11
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2824
Okunma


“Küçük Düşler Kumbarası” şiir kitabı hayatımda aldığım en güzel hediye oldu bunu itiraf etmeliyim. Kitabın ilk şiirini okuyup bitirdikten sonra zihnim ölü bir uykudan uyanır gibi oldu ve sersemletici sözcüklerle büyülü bir dünyaya girdiğimi, uzayın derinliklerinde gizli kalmış bir gezegene yolculuk yapar gibi oldum.
“Küçük Düşler Kumbarası” üç bölümden oluşuyor: “Bulantı Kulübü”, “Sefilyus” ve “Hiçlik Sanatları”, Toplam 112 sayfa. Herkesin düşlerine tercüman olmuş kadar uzun bir kitap gibi… İlk şiiri okumaya başladıktan sonra, son şiirine kadar elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap; sözcükler kumbarasıdır.
“üzülmenin ustasıdır şair sönmüş kahkahalar ülkesinde”
“o halde bütün veda etmiş sevgililer silah tüccarıdır”
diyor şair “Muma Sesleniş Provası” adlı şiirinde. Hüzünlerin, düşenlerin ve unutulmuşların ülkesinde görünmez konuklardan bahseder. Desenli, kuş motifli uçurtmalarla hayallerin ülkesine bir yolculuk başlar.
Bir başka şiirinde:
“sarılmak bir fırtınanın akrabasıydı” ve “gitmenin tarihçesi, kesinleşmiş gitmelerle doludur” Burada tüm parçalanmışlıklara bir gerçeklik boyut getirilmiş; gerçek olmak iyidir, sahicilik bir erdemliktir günümüzde kaybolan tüm değerlere rağmen…
Kitabı okurken unuttuğum veya hiç duymadığım kavramlara, anlamlara ve kelimelere tanık oldum; içeriği çok zengin ve kelime daracığının bu kadar geniş olduğuna tanık olurken bir şair/yazar kaç boyutlu düşünür diye düşünmeden de edemedim.
Kitabın kapağına bakalım: Gri- siyah fon, üzerinde güvercinler/kuşlar var. Bir de sınır var, sınırı ve zindanları tarumar eden kuşlar havalanıyorlar. Aslında parçalanan zindan duvarları; her parçalanan tuğlanın bir kuşa dönüşümü… Gri fonda ise güvercinlerin ağır bir bedel verdiği ve havada uçuşurken özgürlüğün bir nefes kadar değerli olduğunu duyumsattılar bana.
Kitabın arka kapağındaki sözler:
“düşlere çok borçlandım son birkaç bin yıl nasıl ödeyeceğimi bilemiyorum bütün (ger)çeklerim karşılıksız çıkıyor sonunda kapıma ücra memurları gelecek ve hiçbir şeyimi alıp götürecekler”
Böyle bir şiir kitabı hazırlanırken her şeye çok özen gösterildiği ve içeriği zengin bir kitap olduğunu insan okurken çok daha iyi anlıyor.
“Işık Uçurumu” adlı şiirinde:
babam mağlubiyet defterine bakıp: “kelimeler dünyayı kurtaramaz evlat!
demokrasi, halkın kendi kendini (d)üzdürtmesidir”
diyordu deneyimler imparatoru babam”
şeklinde ironi ve mizahi bir dil kullanarak topluma mesajlar vermektedir. Toplum onarıcıları – zihin oyunları- hisleri kopyalanmış kadınlar- geceyi açık bırakmak- defolu sevişmeler- gibi anahtar söylemler de şiiri sürekli canlı tutmakta ve gerçekliği katmaktadır ki aforizma niteliğinde altı çizilecek birçok dizeler kitap boyunca dikkat çekmektedir.
Bir başka şiirinde:
“onların yasalarına aldırmıyoruz dedi bilinçaltı kılıç! aldırmadık…
yanaklarında oturup gemi resimleri çizdik sözcüklerle”
“Sözcüklerle gemi resimleri çizmek yanaklarında” ne kadar ihtişamlı bir mısra ve dokunduruyor kule muhafızlarına ve evrensel düzmecilere.
Tüm şiirlerindeki mısralar aynı zamanda hafıza onarıcılığı da yapmaktadır; düşündürtüyor, anlamlandırıyor, algılatıyor , hissettiriyor ve tüm betimleme türlerini içinde barındırmaktadır her şiiri… Tüm duyular şaha kalkar gibi, adrenalin ve yüksek gerilim vardır her mısrada. Bu gerilim sözcüklerle bir olup zihni okşuyor ve onarıyor.
Sevgili şair, kelimelerini klişelerden, tekdüzelikten arındırmış, yeni, farklı kelimelerle şiirlerini zenginleştirmiştir. Bayramlarda çocukların en güzel ve en yeni giysileri giydirmiş gibi kelimelerini de süslemeyi başarmış fakat abartı değil, sıra dışı anlamlarla gerçeklikle yapabilmiştir. Anlatım, deniz altında mercan aramak gibi gözükse de aslında kumlara vurulmuş mercanları yerden toplamak kadar kolaydır her şiiri.
Kitap boyunca birçok şiir; sözcük oyunları, derinlik, düşündürücü ve çok anlamlı kelimelerle zenginleştirilmiş ve fark yaratmayı başarmıştır. Okuyucu zihinde haz depremlerini oluşturmayı amaç edinmiş gibidir.
“Senin gülümseyişin uçurtma festivali” şiirinde gülümsemelerle bir festival oluşturmuş ve zihnimizde bir eğlence festivalini canlandırmıştır. Şair, bir mısralık atasözü ve deyimlerin birkaç sayfalık açılımlarını tek bir dizeyle anlatabilmiştir ve her dizesi deyimleşecek kadar güçlü ve etkileyicidir.
Şair edebiyat tarihinde yerini almış birçok şair ve yazara gizli göndermelerde de bulunmuş ve değiniler yapmıştır. Kitap içerisinde şifrelenmiş bu kodları dikkatli bir okuyucu fark eder ve bunun şiire kattığı lezzeti hisseder.
“herkesin en az bir yangın çıkartma hakkının olduğu ahşap çarşılarda bıçak satan kadınlar görmüştüm; yenilginin kokusunu gizlice bir dağın altına süpürüyorlardı.”
Bıçak satan kadınlar, kendilerini kesebilecek bıçaklar olduğunu bilseler de erk egemen toplumlarda kaderlerinden kaçamayacaklarının vurgusuydu sanırım “Daktilo Tamircisi” şiirindeki bu bölüm. Her kadının bir yenilgisi değil binlerce yenilgisinin olması dünyada en büyük adaletsizliğin olduğunun gerçeğidir. Edebiyatımıza gelince; popüler kültürün karıştığı bir izlekten okuyor ve görüyoruz.
“Bilişsel Çıkışsızlıktan Çıkış Denemeleri” Şiirinde:
“birden buralara geldiğim günü hatırlıyorum
etrafta coğrafyadan anlamayan birkaç kişi vardı
sonra düşündüm; 1974 yılında
bir tren tatvan’dan manisa’ya kalkar
bir tren tatvan’dan manisa’ya neden kalkar, bilmiyorum
babam da bilmiyor
bir tren tatvan’dan manisa’ya kalkınca
bir çocuğun göz göre göre yaşlanması o kentin ne işine yarardı ki?
hadi yaradı diyelim
ben nasıl açıklayacağım; gençliğini
tatvan manisa arasındaki o sürrealist trende çaldıran bir babayı
klavyelerin haberi yoktu bundan
trenler ömürle çalışıyordu o yıllarda
trenler ve babam; bütün düşsel cinayetlerin
en iyi silah yontucularıdır”
bölümünden anlıyoruz ki; şiir bazen yaşanmışlık taşıyan trenlerde kaybolan düşsel babalardır.
Bu kitapta bütün şiir akımlarının sentezini ve aynı zamanda eleştirisini görebilirsiniz. Lirizm, duygusal zekâ ve imge şiirin öncüleridir. Ayrıca şair kendisini işçi sınıfının bir mücadelecisi olarak görmekle birlikte şiirlerinde sanat ve siyaset dengesini/estetiğini çok iyi konumlandırmıştır.
“Küçük Düşler Kumbarası” Metin Akdeniz’in üçüncü kitabı.
© 08-09-2017