Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz

KANAT

Yorum

KANAT

26

Yorum

6

Beğeni

0,0

Puan

2493

Okunma

Okuduğunuz yazı 25.3.2018 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.

KANAT

KANAT

Perdeyi başımızın üstünden aşırdık, sokağa bakıyoruz.

“Ne düşünüyorsun” diye soruyorum.

“Sence de yaz gecikmedi mi?” diyor.

Sokak dediğim iki sıra eski yapı. Arkası sarı bir düzlük. Ufka yakın bir yerde iki akasya var. Bu muhitin Tanrıya yakaran elleri onlar.

“Sadece yedi aydır sonbahardayız.” diyorum.

Parmağıyla bir şeyler çiziyor cama.

“Daha çürümedik” diyor. “Er ya da geç bulacaklar bizi.”

Birazdan hava kararacak. Kimselere görünmeden akasyalara gideceğiz.

O kuş yine aynı yere konuyor. Yuvarlak, siyah bir kuş. Sarı gözleri var. Pencereden uzaklaşıyoruz. Geri geri ve yavaşça. Kuş, ani hareketleri hiç sevmiyor.

Oturacağı sıra arkasını dönüyor bana. Ona fark ettirmeden sırtındaki yaraya bakıyorum. Her geçen gün daha da büyüyor oyuk. Yaradan sızan sarı sular beline doğru süzülüyor.

Karşılıklı oturuyoruz. İkimizin de elleri koynunda bağlı.

“Üstüne bir şeyler giymelisin artık” diyorum.

Ayaklarına bakıyor.

“Sence hangimiz için geldi” diye fısıldıyor.

Kuşun birimizi almak için geldiğinden emin. Rüyasında görmüş. Kuş, ikindi üzeri biz uyurken bacadan içeri girmiş. Evvela sofraya konmuş. Öğleden kalan kırıntıları yemiş. Masanın muşamba örtüsünü gagalamış. Tıkırtıya uyanmış bu.

Korkma, demek istiyorum. Fakat bunun bir anlamı olmayacağını biliyorum. İkimiz de çok korkuyoruz. Sol ayağının başparmağıyla sağ ayağının baş parmağındaki tırnağı yerinden oynatıyor. Tırnak düştü düşecek. Artık acı hissetmeyişine seviniyorum. İniltileri duyulmasın diye ağzına çarşaf tıkadığım günler geliyor aklıma. Bazen ellerini karyolaya bağlamak zorunda kalırdım. Kriz anlarında saçlarını yoluyordu. Hala sağ tarafın saçları çıkmadı. Avuç içi kadar bir boşluk var başında.

Tuvaletin suyu sürekli akıyor. Dün bütün gün musluğu tamir etmeye çalıştım. Bir ara başardım sandım. Fakat on dakika geçmeden su yeniden akmaya başladı. Üstelik paslı bir su. Bütün ev demir kokuyor şimdi. Su gibi bir şeyin tuvaletten geçip denizlere kavuştuğunu düşünmeden edemiyorum. Sonra o su buharlaşıp yağmur oluyor. Barajlara doluyor. Şebekeye karışıp musluğa geri dönüyor. Ne zaman su içecek olsam bardağın içinde yüzen en ufak zerreciği insan derisi gibi algılayıp kusuyorum.

Akşam karanlığıyla hava buz kesiyor. Zeloş titriyor oturduğu yerde. Onu battaniyeye sarma saati geldi. Nenemden kalma iki yün battaniyeyi ona ayırdım. Biri artık kullanılmayacakkadar irinlendiğinde, diğerini kullanıyoruz. Battaniye kurutmak bu evdeki en zor iş.

“Battaniyeyi ben alırım” deyip yerinden kalkıyor. Koltuğu kurumuş yara lekeleriyle dolu. Onu battaniyeye sarılı halde dışarı çıkarmak hiç kolay olmuyor. Herkesin evine çekildiği saati beklemek zorundayız. Sokaktan en son geçen yatsıyı okuyan cami imamıdır. Cemaati yok hocanın. Arkasından seğirten ihtiyarları beklemek mecburiyetinde kalmadığımız için şanslı bile sayılabiliriz. Hocadan sonra bizim akasyalar altına yolculuğumuz başlar.

Nenemin kullanmaya kıyamadığı aslanlı battaniyeye sarılmış vaziyette karşımda dikiliyor. Yüzünde aptal bir gülümseme.

“İçerideyken aklıma ne geldi biliyor musun?” diye soruyor. “Hani Roma mezarını eşmiştik de içinden iki yüz yıllık şarap şişesi çıkmıştı ya…”
“Ee!”
“Bizdeki talihe bak. Koca şehirde gittik şarapçının tekini bulduk.”
O zamanlar sırtında bu yara yoktu. Öleceğini biliyordu fakat yine de içimizdeki en neşeli kişi oydu. O gece mezardan çıkan şarabı da tek başına içti. Sabaha kadar ağladı. “Anne” dedi ağladı. Karışmadık. Biz ağlamayı unutmuştuk. Onun da birgün unutacağını biliyorduk.

Diğerleri birer gün arayla öldüler. Zeloş hayatında ilk defa ölü görüyordu. Sırtındaki yara ilk cenazeyi çukura koyarken çıktı. Bütün gece sırtını duvara sürte sürte kaşıdı. Sabah uyandığımda duvar kan içindeydi.

Yatsı ezanı az önce bitti. Perdenin arkasından hoca efendinin evine doğru seğirtişini seyrediyoruz.

“Çocukken imamların öpüşmediğine inanırdım” diyor gülerek.
“Belki gerçekten öpüşmüyorlardır” diyorum. “Hem sen çocukken bunu nasıl düşündün? Ben o yaşta televizyonun içinde insanlar var sanıyordum.”
“Ben de öyle sanıyordum. Babam televizyonu annemin başında kırana kadar.” İyice sarılıyor battaniyeye. “İçinden hiçbir şey çıkmadı.” diyor.
“Annen için üzgünüm.”

Karanlıkta gözlerini göremiyorum. Ama artık hiç ağlamıyor. Eskiden anne kelimesine bile dayanamazdı.

Dış kapıyı dikkatlice açıyoruz. Sokağın bütün ışıkları kapalı. Herkes Tanrı’nın yatın çağrısına uymuş. Yalnız bir kedi merdivenin dibinde sessizce oturuyor. Bizi görünce bile kalkmıyor yerinden. Üzerinden atlayıp geçiyoruz.

Bu gece çok soğuk. Ayaklarımız çıplak. Hiç ayak sesimiz yok. Böylece yollar bile bizi fark etmiyor.

“İstersen eve dönebilirsin” diyorum Zeloş’a. “Artık sadece ikimiz varız. Yapıp ettiklerimizi bildirmemiz gereken bir merkez yok.”

Durup yüzüme bakıyor. Gözüne dökülen kaküllerini geriye sıyırıp, bir adım daha yaklaşıyor bana.

“Biz bunca eziyete merkez için katlanmadık” diyor. “Bu gece öleceğim varsa da son işimizi bitirdiğimizi görmeden ölmemek için direneceğim.”

Onunla gurur duyuyordum. Sırtındaki yara sebebiyle en önce onu kaybedeceğimizi düşünürken, on altı işin tamamına katılmayı başarmıştı. On yedinci ve son iş tamamlandığında o belki de güneşi göremeyecekti ama bunu umursamıyordu.

Bize geldiğinde, çöp kutusunun kenarına bırakılmış bir çift merhum ayakkabısına benziyordu. Yaralı bakışları ürkekçe dolandı her birimizin yüzünde. Sıra bana geldiğinde hafifçe gülümsedi. Korku hala gözbebeklerindeydi. Fakat küçücük de olsa müteşekkir bir ışık da o korkunun hemen yanı başında tutunmuştu. Beni birine benzettiğini düşündüm. Belki annesine. İnsana daha yakın kimse gelmedi aklıma. Fakat çok geçmeden yanıldığımı anladım. Ürkekçe araladığı dudaklarından “Burnun tavuk gagasına benziyor” cümlesi çıkıverdi. Evvela ne dediğini anlamadım. Ona daha yakın duran kadınlardan biri “Tavuğa benziyormuşsun” diye tekrarladı. Herkes kahkahayla gülerken itiraf etmeliyim ki ben biraz bozulmuştum. Öteden beri sevemediğim burnumun bir tavuğun gagasına benzetileceği hiç aklıma gelmemişti. Kendimi hep padişahların burnu da böyle diye teselli ediyordum. Zeloş elimdeki bu biricik teselliyi paramparça etmişti. O günden sonra hiç yanımdan ayrılmadı. Bazen gönüllü bazen gönülsüz onu bir bohça gibi sırtımda taşıdım.

Küçük ve çelimsiz bir kızdı. Fakat o kadar hevesliydi ki kısa zamanda hepimizden daha soğuk kanlı bir katil oldu. Hiçbirimizin girmeye cesaret edemediği evlere girip çoğunlukla silah kullanmadan görevini tamamladı. Sadece tek bir işte ağladığını gördüm. Israrla sormamıza rağmen neden ağladığını hiçbir zaman öğrenemedik. İki gün hiç odasından çıkmadı. Üçüncü günün sabahında, sırtındaki yara daha da derinleşmiş bir vaziyette yanıma geldiğinde mavi gözlerinin içi gülüyordu.



Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kanat Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kanat yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KANAT yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU
Ayşegül AKDAĞ BARUTÇU, @aysegul-akdag-barutcu
17.8.2018 10:08:11
Yine etkilenmiş ve büyülenmişr bir şekilde ayrılacağım bu sayfadan.
Hep yazın hep
Aynur Engindeniz
Aynur Engindeniz, @aynurengindeniz
17.5.2018 19:56:44
Sevgili arkadaşlarım. Cevap veremediğim yorumlar var. İlk fırsatta herkese tek tek cevap vereceğim inşallah. Lütfen cevapsız bırakışımı nezaketsizlik olarak algılamayınız. Hepinizin her kelimesi benim için altın değerinde. Hepinizi çok seviyorun. Yeniden karşılaşıncaya kadar Allah'a emanet olun.
emirhan.efe1985
emirhan.efe1985, @emirhan-efe1985
14.5.2018 22:37:56
bu yazar arkadaş niye yazmıyor ya? bilen varmı ? Özledim yazılarını.

emirhan.efe1985 tarafından 5/14/2018 10:42:56 PM zamanında düzenlenmiştir.
emirhan.efe1985
emirhan.efe1985, @emirhan-efe1985
28.4.2018 01:21:11
Kuşlar ölümsüzdür der annem. Belki de ben derim. Her anne, annesini arar kuşlarda.
Billur T. Phelps
Billur T. Phelps, @billurt-phelps
27.4.2018 23:26:35

Kısa ve net yazıyorum yorumumu,

Her zamanki gibi farkı fark ettiren bir Aynur Engindeniz kalemi.

Sevgiler,

Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya, @hicranaydinakcakaya
1.4.2018 13:49:47
Kanat'tı

Çok hem de...

Göğsümde beslediğim kanatsız kuşlara yetecek kadar üstelik.

Hayranlıkla okuyorum seni sevgili Aynur, iyi ki burdasın.
özgecanalpöz
özgecanalpöz, @ozgecanalpoz
30.3.2018 10:02:56
Daha ilk bir kaç cümle okuyunca kendimi o sokağa bakan pencerenin başında buluverdim.Her yaşanmış cümlesi okurunu yaşattı aynı zamanda.Harika betimlemeler akıcı ve etkileyici anlatım...Hemen favori listeme ekliyorum.Tebrik ederim.
Ağyar
Ağyar, @agyar
29.3.2018 22:23:05
Kız Zeloş Kimmeryalı Conan gelmeden bir an evvel kaçın oradan, zira tam diyagonalden o taraf doğru gelmekte (uydudan baktım)
Yeaani !

Hımm. Siz burada yenisiniz galiba (deermişim) :-D

Batı Cephesinde Yeni (değişen) Bir Şey Yok ;-)

Tebrikler, selamlar



Ağyar tarafından 3/29/2018 10:24:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
levent taner
levent taner, @leventtaner
26.3.2018 19:33:58
öyküleri şiirlerini, şiirleri de öykülerini besleyip büyüten bir kalem erbabı bulurum bu sayfada

sıkıntılar, acılar, sorunlar, sevinçler, neşeler gerçekçi bir duruşta aktarılır

detaylar nakış nakış işlenir

olumsuzlukların, acıların resmedilmesi bile umut telkin eder insana

iyimserlik duyurur inceden

murphy/polyanna sapağından her iki yöne de kıvrılmadan rotamı korurum

kuşkusuz birey ve toplum hayatının sancılarından gerekli gıdamı almış olarak

güne gelen eseri ve emeği tebrik ederim

saygı ve selamlarımla...

(AYSIZ)
(AYSIZ), @aysiz2
26.3.2018 19:32:46
Hayranım sana ve okumaya bayılıyorum.
Bazan aklıma geliyorsun
etrafına bakarken benim görmediğim herşeyi görüyor olmalı ve çok dikkatli biri diye düşündüm hep senin için 🙈


Özlemiştim
İyi ki geldin :)
Yekta Attila
Yekta Attila, @yekta-attila
26.3.2018 17:06:18
Zorlu bir metin...
İnsanlığa dair anlatılması gerekeni yoğunlaştırmış...
Bu yoğunluğun ağırlığı hissedilebiliyor ama kolayca ifade edilemeyeceği de anlaşılıyor...
Basitleştirmek mi olur, bilemiyorum ama empatinin, hemhal olmanın imgesi yansılanmış, bence...
Gerçekten çok etkilendim...

Saygılarımla.
Gule
Gule, @gule
26.3.2018 15:26:05
tuğla gibi üst üste örülen yaralar vardır...aralardaki boşlukları doldurmak için günün akışına uygun bir karışımlık sesinin sulu çimentoyla taş kesilmeyi beklediği ve buna raģmen sertliğini koruyamadan suda eriyip gittiği...işte böyle ağırdır bazen konuşmak gülüm...

seni görmek ne güzel...sevgilerimi bıraktım yüreğine...arada bir sulamayı unutma, saksıdaki bu kaktüs çiçeğini...


Gule tarafından 3/26/2018 3:25:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
deniz-ce
deniz-ce, @deniz-ce
26.3.2018 15:02:51
Yine çok esrarengiz geldin deftere:)

Sevgiler güzellik.
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
26.3.2018 14:21:49
9 puan verdi
Sevgili Aynur. Kalemine sağlık. Keyifle okudum. Devamını bekliyorum .Sevgiler
Önder Kızılkan
Önder Kızılkan, @kiyidakiadam
26.3.2018 13:39:44
Muhteşem bir öyküyle gelmişsiniz Aynur hanım, sizi okumak bizler için büyük şans, umarım sık sık yazarsınız, sevgiler..
MSGEDİK
MSGEDİK, @msged-k
26.3.2018 12:28:04
Günün yazarını tebrik ederim. Her yazın Günün Yazısı seçilmese de bana göre hepsi çok güzel ve benim gözümde her biri yayınlandığı gün "Günün Yazısı".
Özlem Tarhan
Özlem Tarhan, @ozlem-tarhan
26.3.2018 09:25:58
Senin bu " görünmek için" yazdığın şeyler var ya... savurup atıyor insanı oradan oraya! Bilinçli ya da bilinçsiz; ne şekilde olursa olsun; severim ben hikâyedeki boşluk ve sıçramaları ve sen bunu en iyi yapansın bu defterde.

Daha önce de söylemistim sana; senin yazı bildirimini görür görmez göğsüme bir kaya oturuyor! Biliyorum ki yine kendime bile itiraf etmekte zorlandığım bir yarayı kanatacak yazı ya da yeni yaralar ekleyecek muhakkak! Ama cok iyidir bu Aynur'um; kendiyle, toplumla ve bilumum yaralarla derdi olması insanın iyidir. İyidir kanaması bir yerlerin; o anlamda hep yeni bir farkındalık yaratır senin yazdıkların; bilirim..

Okudukça okuma isteği uyandırması da bundan işte; seviyorum kanamayı; hele ki sensen müsebbibi...

Çok sevgimle can'ım...
Den(iz)
Den(iz), @den-iz
26.3.2018 09:14:25
Yaraların öyküsünü yazanlar mı bilir?

Sevgilerimle...
erolabi
erolabi, @erolabi
26.3.2018 08:23:20
Kalite belli...
Tebrik ve saygı ile.
hena
hena, @hena
26.3.2018 01:43:01

Bazen okuduğum metinlerde ya da izlediğim filmlerde bir derinlik ya da beni çok etkileyen birçok ayrıntı

olur;ama okuduğum ya da izlediklerime dair sonuç istenecek olsa yanıt veremem.

Bu yazıda da biraz öyle oldu.

Devamı yoksa okuyucuyu yoracak denli derin.


sevgiyle kalın Aynur Hanım..

lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
25.3.2018 23:10:48
mezardaki bağırdı ; bu şarabın lanetidir, bakan çarpılır ve derin oyuklar açılır sırtında, içen beni anlar, neden içiyordum ki.

şarap iç
şarap iç
şarap iç
kurtul yaralarından.

*)
İpekyildiz
İpekyildiz, @ipekyildiz
25.3.2018 17:50:26
Dün de okumuştum bu yazıyı, onuncu kez okusam da en son izlediğim Kutsal Geyiğin Ölümü filmini beşinci kez izlediğim gibi anladıklarım dışında hala boşluklar kalıyor arada dolduramadığım ya da her izlediğimde çoğalttıpım gibi filmş okuduğumda yazınızı sanki bana vermek istediğini çoğalttığım.

Çok farklı ve çok özeldi bence yazınız.
Yüreğinize emeğinize sağlık,Aynur Hanımcığım
Sevgilerimle
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
25.3.2018 16:14:54
10 puan verdi
En sevdiğin bir o kadar huzur bulduğum gönül sayfalarından biri belki de birincisi.
İçine düşüp yine tutunmak yazarın uzattığı iple çıkmak tepeye ve kurtulmak hayatın kıskacından.
Hikaye kahramanları hep farklı sunumuyla kalemin derinlere çekiyor okuyucuyu ve genelde karakter analizi yapmak adına derin derin soluyorum cümleleri.
Bu gizemi seviyorum sevgili Aynur Hanım ve her yazıyı sahiplenmek asla mümkün değil.
Güne eşlik etmesini dilerim ki daha çok insan çeksin içine saklı tutulan ne ise çözümü de kendi sunsun.

Hissettiğim yazmak belki de yazılanı hissetmek sanırım değişmeyen rotamın bana sunduğu bir fakındalık aslında kişilik çözümlemesi adına beyin fırtınası yapmak da vazgeçilmezim.
Dün bir dostumla konuşurken anladım ki bu duygu çoğu insan için de vazgeçilmez.
İnsanları tanıdıkça-özellikle kurgu mahiyetinde ya da tanımaya çalıştıkça- güzelliklere rast geliyoruz.

Tüm sevgimle çok sevgili yazarım.
Ayşe GUBAR
Ayşe GUBAR, @ayse-gubar
25.3.2018 15:36:12
Hikayede bir takım boşluklar var, bu da zihinlerde cevabsız kalan bir takım sorulara sebep oluyor. Sanırım hikayenin tamamı bu kadar değil. Yine de etkileyici ve capcanlı bir anlatımdı. Sanki bir tiyatro oyunundaymışım gibi pek çok duyguyu kahramanla bir yaşadım. Güzeldi yüreğinize sağlık. Yaradan çıkacak kanatları görmeyi ümit ediyorum en kısa zamanda hadi bakalım :)
Sümbül, @sumbul1
25.3.2018 14:42:23
10 puan verdi
Sade bir dil. Okudukça okuyası geliyor insanın.
Tebrikler.
O qué
O qué, @o-qu
25.3.2018 08:39:48
Özlemişim yazılarını, onların derinliğini anlama çabamı. Yaradan kanat mı çıkacak acaba :) Ve sanki herkeste var o yaralardan .

Çok güzeldi.

Sevgimle .
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL