31
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1654
Okunma
Büyüyen düşlerimin denizinde boğarak düştüm seni gerçek hanesinden...
Sevgi duyarlılık ister, sözlerime kanma sakın! Yitirip yitirip bulmanın ustası oldum ben. Derin sulara daldım, çıkmaz sokaklara girdim; daha bir şey söylemiş sayılmam, söylesem, aklının, aklının ucundan bile geçmez hiçbiri; şairi oldum güzelliğinin...
Biliyor musun, bunlar yaşamadan anlaşılmaz,bana bu dersi veren öğretmen çekip gitti çoktandır.Sevgiydi dersin adı, yazdı çizdi, silip gitti karatahtayı sonra, gidip de gelmeyeceğini söylememişti önceden.Kutlarım seni büyük öğretmen; meğer ayrılık, acı öğrenilmezmiş acı çekmeden, kulak ver sesime, yüreğimde ayraçlar var daha; SANA AÇMADIĞIM DÜŞLERİMİN DENİZİNDE BOĞDUM SENİ BEN!
Dua et, kapansın hepsi birden, sıra gelmesin parantezler okyanusuna!
( Yaşadığımı görme;
....................................
... öleyim mi ben de ? )
Karar aldı doğa, sularda seni boğarak yaşatmaya ...Yaşamak için saldırıyor düşlerim sana, parçalamak zorunda kalırsam seni, bil ki haklıyımdır gözyaşlarımda, her ne kadar acı çekse bile insan, acıların varlığı başlı başına bir isyan...Belki bu yüzden mi saldırmaz timsah, gelip de ağzına konan kuşlara,kapatmıyorsa ağzını bir timsah, açık bırakıyorsa çenesini; ne vahşi, ne acımasız ne de zalimdir o , yoksa neden ağlasın yemeğini yiyince karnı doyan hayvan; acıların varlığı başlı başına bir isyan...
Görüyor musun gözlerimdeki seli; bu sel ne seni boğar ne de beni, eritir ancak içten içe, vakti gelince bir dağ göçer ancak yerinden; ’ GRABEN ’, söylemesi dile kolay, bir başından bak uçurumunun, bir de dibinden, kendini göreceksin her seferinde, eğil de bak içine suların, dikkat et, düşme suya, bir nergis açar da düştüğün yerden,bir gül yeşermez kederden, eğer düş gerçek olsaydı, ayrı düşmezdin benden...
Açlığın ardında ayakta kalandır ölüm.Pimini çekip de fırlatamadığım bomba gibisin elimde; bu yüzden hem sen yaşıyorsun hem de ben...Sorsam hiç bir şeyin paylaşılmadığını sanırsın, oysa seninle mutlulukları değil, acıları paylaşıyoruz.İster istemez doğal hakkın, insan başkasıyla paylaştıklarını kıskanır, ama aşk öyle mi ; insan aşar bendini, çiğner kendi önünde kendini...
Isırsaydım, yeseydim ,bitirseydim, yasak bir elma gibi yanağınla tükenirdi tadın.Oysa ben bir türlü vazgeçemiyorum cennetinden.Ölümsüz duyguları yaşatmak için, seni bana göndermiş olmalı Tanrı; ki sende ve bende aşkın gücünü kanıtladı, aramadım seni bu yüzden, ruhunu sevdi ruhum, oysa şimdi arasam bulurum seni hemen...
Sana en güzel çağında acı çektirecek sevgiyi ne yapayım; ben değil, düşlerim saldırıyor sana, bir insanım çünkü ben, timsahlar gibi bir sorunum yok, sağanak yağışlarım, göllerim denizlerim olsa bile, karada yaşıyorum milyonlarca yıldır kendi neslimle ben, bir de sen.
Timsahın gözyaşlarının yanında benim gözlerimden düşen damlalar, solda sıfır bile değil. İmkansız sevgiler çünkü derin acılar verir; örneğin sensiz yaşayamamak gibi.
Yaşamak sevgiyse eğer, ağlamadan ve ağlatmadan yaşamaya değer.Timsah olmama benim daha çok var sevgilim...Korkuyorum bu yüzden, yaşarken değil, ölürken daha çok tehlikeli olabilirim; beden ise ruhu zapteden! Çürüyüp toprak olunca beden, söyle bendeki ruh nereye gider; çünkü ruhumla ruhunu sevdim ;kurtulamıyorum elinden, yoksa sen misin beni seven?!
Sana mı kızayım gözlerime mi, görmeseydim sevmezdim seni; yoksa seni yeryüzüne gönderene mi?!
Yalnız insan, kendi yanıtını kendisi verir; ne dersen de, seviyorum seni, sevmekten başka hiçbir duygu ilgilendirmiyor beni, başka duygu yok dünyada, seviyorum seni, ister yerde ol ister uzayda; ister güneş’te ister ay’da!
Bir sorum var öğretmenim, seven ruh mu, beden mi ?
Şaban AKTAŞ
15.01.1998
*GRABEN:Yeryüzünün coğrafi şekillerinden birinin adı olup, zaman zaman yer kabuğunda tektonik veya suların aşındırması (erozyon) sonucu derinlere göçmeler olur.Bu göçmelerde derine inen çukur görünümdeki oluşumlara GRABEN yüksekte kalan kısımlarına ise HORST adı verilir.Yani toprak tabakasını altından bir yeraltı nehrinin geçtiğini ve giderek büyüyen bir iç dehliz, mağara açtığını düşünün, bir süre sonra yukarıdaki ağırlığı taşıyamayan toprak tabakası suya doğru çöker ve su toprağını alır gider, görünen yalnızca bir oyuk kalır...Toros Dağları’nda sıkça rastlanılan bir yüzey şeklidir.