AKŞAMÜSTÜ…
Kürsümde düşünürken ve seyre dalmışken…
Güneşin süzüle süzüle batışını…
Bulutlar arasında bir görünüp, bir kayboluşunu…
Pamuksu bulutların, dağlara çöküşünü…
Rüzgar esse de; birbirinden kopmayışını…
Bunalan tepelerin; içten of çekişini…
Yangından kurtulamayan çamların ağlayışını…
Yeni dikilen fidanların, boy verişini…
Sararan otlar arasından sıyrılışını…
Dut ağacının bütün kuşları çağırışını…
Tüneyen kuşlarla, hasbihal edişini…
Cılızların, büyükler yanında yer arayışını…
Dutların, zeytinleri sıkboğaz edişini…
Bol dikenli akasyaların, neşe saçışını…
İsmini bilmediğim birinin, yeni çiçek açışını…
İlk kez meyveye duran defnenin, sevinişini…
Çiçek açamayan ıhlamurun, hüzünlenişini…
Bakımsız da olsa narların, meyveye duruşunu…
Bir gayretle iştaha gelen çınarın, yaprağını gösterişini…
Mezarlık ağacının, minare gibi sivrilişini…
Çam fıstığının taze sürgünler verişini…
Bir türlü çiçek açamayan yeşil elmanın, üzülüşünü…
Yerde sürünen asmanın, dallara tutunuşunu…
Yeni dünyanın, kendini göstermeye çalışışını…
Esen rüzgarın, şehrin gürültüsünü getirişini…
Akşamın, tüm bunları bir anda kapatışını…
Duydum, anladım, gördüm… yaşadım…
Harcanan onca paranın , zamanın…
Verilen yüzlerce vaadin , sözün…
Kısılan seslerin, yorulan zihinlerin…
Atılan lafların, yapılan savunmaların...
Kırılan kalplerin, kazanılan gönüllerin…
Kavganın, gürültünün , bağışların…
Kardeşi kardeşine, babayı evlada…
Arkadaşı dostuna , yarenine…
Komşuyu komşuya, meslektaşı meslektaşa…
İşi olanı olmayana, bundan nemalanana…
İlgisi olanı olmayana, bileni bilmeyene…
El oğlu bu; elbet işini yürütecek…
Yine biz kalacağız baş başa…Bakacağız yüz yüze…
Gönül Kırmak kolay… Yapmaksa çok zor…
Bırakalım! Herkes ersin muradına…
Gelin! Hep beraber çıkalım kerevetine…