Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Deniz Ülkegül
Deniz Ülkegül
VİP ÜYE

Utanıyorum...

Yorum

Utanıyorum...

5

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

1109

Okunma

Okuduğunuz yazı 28.5.2018 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

Utanıyorum...

Utanmak...

O ne muhteşem kelimedir aslında. O ne muazzam bir ahlaki temadır. İnsan doğasına nakşeden duyguların en naiflerinden biridir utanmak. Doğruluk pusulasının şaştığı anda, insanın doğruya giden yolda yanlışa saptığı, hataya düştüğü anda devreye girip, vicdanını muhakemesini sil baştan düzenleyen, onu tekrar doğru istikametine yönlendiren ne bulunmaz nimettir utanmak.

Birde bunun tersi var...

Utanmazlık...

Bu duygudan mahrum olanların, "insan" vasfını yitirip sıradan ve mekanik canlı organizmalara dönüştüğü, duyarsızlaştığı, tepkisizleştiği bir hayat... İyi ve kötü arasındaki farkın algıda kaybolmasına sebep olan, kolayca kandırabilen, kolayca aldatan, kolayca yalan söyleyen ve kolayca sahip olduğu değerlerden vazgeçebilen insan türü...

Bu utanmaz tavırlarla ve bahsi geçen fiillerle hareket eden ve "sıradan olmayan" insanların söylemlerini düşünün...

Gözünüzün içine baka baka yalan söylediği halde, bu yalana tepki vermiyor, vicdanen rahatsız olmuyor ve temsil ettiğiniz toplum, din, ülke ya da her neyse onun adına zihninizde bir itiraz oluşmuyorsa, en son ne zaman utanabildiğinizi düşünmeniz gerekir.

Bir siyasi lider, bir cemaat şeyhi ya da buna benzer konumda olan her kim ise, "utanmazlık" elbisesi ile ahkam kesiyor, nasihat ediyor ve bunları yaparken sizin en hassas değerlerinizi kullanıyorsa... Ve siz sadece bu değerlere hürmeten bile olsa, içinizde bununla ilgili bir isyan yaşamıyorsanız... En son ne zaman yüzünüzün kızardığını düşünmeniz gerekir.

Çünkü bu bir problemdir...

Bu, olağan olmayan şeylere sizin alıştığınızı, benimsediğinizi, kabullendiğinizi ve sustuğunuzu gösterir. Bu sizi, içinde yaşadığınız toplumda gerçekleşen her alçaklığa, her hainliğe, her ihanete ortak olduğunuz anlamını taşır.

Dini kullanarak dinsizce, Cumhuriyeti kullanarak despotça söylemler getiren insanların, hiç sıkılmadan ve utanmadan örneğin Atatürk hakkında ağızlarına aldıkları iğrenç iftiralara, hakaretlere, O’nu hafızalardan silme çabalarına karşın, içiniz sıkılmıyor, geldiğiniz bu noktadan utanmıyorsanız. Bu kişilerin sizlere biçtiği "utanmazlık" elbisesini çoktan giymişsiniz demektir.

Bu noktadan sonra Türkiye’nin bilim yuvası olarak kurulan TÜBİTAK’ta nasıl oluyor da "Tillo Evliyalarının Kerametleri" diye bir proje çalışması yapıldığını soramaz hale geliyorsunuz. Nasıl oluyor da böyle bir kurumun başına Hayvanat Bahçesi Müdürü gelebiliyor? diyemiyorsunuz.

Mesela;

“4+4+4 düzenlemesinden sonra bütün okulları imam hatip yapma şansını yakaladık!” diyen bir kişinin, torununu Türkiye’de ki Fransız okullarından birine göndermesine şaşırmıyor, "damadımın diplomat olması yüzünden, dış ülkelerde denklik sorunu doğmasın diye Türkiye’de Fransız okuluna verdik." cevabını derin bir teslimiyet duygusu ile kabul edebiliyorsunuz.

Yukarıdaki hadise ile "Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine (anlayış-sezgi) güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır." cümlesini birleştirdiğinizde, (bu cümleyi kuran profesör ünvanlı birisi)
yakaladıkları şans ile aslında neyi kast ettiklerini anlamaktan aciz, çaresiz kalıyorsunuz.

Hayvanat bahçesi müdüründen "Bilim Kurumu Başkanı", raporlu ruh hastasından "danışman" olduğu bir yerde, "Yolsuzluğa hırsızlık demek iftiradır!" dendiğinde, bunu bir fetva gibi algılıyor, vicdanınızda onaylıyorsunuz.

"Haram para ile hacca gidilebilir" fetvası ile, bilinç altınızda "haram paranın mübahlaştığı" bir sistem oluşuyor ki, bu da yolsuzluğun hırsızlık gibi algılanmadığı yeni dindar bir toplumun ferdi yapıyor sizleri.

İnsanların elleri avuçlarında ne varsa cepheye göndererek, çocuk yaşta sayılabilecek gençleri şehit vererek, toprağa gömerek kurtardıkları, kurdukları Cumhuriyeti "600 yıllık imparatorluğun, 90 yıllık reklam arası" diye aşağılamaları, senaryosunu yazdıkları bu filmde eşsiz figüranlar yapıyor sizleri.

Bu yüzden...

Nice zamandır sizden biri olarak, kaldırdım rafa bütün duyguları. Resimdeki o mavi gözlü adama bakarken, bir tek bu his, bu duygu...Bu duyguyu tanıyorum...

"Utanıyorum..."












Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Utanıyorum... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Utanıyorum... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Utanıyorum... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
ahirzamanmelegi
ahirzamanmelegi, @ahirzamanmelegi
6.6.2018 17:08:02
Tebrikler.
sahaf
sahaf, @sahaf
29.5.2018 16:02:25
”İnsan denilen yaratığı diğer yaratıklardan ayıran en büyük nitelik,utanma duygusudur.” (Fahrettin Kerim Gökay)

Yüzleri çinko kaplı olanların da zaten anlaşılmaz ne yaptıkları!

Aydınlık yarınlar umalım/inşallah...
Önder Karacay
Önder Karacay, @onder-karacay2
29.5.2018 13:13:33
Yüzü olan utanır..Yüzsüzün yüzünü yüz kere soysan, altından bir yüz ve yüzsüzlük daha çıkar...Utanmak erdem gerektirir...Önder Karaçay
ilhanaşıcı
ilhanaşıcı, @ilhanasici
29.5.2018 13:04:13
inanmak cennetin yarısıdır.
inanmış gibi yaşamak cehennemdir
ey aklı kesat, kalbi fesat kul hakkı yiyenler
unutmayın kimse ölümsüz değildir...

günümüz karanlığına ışık tutan yazının alnından öpüyorum...
Vaha Sahra
Vaha Sahra, @vaha-sahra
28.5.2018 16:18:14
Değerlerin değersizleştiği zamanları yaşıyoruz. Çağın vebası "ahlaksızlık!" Tepeden tırnağa, vıcık vıcık kirlenme. Dediğim gibi kötülerin hükümdarlığı hükmünü sürmekte, gerilemenin hızzına ayak uydurmak daha kolay olmalı. Düşünmek zor iş neden düşünüp eğriyi doğrudan ayırmak için çaba sarfetsinler ki. İnsan dediğin nedir, etten kemikten, hergeçen gün daha da çürüyen, itibar kaybeden... Umutsuz'uz.



Sude Nur Haylazca tarafından 5/28/2018 4:23:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL