7
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1624
Okunma
Postacısını kaybetmiş zamandayız..
Beklentilerini Her Cumartesi Kilometre Levhalarında Ümid Edenlerdendim Belki de
-Bir mevsim daha dalından düştü düşecek
bugece seninle bir mektupla konuşmak x bilinmeyeni ile
organik bağ kurmak kadar zor-
Hafta ortası sulusepken bir gece..
Tembel bir bulut solgun öpüşüyle okşarken geceyi,
sır vermeyen bir rüzgara anlatıyordum içimdekileri..
Sokağın dar kaldırımları nasıl da hanımeli kokuyor..
Deniz, tam karşımda..
Bir süre öylece bir birimize baktık, sonra tuhaf bir şey yaptık..
Zamanı kum saatine bırakmıştık..
Eski saatlerde akrep de yoktu yelkovan da nasılsa..
Farklı bir oyun oynadık..Diyelim ki doğada dolaşırken
karşılaşıveren iki farklı elementiz, ama öyle gece evrimiyle
değişmeyen türden..
Şöyle bir bakışıyoruz önce, melenkolik bir şarkı
giriyor araya; yıldızlar ayaklarıma dolanıyor..
O duyumsayışın ardında muhteşem bir incelik, naiflik ve
alçakgönüllülükle doluyorsun, çeperlerine kadar..
Nezihe Meriç kahvesiyle iskemlede , Uyar durakta
Süreya sigarasının külünü dökerken öylece izliyor bizi..
Zamanı kum saatine bırakmıştık..
Eski saatlerde akrep de yoktu yelkovan da nasılsa..
Yüreğim mıknatısa koşan bir pusula ucu..
Gecenin sadık güvenine sığınıyor titreşimlerim
Her gülüş aralığında içinden düşünen alfabe diyor ki,
canım son gördüğümde kahveydi gözlerin, şimdiyi bilmiyorum..
Anlat bana gözlerini, bilmediğim avuçiçlerini anlat..
Ve en sonunda diyor ki sessiz alfabe, peronlar sensin,
limanlarda beklenen..
Her gülüş aralığında gelsen, şaşırtsan tüm alfabeleri..
’Düşler şairi’ R Durbaş’ın ’Akşam öpsün yanağından o şehri’
dizelerinde ki kadar iç geçiriyorum..
Tıpkı onun gibi..Ortalığı ayağa kaldırmadan, medayanın
bütün cilasından uzakta..
.....
Geçen Cumartesi Cihangir’de Schiller’i
konuştuk Deniz’le..
’Kim ermişse yüce mutluluğuna/ bir dost ile
dost olmanın/ kim kazanmışsa yüreğini soylu bir kadının/
evet, kim bu yeryüzünde/ bir cana canım diyebilmişse/
gelsin katılsın sevincimize/ ama kim tadamamışsa bunu ömrünce/
çekilsin gitsin aramızdan ağlayarak’..
Cihangir’de sabaha dek Deniz’le sımsıkı sarılıyorduk Schiller’in düşlerine..
Sabahla öğle arası güneşli güzel bir Cumartesi..
Emirgan- Yeniköy yol üstü bir parktan geçiyoruz..
Deniz iki adet kağıt helva aldı ikimize..
Etrafta dehşet yaz kalabalıklığı..Herşeye rağmen neşe, elem
ve kederle yüz yüze geliyor gibiydik..
İçinde bulunduğumuz toplumsal iklimi düşününce
en ufak sevinçlerin nasıl da lükse dönüşmüş
olduğunu görmek içimizi yakıyor..
Eluard’ın, ’Kulak ver dinle/ Her acının sonunda/ Açık bir pencere vardır/
Aydınlık bir pencere’ sözlerini çocukların kulaklarına fısıldamıştık..
Cumartesi bizim kulağımıza biz çocukların kulağına fısıldıyorduk;
Tek başına ve savunmasız da kalsak gökyüzünün güzelliklerine
ulaşıp yıldızları yeniden göreceğiz..
Derme çatma zamanlar bunlar, her imge varoluş gerçeğine çarpıyor bu yüzden..
Beni hiç hayal kırıklığına uğratmamış geceye minnettarım doğrusu..
Derme çatma zamanlar bunlar..İnsan çevresindekiyle hiçbir
şeyle ilişki kuramıyor, kendi yarattıklarına her gün daha da yabancılaşarak,
değişimden daha da korkarak ve nefretini daha çok saklayarak
yaşamaya devam ediyor..
Annem, ’Yüreğindeki en gizli noktayı açmaktan korkmadığın zaman
yaşam acı, tatlı tüm olanaklarıyla senindir, iyi değerlendir’ derdi..
Bitmemiş bir yolculuktu bizimkisi çünkü..
Hüzünlerin yanında umut da vardı içinde..
Kolektif Özgürlük, insanın kendinden vazgeçmesi değil midir biraz da..
Bırak düşsün üzerimize gecenin ten rengi, elbet birgün ellerimiz
her daim kır menekşelerine uzanır..
Cumartesi sarkacında yeniden doğuruyor kendimi yaşam..
Yanıbaşımda yolarkadaşım rüzgar..
Sabah olur, çiçekli duvarlardan sarkıttığım ayaklarım boğaza değer..
Bir mektup gibi, nereden geldiğini çok öncesinden duyumsarım..
Elimde yüreğim, tepemde ıhlamur kokusu, serseri bir
ruh dolanır içimde bir yerlerde..
Sabah olur-Cumartesi’dir;
Dünyanın tüm sokaklarında kahkahayla gülebilmenin
yeniden keşfedilmiş olduğu, sokaklarında
hürriyet şarkılarıyla dolaşılan bir dünya umuduyla..
Kasım- Cumartesi-17..