, tamahtan, kin ve nefretten arınmış insanlardır ve asla şikâyet etmezler. Kırgınlıklarını, üzüntülerini öyle güzel gizlerler ki ve gönüllerini ibadetle ve iyilikle öyle güzel parlatırlar ki onlara baktığınızda kendinizdeki kusurlardan ziyade güzellikleri görürsünüz. Çünkü onların o parlak gönülleri kusurları alıp saklayacak; iyi ve güzel olan tarafınızı yansıtacaktır size.
Gönlüme yeni bir ışık, yeni bir renk, yeni bir hoşluk ve güzellik nakşettiniz. Gelişinizle gönül insanlığı yolunda küçük bir adım daha atmama vesile oldunuz. Çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki nefesinizi bırakıyorsunuz sayfama. Saygı ve selamla.
Çocukluğumda evimizin duvarında bir çerçeve içinde yaldızlı harflerle şu yazı yazıyordu:
Şu çeşmenin haline bak
Su içecek tası yok
Kırma gönül tahtını
Yapacak ustası yok
Gerçekten öyle bazen tek bir söz yetiyor gönül kırmaya. O tahtı yıkmaya ama bence bu uzun vadede olan bi şey. Çünkü insan sevdiklerine karşı haddinden fazla sabırlı. Bununla ilgili bir yazı var çok hoşuma gider Jacob Riis' e ait.
“Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa; ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz onda. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir.”
Ne kadar doğru değil mi? Gönlü kıran da, gönül tahtını yıkan da o son vuruş işte.
Çok teşekkür ediyorum, gönül dolusu sevgiler güzel gönlüne.
Estağfurullah Suat Ağabey, af dilenecek bi durum yok ortada, rahat olun lütfen. Siz o örneği verince ben de bu şekilde yanıt verdim ki eşim töhmet altında kalmasın.
Sokrates eş örneği vermiş ama bu kişi dostun olur, kardeşin olur, arkadaşın olur. Neticede huysuz insanlar ilham veriyor bize :)
İnsanlığın filozoflara da ihtiyacı var Suat Ağabey :)
Ama ben filozof değilim eşim de Allah için huysuz bi adam değil, çok şükür. Ama etrafımda gönül haneme aldığım huysuz, ukala ve hatta küstah insanlar var, arkadaşım dediğim bağrıma bastığım. Gönlümden çıkarıyorum hepsini birer birer. Az insan çok huzur, bunu anlamak biraz zaman alıyor ama anlıyor insan.
İnsan varsa her şey vardır... Çevremdeki insan sayısını en aza indirgedikçe kırılıp dökülmeleri azaltabildim sanırım. Böyle sakin bir ilişki zinciri oldukça sağlıklı... Geçen zaman ve yaşanmışlıklardan öğrendiğim herkes insanı bir kez kırar , iş ki ailene kırılma...
Kesinlikle çok haklısın Denizcim. Az insan çok huzur, müsamaha yok hele insan belli bi yaştan sonra kendi kıymetini daha çok biliyo sanki . Aile candır. İnsanın gönlünü onlar bi başka okşuyor.
Yaa sarılır öperim ama ben seni, yiğit gönüllü güzel kadın, çok teşekkür ederim, gönül ferahlığı dilerim tüm hayatın boyunca sana.
Koşulsuz sevgimiz...ne tuhaf, değil mi sevgili Hicran Hanım: aralıksız seviyoruz ama yanlış anlaşılmalara da sebebiyet veriyoruz. Misal: aşkın sadece iki cinsin arasında vuku bulduğu düşüncesi. Aşk bizim doğamızda var: bir hayata aşığız aslında belki de en çok kendimize öfkeli yoksa bir istisna mıyım? Ne de olsa ömrüm kendimi kurcalamakla geçti. Sevmek ilaç gibi ve koşulsuz ve aralıksız ve beklentisiz. Üzülmek zaten kaçınılmaz. Benim sağlam kalan hiç bir yanım kalmadı artık ve bu yüzden gücümü temin ediyorum bir şekilde: hayaller, yazmak ve sevdiğim insanlar. Kırgın olduğum çok insan var geride kalan ama ruhları tarafından rahat bırakılmadığım. Bu yüzden sevdiklerimin yakasından düşmüyorum bir türlü. Akıllanmayacağım sanırım çünkü kimseyi kırmamaya yeminliyim ötesinde bu bana Tanrının bir armağanı. Sevgi en muhteşem duygu.
Mutlu pazarlar sevgili Hicran Yazdıklarında çok haklısın, sana katılıyorum. Sen o güzel gönlüne iyi bak, onu incitmelerine, üzmelerine izin verme. Hep kanat çırpsın mutluluk göğünde
İnce gönüllü olunca sanırım daha kolay ve çabuk kırılıyor insan. Ama artık en azından bundan sonra ikinci defa kırmalarına izin vermeme kararı aldım. Çok teşekkür ediyorum sevgili Gamzelim. Gönül dolusu selamlar.
Belki de en çok kullandığımız sözcüktür şiirlerimizde. Lakin gönül sözcüğünün tanımını bilen çok az insan vardır. Bizi biz yapan değerlerin ortak buluşma noktasıdır. Bizi biz yapan değerler nedir diye baktığımız zaman; 1. Ruh. 2. Beyin. 3. Alt beyin (sağ - sol lobları ve işlevleri) 4. Ego. 5. Kalp. 6. Akıl.
Herhalde en fazla ödünü akıl vermektedir. Çünkü akıl denen şey, koşullu bilgilerin süzgeçten geçmiş halidir. Gönül için en az ödünü de ruh vermektedir. Sonra beyin. Ruhun bir ucu hep yaratanda olduğuna göre, zira ben kuluma şah damarından daha yakınım diyor yani ben kulumun gönlündeyim diyor. Benim bakış açımda kalp asla gönül yerine kullanılamaz. Kalbin kendisi motor görevini gören bir organdır. Yani bir nevi et parçasıdır. Vs. Gönül sözcüğünü en çok sevenlerden birisiyim. İki şiir kitabım var. İsimleri; 1. Gönül Sürgünü 2. Gönülden Geçenler
Her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum. Gönlünüzde sürgün olsun ama gönül sürgünü olmayın. Saygımla
Üzüldüğüme üzülmüyorum da Bedri Ağabey, beni üzenleri, beni üzdüler diye üzmüş olabileceğim ihtimali üzüyor beni. Hayat diyelim ve gülümseyelim. Çok teşekkür ederim, baba yüreğinizle desteğinizi hep hissettiriyorsunuz. Sağ olun, var olun, saygılar.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.