Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
İr
İrem KARATAŞ

HASRETİM İSTANBUL

Yorum

HASRETİM İSTANBUL

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1231

Okunma

HASRETİM İSTANBUL


Her insan bir özlem duyar. Bir şehre, bir insana, bir kuşa, bir ağaca… Özleminin ardında her zaman aşk vardır, sevgi vardır, sadakat vardır. Her özlem bir sadık kalmışlığın hikayesini ifade eder bize. İşte bu yüzden özelleşir özlemler, kendisini daimi bir mutlulukla hüzün arasındaki bir duyguya bırakır.

Kimisine özlem demek İstanbul demektir. Avucuna aldığın an doyasıya içinde yaşatıp, özlenilesi anılarının olduğu yerdir İstanbul. Yaşadıkların bir sandık gibi eskimiş olsa bile içi hep ilk günkü gibi canlı kalır. Çünkü yaşanmışlıklarla dolu bir sandık hep değer kazanır insanın gönlünde duygularla buluştuğu zaman.
Ne zaman ki oraya geri döner; yürüdüğün sokaklara tekrar ayak basarsan, kahkahalarının yankılandığı sokakları dostlarınla tekrar tazelersen hep özlemin baskın olduğu coşkuyla karışık mutluluğun hakim olduğu duygularla karşılaşır yüreğin.
Bırakmak zor olur kimi zaman. Sımsıkı bağlandığın aklına gelir İstanbul’a duygularınla. Süperkahramanın varsayarsın orayı. Üzüntünü gidermene yardımcı olacak bir kahraman… Pelerini aynı boğazı andırır. Sanki arkasında tüm boğazı sırtlayarak çıkar karşına her kalp kırgınlığında. Pes etme der sana. Pelerinine dostlarını koyup çıkar karşına yüzünün gülmesi için. Çünkü İstanbul öyle bir yerdir ki en bunaltıcı günlerini bile unutturmaya çalışır yoğun temposu ile.
Kışı da farklıdır İstanbul’un yazı da, baharı da. Gri bulutlar kaplamışken gökyüzünü, şimşek sesleri ürkütürken tüm bedenini, yağmur boşalsa bile yerlere en sert damlalarla mutlulukla bakarsın etrafa. Telaş endişe bitmiştir senin için hiç başlamamış gibi. Bilirsin çünkü İstanbul’unu, hırçınlığında bile gülmen gerektiğini.
Güneş tepede gülümser sana bakarken, havanın ılık etkisi vücuduna yeni bir tat katmışken, yeşillikler arasında doyasıya vakit geçirirsin bu bahar gününde. Mutluluk yayarsın etrafa her bakışınla. Çünkü İstanbul öğretmişti sana bunu, güzelliğe daima gülümseyerek karşılık vermen gerektiğini.
Yazları da kavurur etrafı sen her ne kadar dirensende. İşte böyle günlerde yapılacak en güzel şeydir tarihi bir Roma Dondurmacısı’ndan yeni tatlar denemek. Çünkü İstanbul öğütlemişti sana bunu, ne zaman olursa olsun yeni şeyler denemen gerektiğini.
Bir denizdir aslında İstanbul. Ortasında Kız Kulesi selamlar geleni gideni. Bir tarafında Rumeli Hisarı uğurlarken insanları diğer tarafta selam verir Beylerbeyi. Karşıdan Galata Kulesi el sallar tüm heybetiyle. Topkapı selam durur tüm ciddiyetiyle. Ayasofya kapılarını açık tutar tüm inançlarıyla. Sultanahmet içten gülümsemesi ile bakar insanlara tüm mavi işlemeleriyle. Ortaköy lezzet saçar etrafa kumpiri ile. Selam durursun Dolmabahçe’nin karşısında Atatürk’e saygından. Kabataş’a giden yollarında Ata’mın resimlerine minnetle bakarsın yol boyunca. Beşiktaş, Büyük Kartal Heykelini sırtlanır her zamanki coşkusuyla. Eminönü, gelinlerin damatların saklı kapısıdır; Galata Köprüsü uzanır orda boydan boya. Pier Loti’den ulaşırsın tüm manzaraya, Haliç’i fark edersin tüm ihtişamı ile oradan. Beyoğlu’nda bulursun kendini İstiklal’in tam ortasında. İlerledikçe Galatasaray Lisesi eğitimle donatır yolları. Gülhane Parkı ile Emirgan Parkı’nı turlarsın tüm doğasıyla. Nostaljik havasını içine çekersin Tophane’nin, Sirkeci’nin, Kapalı Çarşı’nın. Sirkeciden vapura binersin elinde simitle. Yolculuğun boyunca simidi meraklı martılara uzatırsın afiyetle yesinler diye. İlk durağın olur Kınalıada. Karşılar seni görünce eşsiz plajı tüm yoğunluğuyla. Burgazada’ya uğrarsın sonra Sait Faik’le şiir dolar için orada. İkinci özlemim dediğim yere gelirsin sonra, Heybeliada’ya! Vapurdan indiğin an solda karşılar seni eski Deniz Lisesi, sağda sahili ve balık restaurantları, önde ise tüm gezintinin başlangıcı sayılabilecek upuzun bir yokuş. Yokuştan çıkmaya başladığınız an büyülenmeye başlarsınız adanın tüm naif duyguları nedeniyle. Manzara için Aşıklar Tepesi’ne çıkmaya başlarsınız yokuştan. Daha oraya varmadan son durağınız olan Büyükada selamlar sizi. Güneşin batışına yakın pencerelerinden göz kırpar Ayayorgi Klisesi. Tüm bu gezintini ardından evine dönmek zorunda olursun hasretinle yandığın şehri arkanda bırakarak.

Kimisine yoğun temposundan yorulduğu, kimisine ise tarihin, yoğunluğun içinde harmanlaşacağın bir gezinti, bilgi hazinesidir İstanbul. İşte bu yüzdendir ki buranın özlemi en kuvvetli hissedilir. Çünkü bağlandın mı kopmaktan asla vazgeçemeyeceğin bir yerdir, İstanbul. İstanbul senden vazgeçse bile...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Hasretim istanbul Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Hasretim istanbul yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HASRETİM İSTANBUL yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
Paylaş
YAZI KÜNYE
Tarih:
6.12.2017 00:32:24
Beğeni:
0
Okunma:
1231
Yorum:
0
BEĞENENLER
SON YAZILARI
POPÜLER YAZILARI
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL