Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
maskosu
maskosu
VİP ÜYE

Nikâh

Yorum

Nikâh

1

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

1609

Okunma

Nikâh




Hamd; nikâhı helal, zinayı haram kılan Allâhu Taala’ya, salât ve selam; ümmetini nikâha teşvik edip, zinadan sakındıran Peygamberimiz Hz. Muhammet Mustafa (S.A.V) onun âline ve ashabına olsun.
Her Müslüman’ın bilmesi zaruri olan bir rükün de; nikâhın dini hükümleridir.
Ayrıca nikâhı bütün dinler ve milletler kabul etmekte, kendi inançlarına göre kayıt altına almaktadırlar.
Kuran’ı kerimde şöyle buyrulmaktadır;
“Sizin için nefislerinizden zevceler yaratmış, onlara ısınasınız diye aranızda bir sevgi ve merhamet kılmıştır.” (Rum Suresi, ayet 21)
Onun için atalarımız nikâhta keramet vardır demişlerdir.
Nikâhlı anne ve babadan doğan çocuk aziz olur, nikâhsız anne babadan doğan çocuk ise zelil ve sahipsiz olur. Neticede çocuklar zayi olup insanlık perişan olur.
Müslüman bir fert nikâhını; Peygamberinin öğretisi ve sünneti üzere kıydırmalı ve onu evliliği müddetince usulüne uygun olarak korumalıdır.
Resmi nikâh kıyıldıktan sonra, dini nikâh kişilere tanınan bir haktır, herkes inancına göre nikâhını istediği kişiye istediği yerde kıydırır.
Şarta bağlanan nikâhlar kabul olmadığı gibi Ehlisünnet itikadına göre belirli süreli nikâhlarda geçersizdir. ( Muta nikâhı gibi)
Erkek veya kadının nikâha mani hallerden uzak olmaları şarttır, mesela Müslüman Müşrikle evlenemez, sadece Müslüman erkeğin Allaha (C.C.) inanan kitabi kadınla evlenmesi caizdir.
Müslüman için nikâh dini bir ibadettir, nikâhı kıyılırken şahıslar temiz olmalıdır.
Yine nikâhı kıyılan Müslüman dininin İlmihal bilgilerine vakıf olmalı, nikâhın nasıl korunacağını kavramalıdır.
İslam’da erkek karısının yeme, içme, giyinme ve barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamakla mükelleftir, bunları temin edemeyecek erkeğin evlenmesi caiz değildir, böyle bir evlilik kadın için zulümdür.
Yine İslam’da kadının vazifesi kocasının ihtiyaçlarını görmek ve ev işlerini yaparak kocasının ve çocuklarının saadeti için çalışmaktır.
İslam’da akraba evliliği caizdir, ancak yabancılarla evlilik tavsiye edilmiştir.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) “Kadınlar ile evlenin, fakat sebepsiz boşanmayın. Zira boşanmak öyle bir şeydir ki! Arşı Muazzama sarsılır, titrer. Cenabı Hakkın en sevmediği helal boşanmadır” Buyurmuştur.
Ancak bazı mecburi hallerde boşanmak caizdir, şiddetli geçimsizlik, nefret ve düşmanlıkla evlilik devam etmez.
İslam hukukunda dörde kadar evliliğe müsaade edilmiştir, ancak - bazı durumlar hariç - tek evlilik esas kabul edilmiştir.
İnsanın dinden çıkacak sözler söylemesi nikâhı bozar, ayrıca erkeğin karısına “üçten dokuza kadar hanımım benden boş olsun” sözünü söylerse kadın boş olur, başkasıyla evlenmeden o erkek o kadını tekrar nikâhlayamaz; bu durum boşanmayı zorlaştırmak içindir.
Aile arasında saadetin kaynağı muhabbet ve samimiyettir; Rabbim cümlemizi buna muvaffak kılsın.
En doğrusunu Allah (c.c.) bilir.



Salih Yıldız…26.08.2017


.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Nikâh Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nikâh yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Nikâh yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
qroniqa
qroniqa, @qroniqa
27.10.2025 02:14:37
İslam düşünce tarihinin çok çarpıtılan, dünyevileştirilen ve dinimizin bütünlüğünden koparılarak adeta bir eril ayrıcalık fermanı gibi sunulan şu dörde kadar evlilik meselesinin dinin özüne aykırı ifadesine yazınızda da rastladım

dileyen dört kadın alabilir şeklinde özetlenen bu korkunçluk dinin özüne tamamen karşıdır. dört evliliğin referansı olan Nisa Suresi'nin 3. ayeti, ayetin ortasından cımbızla çekilip bir hak olarak sunuluyor. Oysa ayet, bir lütuf veya keyfiyet sunarak başlamaz; aksine, bir korku ve endişe ile başlıyor:

...Yetimlere karşı adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, o zaman size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (birden fazla kadınla evlenirseniz, aralarında) adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız, o takdirde bir tane alın...

Bu ayet çok evliliğe bir ruhsat değil, bir uyarı hatta keyfiyet, sadece cinsel arzu vb sebeplerle yapılacak olmasını engelleyicidir . Dört sayısı, bu ayetin ana fikri değildir; ana fikir, ADALET kelimesidir. Ayet, alabilirsiniz rahatlığıyla değil, adaleti sağlayamazsanız endişesiyle konuşarak Allah'ın buyruğunu bize iletir.

bu ayette olmazsa olmaz şart olarak altı çizilen adalet nedir

çocuklara eşit harçlık vermek gibi basit, matematiksel bir terazi değil tabiki AllAh'ın buyurduğu apaçık mutlak adalettir. Maddi adaletin ötesinde, manevi adalettir. Sevgi, şefkat, ilgi, zaman ve en önemlisi kalp adaletidir.

bu adaleti kim sağlayabilir sorusunu, dört evliliğin erkeğe Allah'ın bir lütfuymuş gibi dile getirilmesine İtirazınızda çivilemek gerekir: dört evlilik neredeyse peygamberler dışında hiçbir insanın altından kalkamayacağı ilahi bir ağırlıktır. Hangi insan, kalbinin iki ayrı insana karşı tamamen eşit atacağına, ilgisinin milim şaşmayacağına ve vicdanının zerre eğilmeyeceğine yemin edebilir?

zaten bu sorunun cevabını, yine Kur'an'ın kendisi, bu tartışmayı bitirecek nihai mührü vurarak veriyor. Nisa Suresi'nin 129. ayeti, bu adalet arayışının imkansızlığını, insani gerçeği yüzümüze çarparak ilan ediyor

...Ne kadar isteseniz de (ne kadar çabalasanız da) kadınlar arasında adaleti tam olarak sağlayamazsınız...

İşte dinin özü budur bir çelişki değil, ilahi bir pedagojidir

Bir ayet, çok eşliliğe ancak mutlak adalet şartıyla ve konjektürel sosyal çıkmazlar karşısında (bir savaş sonrası yetim kalan kadınların erkeklere görece çok fazla olmaları gibi durumlarda) bir endişe ve korku kaydıyla kapıyı aralıyor. Ardından gelen bir başka ayet, bu mutlak adaletin insanlar için imkansız olduğunu beyan ediyor

Kur'an'ın açar gibi göründüğü kapıyı bizzat kendi bütünlüğü içinde vicdanla kilitliyor. Eğer yapabilirsen al demiyor; zaten yapamayacaksın, o halde tek olanla kal diyor. Ayet, dörde kadar al değil, bir taneyle yetin diyor. Vicdan, hesabını vereceğimiz bağlam, ortada kalmış aile ve yuva kuramayacak Müslümanlar karşısında dahi o kadına merhamet edebilmenin yolunu zaten evli olduğun kadına merhamet etmekten koparmayan...

ama maalesef ayetteki dörde kadar evlilik söylemi, ayetin indiği dönemin tarihsel koşullarından (savaşlar, dul ve yetim kadınların korunaksızlığı) tamamen koparılmış, erkeğin arzularını meşrulaştıran bir kılıfa dönüştürülmüş

çok evlilik erkeğe verilmiş bir hak değil, son derece ağır, neredeyse imkansız şartlara bağlanmış, toplumsal bir zarurete verilmiş istisnai bir izindir. Ve bu istisnanın şartı adalet, bizzat ayetin kendisi tarafından (normal şartlada imkansızdır) kilitlenmiştir.

Adaletsizlik üzerine adalet inşa edilemez, meselenin en insani, en yaralayıcı ihanet boyutu burası

Dinin temeline adaleti koyan bir sistemin, en temel birimi olan ailede adaletsizliğe izin vermesi düşünülemez. Bugün ikinci evlilik adı altında yaşananların neredeyse tamamı, daha ilk saniyede Nisa 3'teki adalet şartını imha etmektedir.

İlk eşin haberi olmadan, ondan gizli, rızası hilafına kurulan ikinci bir hayat...

adalet kelimesinin tam zıddı bir aldatmadır, evlilik hukukuna bir ihanettir bu. ilk eşe, yani hayatını, güvenini ve sadakatini size adamış bir insana yapılan manevi bir zulümdür. evlilik denilen o sağlam sözleşmeye -misak-ı galiz- yönelik bir ihanettir.

Ku'an'ın altını çizerek söylediği şey budur, adaletsizlik üzerine adalet inşa edilemez. Bir ihanetle başlayan bir birliktelik, Allah'ın adalet şartını nasıl karşılayabilir? İlk eşin hukukunu daha en başta çiğneyen bir adamın, iki eş arasında mutlak adaleti sağlayacağına inanmak, en hafif tabirle safdilliktir.

değerli kardeşim bu ataerkil yaklaşım, dinin özüne, ayete aykırıdır. ayetin şartı, evlilik yapıldıktan sonra adaleti sağlamak değil, daha en başta adaleti sağlayamayacağından korkan kişinin bu işe hiç girmemesidir. Gizli ya da bu uyarıyı dikkate almayan evlilikler ise korkunun değil, kurnazlığın, aldatmacanın ürünü zalimliktir.

İslam'ın özü, ahlaktır. Ahlakın temeli adalettir. Ailenin temeli ise sadakat ve güvendir. Bu değerlerin çiğnendiği, adalet şartının bir aldatmacaya kurban edildiği ve ayetin bağlamından koparıldığı her yorum, dinin özüne aykırıdır.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL