Aslında köpek deyince belki de en çok kemiktir akla gelen ama olsun ; zaten asıl konu edeceğimiz insan da hem et hem de kemikten oluşmuyor mu ?

Yalnız burada köpeği aşağılamak gibi bir hataya düşmekten de korkarım. Çünkü biliyor ve inanıyorum ki ; köpekler çok hassas ve değerli yaratıklardır. Hem sadık hem de koruyucudurlar. Ondaki niteliklerin çoğuna insanların ancak bazılarında rastlanabilir.

Hiç övünme insanoğlu : Akıl , beyin farkıyla en değerli yaratık sen / din aslında ama bu değeri ne kadarımız taşıyor ? Hiç tanımadığınız bir köpeğe vereceğiniz bir lokma ekmek, onu size ebedî dost yapar. Hangi insan böyledir.

Çocuklarınızı kedilere, başka hayvanlara , hatta bazı dadılara bile değil ama bir köpeğe gözünüz kapalı emanet edebilirsiniz. Onunla oyunlar oynar, sever ve her şekilde korur. Hem de hemen hemen annesi gibi korur.

Bununla ilgili gerçek bir haberi paylaşayım sizinle : Günün birinde Avustralya’da çıkan büyük bir yangına müdahale eden itfaiyeciler yangının tam da ortasında bir köpeğin olduğunu fark edip, ısrarla dışarıya çağırırlar. Bu ısrarlara direnen köpeği sonunda tehlikeyi göze alarak kurtarmak için yangının içine giren itfaiye eri , o köpeğin yanındaki bir karton kutuyu beklediğini ve onu işaret ettiğini görür. O karton kutuda kedi yavruları vardır ve o köpek kedi yavruları kurtulmadıkça o yangından dışarı çıkmaz. Birlikte kurtarıldıklarında da ancak kedi yavrularının sağ olduklarını görünce rahatlayıp kendini bırakır ve bayılır. Bu bir istisna değildir. Her zaman her yerde her köpek böyledir.

Gelelim asıl konumuz olan insanoğluna. İnsan ve aşk. Her zaman birlikte anılır. Aşk denince akla gelen güzel şeylerdir aslında. Fakat kullanımı da öyle mi ? Gerçekten aşktan her söz eden samimi midir ? Gerçekten yürekten sevdiği için mi koşar insanlar karşı cinslerinin peşinden ?

Yoksa , yoksa..... bir parça et midir aslında kovalanan, arzulanan ? Kadın, erkek ayıramayacağım ; hiç kimse kusura bakmasın ! Çoğunun asıl amacı ne yazık ki bir parça et ! Acıdır, tatsızdır, ayıptır, günahtır ama sonuçta gerçek olmadığını iddia edenler sadece gözü kapalı âşık olanlardır. Elbette var halâ böyle insanlar. Cinselliği aklının ucundan bile geçirmeyip, yürekten sevip, gönülden sevdiğine bağlı olanlar mutlaka var. Onlar olmasa zaten Dünya’da hayat çoktan bitmişti. Sevenlerin yüzü suyu hürmetine halâ Güneş doğmaya, Dünya da düzenli olarak onun etrafında dönmeye devam ediyor.

İnsanlar kendilerini ne kadar da aşağılayıp, bir anlık heves için, bir et parçası için, ne numaralar, yalanlar, dolaplar, oyunlar içine girip zamanlarını, saygınlıklarını, karakterlerini ve sevenlerinin güvenlerini kaybediyorlar. Değer mi ey insanoğlu ? Hani sen aklı ve beyni ile, ruh ve yüz güzelliği ile yaratıkların en değerlisi, en kutsalı, en güzeliydin ? Bir et parçası uğruna tüm bu güzellikleri, değerleri hiçe saymaya, harcamaya değer mi ?

Bir kompartımanda az kısa etek giymiş bir kadın elindeki İncil’i okuyor. Karşısında bir erkek sürekli bacaklarını seyrediyor kadının. Kadın bunu fark ettiği halde hiç tepki vermeyip adamın bundan vazgeçeceği anı bekliyor. Ama nafile. Sonunda, elindeki İncil’in açık sayfasını adamın önüne uzatıyor. Adam pişkince ’ Şey madam ; İncil’i ters tutmuşsunuz da ona bakıyordum. ’ der. Kadın :
’ Gerçekten İncil’e bakmış olsaydın , o sayfada yazılanı da okumuş olurdun. Ben o sayfayı okuyabilmen için sana doğru çevirmiştim . ’ der.

’ Ne zaman insanların belden aşağılarına değil de başka yerlerine bakmaya başlarsanız, ancak o zaman insan olabilirsiniz. ’ yazıyormuş o sayfada.

Fikret T....