9
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
964
Okunma

YAZI DİLİNDE VURGU!
Harflerin okunuşu her dilin ‘abece’sine göre tek sesle okunduğu için yazı dilinde bazı anlam zenginliklerini vurguyla anlatmak imkansızlaşır… Hatta istenmedik ‘iletişim kazaları’ bile yaşanabilir….
Örneğin: ‘Nasıl yani? ’ sözcük grubunda bunu deneyelim! ......
• ‘Nasıl yaniiiii? ’ seslendirilmesiyle ve olağandan daha ince sesle söylendiğinde, sözcüklerdeki ünlüler ses tonu açısından derin zigzaglar çizerler..…Bu söylem, ’naz’ içerir…. “.. Bir daha duymak istiyorum…N’olur? ..” anlamlarını yükler ki sözcükler….aklından geçen, diline gelen her sözcüğü söylemek istersin o anda….. Başına iş açacak olsan bile! ….
• ‘Nassı yani? ’ seslendirmesi daha kalın sesle ve asık suratla yapıldığında….”Anlamadım! ... Efendim, efendim! ? Bir daha söyle bakiim! ” gibi bir kafa tutuş vardır…. Sıkıysa aynı sözcükleri bir daha söyle! ...Ağzını açamazsın bir daha! …. Sadece yutkunursun.....
• ‘NAsıl yani? ’ seslendirmesinde ilk hece vurgulu söylenmişse! ....” Hayır, doğru olamaz…. duyduklarıma inanamıyorum! ..” duygusu hemen geçer…. Söylediklerinin doğruluğunu anlatmakla mükellefsin artık…. Hem de inandırmak zorundasın! .....Başka çaren yok! ..
• ‘Nasıl yani? ’ sorusu kocaman açılan gözlerle ve anlamamış bir ses tonuyla sorulmuşsa…. Yandın! ... İşin yoksa sil baştan her şeyi bir daha anlat…. Hem de anlama garantisi olmayana! ...
• ‘NASIL YANİ? ’ seslendirmesi her harfin tınısı aynı olacak şekilde, yüksek ve genizden gelen bir sesle, duygusuz bir ifadeyle söylenmişse… “…Ben bir şey anladım ama senin söylemek istediğin de o mu test etmem lazım… bir daha söyle! ” emrini içerir....ki! .... Sonu pek hayra alâmet değildir…. Pılını pırtını topla, uzaklaş oradan! ..... Hemen! .....
• ‘Nasıl yani? ’ seslendirmesi bir şeyi ısırmaya hazırlanıyormuş gibi bir ifadeyle ama alaysı bir ses tonuyla söylenmişse….. “…ne saçmalıyorsun sen yine? ... Bir kere de akıllı bir lâf et! ...” küçümsemesini verir ki….. “...Nerden aklıma geldi? ....Keşke söylemeseydim…..….Ne halt etmeye söyledim? ..” dersin içinden…… Söylediğine söyleyeceğine pişman olursun! ...... Ama oldu bir kere!
• ‘Nasıl yani? ’ sorusu giderek azalan hatta sonunda duyulmayan bir sesle gözler kaçırılarak, kırpıştırılarak seslendiriliyorsa…. “..Tüh be! ... Bu sefer yakalandık…. Allah benim belamı versin ki yutmadı…. Yandığımız resmidir! ..” anlamlarını sanki bağıra bağıra söyler…. Artık bütün kozlar senin elinde….. İstediğin kadar yüklen… Beğendiğin yerden konuş! .... Ne bekliyorsun? ...
• ‘Nağsı yağğniii’ seslendirmesi, Türkçeyi Fransız aksanıyla konuşan, böylece daha ‘entel’ olduğunu düşünen, ikinci dil gibi kullandığı anadiline hakim olmayan biri olduğunu söyler karşında…. “… Ne bu be! ... Ne demek istedi şimdi bu Allah’ın cezası? ...” ifadesiyle bakan kişi gerçekten ne dediğini anlamamıştır…. Anlatsan da anlamayacaktır….. Önce ona anadilini öğretmen lazım! .... O da çok zor! ..... Beyin nakli gerekir! .......
…………………………………………………………….
Size tanıdık gelenler var mı? .....”…Olmaz olur mu...” dediğinizi duyar gibiyim! ..
İnanın bu örnekler çok daha fazla olabilir….. Söyleyenin mimik – jest ustalığına, dildeki seslere hayat verme becerisine göre çeşitlenebilir…. Bütün bu katılımlar, yazılışı aynı olan bu sözcük grubuna çok farklı anlam zenginlikleri yükler…. Taraflara az sözcükle anlaşma (!) şansı verir… Gözler, ifadeler ve sesler her zaman en kısa yoldan en doğru ‘şeyi’ söylerler her zaman.
Yazı dili ne yazık ki bundan uzaktır….. Yanlış anlamlar çıkarmak her an mümkündür…. Bilerek ya da bilmeyerek olabilecek yanlış anlamaları önlemek için ek sözcüklerle açıklamalar yapmak gerekir…..
Bu, yapılmamışsa beklenmedik alınmalarda…” Yok! .... Vallahi ben aslında öyle demek istemedim! ... Siz beni yanlış anladınız! ..” yazışmaları başlar….
İşte o nedenle şiir yazmak da şiir yorumu yazmak da ‘riskli’ iştir bu bağlamda….. ‘Az sözcükle çok şeyi anlatmanın maharet olduğu’ bu yazı türünde ne yazık ki yaşanabilecek bu gibi açmazlar her zaman çoktur….
Umudum odur ki teknoloji bir gün ‘harflerin tınılarıyla kullanılabileceği’ bir yazılım gerçekleştirsin de yazı dili bu ‘anlam kuruluğundan’ kurtulsun….. biz de yazı diline ‘kusur bulmaktan’ uzaklaşalım…..
Bu yazdıklarım ışığında şiirlerimde ve yorumlarımda şimdiye kadar SÜRÇÜ LİSAN ETTİYSEM AFFOLA! .... Sevgilerimle…. Saygılarımla….
30.07.2015 Serap IRKÖRÜCÜ