Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

CENNETİN SAKLI KAPISI...

Yorum

CENNETİN SAKLI KAPISI...

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

798

Okunma

CENNETİN SAKLI KAPISI...

CENNETİN SAKLI KAPISI...

‘’Dünya nimetlerini kaçırdım, affet beni!’’ (Alıntı)

İlgili cümlenin izdüşümü aslında yargılardan müteşekkil evrenin de bana beyan ettiği hele ki son zamanlarda.

Israrla yaşama sevincime sahip çıkmak belli ki hiçliğimin de göreceli bir üslubu: ötesinde sevgime sahip çıkmak ve çok çok ötesinde kendimden bile nefret etmeyi becerebilmenin verdiği o hicap.

Biraz kayıtsız, hayli mecalsiz bir o kadar suskunluğumla ördüğüm duvarlarımın geçit vermediği bir lahza ve sıklıkla terennüm etmeyi bilmezmiş gibi şaibeli şarkılardan dahi alacaklı olduğuma dair gelişen o inanç.

Çok değil sadece bir ömür belli ki izdiham ötesi mahşerin bir sunumu sanırsın ki basit bir örneklem sanırım ki; sarmalında hidayetin ve hüznün, kayıp bir notadan esinlenip rotamı kaybettiğim.

Gönülsüzlüğün de varmış bir raconu.

Sevdanın bile varmış külfeti.

Hele ki insan sevgiye ve kendine sevdalı bir döngüyü kendi elleriyle yaratıp yine kendi elleriyle yıkmanın verdiği o mazoşist paralelde bir yoksunluk tutturup da giderken ve titrerken sesin ve şiirin titri.

Azları çok bilmekse sorun, belki de çoğul katılımın en itilmiş ritmi ise yine gönül gözünden kaçmayanı Tanrı bile ıslah edemezken: elbette gücünü yadsıyamayacağım bilinmezin tevafuk öncesi bildirgesinde, ben şakıyan yüreğime hapsettiğim karanlığı görücüye çıkarmaktan caymışken…

Zaman ve mekân kaygılarımdan çıkıp da yola, varmayı ertelediğim.

Aşka rağbet eden yüreğin mahremine kaydettiği.

Derken, denmediklerime kayıtsız kalınmayacağı yanılgısına düşüp, denmedik ne varsa bir bir dile getirmek istediğim.

Yalnızlığın yollarında sarpa saran belli ki ötesizliğin hacminde son durak adı altında bir noktaya sahip olma özlemim ne de olsa tüm imla hatalarından sorumluyum insanlığın ve sorunlu addedilen kişiliğime ben bile restimi çekmişken.

Günün ilk yarısında solduğum ve nefretle hicabı aynı potada eritip sarmalında kinayelerin, solgun yüzümden düşen binlerce parçayı bir araya getirmek imkânsız iken ve günün ikinci yarısında, kendime duyduğum nefreti ansızın yok sayıp yine sevgiyle dokunmaya dahi çekinmek bir yana, dokunulmayı reddeden bir bedenden uzak ruhumun sapaklarında, gölgelere sunumum iken kayıplarımın birincil şartı.

Aşk odaklı bir ritüel sonra da kayan zeminden uçup da konduğum bulutun pervazı.

Tanrı’dan korkmayı aklından bile geçirmezken nicesi, ben hala kayıt altına alamadığım korkularımla yüzleşmeyi bir destur edinip, içimin deryasında, bir sığlık nazarında basit bir ulumayı bile göklere çıkartırken çoğu münferit hece: yine dokunaklı göğün yine dokunaklı surelerin ve yine aşka hidayet yükleyip son sürat kendimden uzaklaştığım yetmezmiş gibi kendimden bıkkın bir ruh halini yine evrene pelesenk ettiğim.

Şimdilerin kayıp aksanı belli ki iç ritmim.

Dünlerin de kaynadığı mazi yine ne ise saklı.

Yarından mademki ümidi kestim… deme hakkımı ise kimse elimden alamaz.

Cennetin kapısını açık unutan bir Tanrı, dileğimle yelken açtığım hazanda hangi aklı evvel ırmak gelir de kurur yine cennetin bahçesinde bir kuru ağaca bile can veren İlahi Gücün sonlandıracağı hasreti bile çok görürken nice yaşanmışlık ve nice yaratı.

Sonradan pişman olacağımı bildiğim ne çok şey: gerek dünümde kayıtlı gerekse yarınlarımı şimdiden çaldığım ve çaldırdığım belli ki çalınmaya müsait münferit bir kaygı odaklı sapak sonra da kaşımın gözüme olan oranından bile şüpheye düşüp sadece bir sarkıt vazifesi gören üzünçlerimle evrenin başını bile yarmaktan mesul tutuluyorsam…

Dingin beyitlerden örebilsem keşke kabrimi ve huzuru nakşeden ölümü keşke ellerimle örsem bir de tıpası olmayan bir şişeye soksam içimin yaralarını sonra da son bir mektup yazsam insanlığa ve ne aradığımı bilmeden, aramadıklarıma dahi bir sunum yaparken kayıp vicdanlar…

Sonra da yeni bir tıpa bulmazdan önce içine girsem o şişenin ve kundaklanan iç sesimi de sonsuza kadar hapsetsem içimde ve içinde cam yüklü hezeyanlarımın içli bir şarkıdan bile medet ummazken, ummanlara savrulmayı dilesem yeter ki Tanrı açsın sadece o şişenin tıpasını.

Mecrasında aşkların.

Mealinde belki de ruhumun fırtınalarından gök kubbe bile umudu kesmişken…

Saklı kapısını cennetin çok görmesin bana Tanrı ve yeter ki; içimin isyanlarında büyümeyi reddeden çocuk şarkılarımı sadece melekler ve Tanrı duysa ve geç olmadan, kundaklanan masumiyetin de bir şerhini düşsem usulca ve çok geç olmadan…



Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Cennetin saklı kapısı... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Cennetin saklı kapısı... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
CENNETİN SAKLI KAPISI... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
DEVRİM DENİZERİ
DEVRİM DENİZERİ, @devrimdenizeri
19.10.2017 11:32:10
Sevgili Gülüm Hanım ben çalışmanıza değil de kişiliğinize yorum getirmek istiyorum kabalık olmazsa çünkü beni etkileyen kim olursa olsun vücuda getirilen işin sahibinin karakteridir öncelikle
Bunca yıldır sitedeyim sorsanız 5-10 üye ancak tanırım desem yeridir oysa siz yıllardır sınır tanımaz şiir ve yazılarınızın inanılmaz bolluğu çeşidi ve rengiyle her gün sayfadasınız ki dikkatimi çeken bir insan ancak bu kadar zarif kibar anlayışlı saygılı hak etmeyenlere bile mütevazı olabilir onca eğitim bilgi ve yeteneğinize karşın elbete ki bir insan ne kadar yüce ise o kadar alçak gönüllüdür
Takdir ve hayranlığımı kabul edin lütfen insanlık adına aşk sevgi ve kalem gücünüz hiç eksilmesin O nadide yüreğinizden
Sadık KARADEMİR
Sadık KARADEMİR, @sadik-karademir
17.10.2017 15:52:30
10 puan verdi
‘’Dünya nimetlerini kaçırdım, affet beni!’’..
tamda şu günlerde,kimden niye af dileyeceğimi bilmediğim bir zamanda,hangi nimeti kaçırdığımı dahi sorgulamak istemiyorum...
aslında en çok kendimden af dilemek istiyorum,affet beni diyorum kendime o bile affetmiyor çünkü haklı,başkalarına gösterdiğim özveriyi kendime göstermiyorum sonuç kime yaranıyor sun hiç kimseye,hele şu günlerde derler ya hani başımı kaşıyacak vaktim yok tamda o noktadayım..
tek tesellim işimi layıkıyla yapmak gerisi umurumda değil,kendim hariç herkese vakit ayırıyorum,üzüntüm yazmaya ve okumaya fırsat bulamamam..
bazen kaleme cümleler ağır geliyor,bazen de cümleler kalemi kaldıramıyor..
Sonradan pişman olacağımı bildiğim...bir çok şey varken yinede yaşamaya değer buluyorum hayatı..
Zaman ve mekân kaygılarımdan çıkıp da yola, varmayı ertelediğim.
bir gün benimde doya doya yazacağım günlerin olması ümidiyle....
selam ve saygılarımla
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
17.10.2017 15:41:08
Bazen; hassas, duygulu bir yüreğin şelaleler gibi çağlaması.
Bazen; çakıl taşları görünen dingin durgun bir su berraklığı.
Bazen; anlaşılamamanın küskünlüğü.
Bazen; çırpınan bir yüreğin isyanı.

Seviyorum sizi okumayı.

Selam ve Saygıyla Hocam...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL