10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1525
Okunma

Aklın ışığında, yüreğin sevgi çoğaltan derinliğinde, dostça paylaşım dileklerim ve öz yaşam öykümle, merhaba can’lara...
1958 yılının gri bir kasım günü ( on çocuk doğurmanın yanılsamalarını taşıyan hafızasıyla) kardeşlerin yedinci sırasında hayata merhaba dediğimi söyleyip dursa da anacığım; aslında, baharın çağladığı bir günde doğduğumu kuvvetle vurgular, ablalarım. İlköğretim 2.sınıfın sonuna değin Erzurum-Şenkaya kazasına bağlı köyümde yaşadım. Çiftçilikle yaşamını sürdüren, beyni ve yüreğiyle yaşadığı çağın, toplumun ilerisinde düşünebilen babam; yoksulluğun alabildiğince etkilediği yaşam şartlarına -bizi- kurban etmeme adına , Ankara’ya çeviriyor rotayı; ’okuyup adam olalım’ diye.
İlköğretim 3.sınıf’tan itibaren orta, lise ve işletme eğitimimle birlikte memuriyetlik hayatımı tamamlayarak emekli oldum 1999’ da.
Biri erkek diğeri kız, iki çocuk annesiyim.
Yaşam savaşımda oğlum ve kızımla birlikte yol alıyoruz - acımasız koşullara karşın- dirençle, umutla, sevecenlikle...
2001 yılı Mayıs’ ında Antalya’ ya yerleştim. Artık yaşam trenimin son yolculuğunu bu güzel kentimizde geçirmek istedim; turunçların, portakal ve limon bahçelerinin baş döndürücü rayihâsı ve rengârenk çiçeklerin görkemli resminde. Ama yazık ki insanoğlu, doymayan nefsi ve bilinçli-bilinçsiz duyarsızlığıyla, bu güzelim şehrimizde de bozdu doğal dokuyu!
Ailem; sevgiyi... Katıksız, çıkarsız saf sevgiyi... Almadan vermeyi, ilâhi aşkı...Aşkın, sevginin sınır tanımayan evrensel boyutlarını anlattı, öğretti bana. Okumanın güzelliğini...Okuyarak, beynin karanlık dehlizlerini aşıp aydınlığa çıkabilmeyi...
İnancı, inancın ayrıştırıcı değil birleştirici yanını, hoş görüyü...Farklılıkların rengârenkliğinde yaşamın güzelleştirilebileceğini... Maddî hırsların zehirinde yok olmamayı, nefsine yenilmemeyi, paylaşmayı öğretti.
Ve bütün bu öğretilenlerin, maddî anlamda belki de hep kaybettireceğini, ama; insan olabilme şahikasında kazancın inkâr edilemezliğini öğretti. Yaşamı bütün olumsuzluklarıyla -bir bütün- olarak algılayıp seviyorum; Yaratan’ a sevgim, yaratılan’ a saygımla.
Yerel değerlerim özüm, evrensel değerler közümdür. Ateş yanarak nâr’ınan, köze döner...Ben de özümle yanarak köze dönüyorum kendimce.
Sevginin çevrelediği yürekler de yaşar insan, doğa; börtü-böceğiyle... Kıyamam bir can’ a! Zira, onu da doğuran ana...
Kendimce karalamalarda kendimi aradım, insanı, yaşamı...
Şair olamadım henüz! Kimbilir, belki bir gün...
Ben, sadece bir damla sevgiyim, sevgi...
Bu gök kubbede bir toplu iğne başı kadar yer kaplayan cürmümle
Ve döşümde çoğalttığım sevgi damlalarımla...
Bazen yaralı ceylan, bazen serçe üşüyüşlerim. En çok da turna kanatlarına tutunur giderim; türkülerle...
türküler sevdam, türküler özüm...